doksanlarda çocuk olmak demek sabah 6 da kalkıp tusubasa izlemek demek,
şirinleri gorecegine inanmak demek,
sokak arasında taso oynamak demek,
bide
kendini charizard sanıp balkondan atlamak demek..
o zamanlar çocukluğun bile ciddiyeti vardı be sözlük. mahalle maçında kavgalar çıkardı kafamız yarılırdı ama yine de küfür çıkmazdı ağzımızdan kimsenin annesine bacısına. hele öyle bir küfür çıksın birinden kavgası haftalarca sürerdi. şimdi bakıyorumda gençliğe birbirlerine oç, piç deyip dolanıyorlar, bu ne kadar iğrenç bir şeydir be sözlük, bir iki tanesini altıma alıp çok pis dövesim var.
teknolojinin hayatımızın her alanını işgal etmediği son dönemde çocuk olup gerçek manada çocukluğunu yaşamış içinde bulunmaktan mutluluk duyduğum gruptur.o zamanlar her şey çok daha güzel,doğal ve masumdu.
Seksenler'i hayal meyal de olsa görmüş olmak, 90ların tamamını hatırlıyor olmaktır.
-Bakkaldan çekiliş çekmek.
-leblebi tozu yemek.
-mantar tabancasıyla tabancacılık oynamak.
-bakkaldan tane işi misket (bilye) satın almak.
-siyah beyaz televizyonları görmüş olmak ve renkli televizyonların hayatımıza girişine şahit olmak.
-yeni çıkan renkli televizyonların kumandalarını bilgisayar hayranlığı ile incelemek.
-bilgisayarları sadece filmlerde görmek.
-okuldan gelir gelmez çantayı bir kenara atıp trt de susam sokağı izlemek.
-ilkokulda siyah önlük giymiş olmak ya da mavi önlüğü ilk giyen nesilin bir üyesi olmak.
-tv atarisinde mario oynamak.
-burce lee ve wan dame hakkındaki saçma sapan efsanelere inanmak. Örn: buruce lee, bir sene daha kas geliştirse, vücudu kurşun geçirmeyecekmiş gibi. Ya da wan dame bir döner tekme atana kadar buruce lee üç döner tekme atıyormuş gibi saçma sapan karate furyaları. (ben bu saçmalıklara o zaman ki çocuk aklımla bile inanmamıştım. Adam kurşun geçirmeyecekmiş var mı böyle bir şey?)
arabanın önüne oturmayın, dişlerinizi fırçalayın, süt için diyen barış abilerimizin adile annelerimizin olduğu yıllardı 90lar. o yıllarda çocuk olmaktı işte..
genel olarak 1980 ve 1995 yılları arasında doğmuş olanların sahip olduğu çocukluktur. tüplü televizyonun lüks olduğu, tetris atarilerin rağbet gördüğü, şimdiki laptop, telefon gibi teknolojik aletlerin yerine bisikletin hediye olarak istendiği teknoloji delisi gençlikle teknolojiye çok uzak kalmış neslin arasındaki nesildir.
- street fighter oynamaktır kesinlikle. en büyük ve tek eğlencem street fighter oynadıktan sonra eve gidip ryu nun siyah bandını kafaya bağlayıp babamın bacaklarına gidip piçuu piçuu hhiiiaayytt aduuuukeeeet gidi şeylerle saldırmam ve babamdan yine ryu edasıyla bi şoryuken yemek ve ağlayıp odaya dönmemdir.
- yine atari salonuna gidip street fighter oynarken delikli jetonu makinenin içine atmam ve mekan sahibinin beni dövmesidir.
- atari kasetleri takas etmektir.
- siyah önlükle okula gidip cebinde beyaz mendil olmayınca öğretmenin dövmesidir.
geceleri silah seslerinden uyuyamamak ve annenin çocuklarına kalkan olması,sabahları ise korkudan çoğu zaman dışarı çıkamamak. cesaret edip çıkanların ise boş kovanlarla oyun oynaması. 90 larda dpğubayazıtta çocuk olmak.
odaya güzel koku vermek için sobanın üzerine koyulan portakal kabuklarıdır.
kestanenin pişerken gelen çatırdama sesleridir.
sokakta toplanıp evinde atarisi olan birinin evine gidip akşam babalar eve gelene kadar atari oynamaktır.
izmir fuarındaki atari salonudur.
kışın ailenin tek bir odada yatıp uyumasıdır.
bozacıdır.
zamane dizilerine, şarkılarına, kliplerine nazaran televizyon teknolojisinin çok daha amatör olduğu ancak kesinlikle bir o kadar da kaliteli olduğu zamanlardır.
sosyal alkolik cemili tanımaktır. (bkz: bizimkiler)
geceleri geç saatlerde sokakların tehlikeli olmamasıdır. Geç saatlere kadar sokaklarda oyun oynayabilmektir.
çocukluğu en güzel şekilde yaşayan son jenerasyondur.
garanti bankası reklamındaki sucu çocuktur. http://
kaset çekmeyi bilmektir.
bülent ecevittir, tansu çillerdir, biraz daha geriye gidersek turgut özaldir.
sokaktan geçen aygaz tüp arabalarının anonsudur.
binaların daha eski, yıkık dökük olduğu fakat binaların içindeki ailelerin çok daha fazla mutlu ve bir olduğudur.
sıcacık sahurdur, upuzun iftar sofralarıdır.
hatırlanınca üzendir..