eski aışkalıklarla büyüyen (büyütülen) yeni alışkanlıklar (teknoloji, internet, cep telefonu vs) edinen neslin durumudur. sokaka kültürünün ve sokak oyunlarının son işlendiği durumdur. ''eskiden herşey daha güzeldi'' sözünü duyabileceğiniz son nesil yetişmiştir.
Sokakta erkek çocukların maç yapması, kız çocukların lastik atlamasıdır. Barış Manço'nun "Adam olacak çocuk" programını izlemektir. Yonca Evcimik'in "Aboneyim Abone", Tayfur'un "Hadi yine iyisin" şarkılarında dans etmektir. Atari salonlarına gidip bütün harçlığını jetona vermektir. En önemlisi 90'larda çocuk olmak, 2000'li yıllarda çocuk olmaktan kesinlikle daha iyidir.
Heyy gidi günler. şimdi bakıyorum da en mutlu günlerimizmiş meğer. ne aşk acısı ne de gelecek planları. bilgisayardan uzak gerçek arkadaşlıklar, oyunlar ve daha neler neler. tek derdimiz eve ne desek korkusuydu.
bir çok efsanelerle büyüyün bir nesil, şimdi ki çocuklar tamamen çok ciddi.
örneğin: michael jackson zenciydi ameliyat ile beyaz oldu, michael jackson o ameliyat yüzünden 40 yaşında ölecek, her sene bir kıyamet senaryosu vardı, fenerli çocuklar için her sene hakan şükür fenerbahçeye transfer olacaktı. her çocuğun çocuksu hayalleri vardı. şimdi ise çocuk bile "oğlum, illuminati var ya" diyor. yazık yazık.
2010'lu yıllarda yaşlı olunduğu anlamına gelir.
güzel video klipler ve güzel müzik ürünlerine şahit olunmuştur. yani, henüz demet akalın tekdüzeliği falan çıkmamıştı; aynı klipler ve aynı şarkılar yoktu. mesela, sibel alaş'ın "adam" şarkısının klibi vardır ki, asla normal bir çocukluk dönemi geçiremezsiniz. ya da orhan atasoy'un "gemiler" klibi... serdar ortaç bile daha usturupluydu yahu!
süper mario, tank
el atarisi*
leblebi tozu, sulugöz, patlayan şeker
yumiyum
haftasonu 7 de uyanıp çizgi film kuşağını yaklaşık 11 e kadar takip etmek. sevimli kahramanlar, tom ve jerry, jetgiller, taş devri, casper, ninja kaplumbağalar, pokemon, değerli*, heidi, pembe panter...
hugo ve tolga abi
sobada önlük ısıtmak*
genellikle kızlarda çiçek, erkeklerde bayrak desenli yakalar.
ve mahalle oyunlarımız; saklambaç, ip atmak, sek sek oynamak, evcilik...
ayrıca lahana bebek vardı bir de aah ah..
her görüşte acı çektiren sözdür bu "90 larda çocuk olmak" o şanslı çocuklardan biriydim bende ve yazarların yazdığı bir çok şeyi yaşama şerefine nail olmuşumdur ancak bir daha o yılların dönmeyeceğini bilmek acı veriyor insana, kot pantolonla yakasız önlükle okuldan gelip çantayı bir köşeye atıp en kral derbilerin heyecanından kat kat yüksek maçın ortasında bulmak mesela artık bir daha olmayacağı acı veriyor insana. 90 lar da çocuk olmak güzeldir, candır, herkese nasip olmazdır.
pinokyo denildiği zaman sadece bir masal kahramanı değil, aynı zamanda bisiklet aklınıza gelmesidir. hatta pinokyodan vitesli bisiklete geçiş büyük olaydır.
karla doyasıya oynamak. gerçi ben oynayamadım bir izmirli olarak fakat burada ankaralı arkadaşlarım anlatır. sohbet döndü geçen gün... zamanın anneleri artık çocuklarını karla oynatmak istemiyor bile. aman hastalanırlarmış ne gerek varmış, otursun evde oyun oynasın. poşetle kaymasın, bir tarafı kırılır. one lan yazık bu dönemin çocuklarına.
ayrıca atari... ne oynardım mario. o bayrağın en yüksek tepesine yetişemedim hiç. belki şuan elime geçse tekrar mario, kızı bile kurtarırım lan. şimdi 5 yaşında ki çocuklar, resident evil oynuyorlar.
ve tabi ki sokakta futbol maçları, biz hemde otoparkta oynardık. aileler kudururdu tabi arabamıza top gelecek diye. arkadaşın teki arabanın dikiz aynısını indirmişti sonrada korkudan dikiz aynasını çalıp eve götürmüştü... arabanın sahibi polisi aramış tutanak tuturmuştu. ama hiç bir zaman öğrenemedi o dikiz aynasını bir veledin kırdığını, seyir halinde ki bir arabanın duran arabaya çarptığı tutanaklara geçmişti...
kale olarak tabi ki büyük taşlar kullanıldı. adım sayıldı adam seçerken. aylık oynandı anne çıkana bildiğin orospu çocuğu muamelesi yapıldı çocuğu ağlatana kadar. *
topa daha sert abanan arkadaşlardan her zaman korkuldu, o şut çekerken kaleden kaçmak farz olmuştu sonra takım arkadaşlarından saatlerce hakaret yerdik "niye kaçıyon lan sen kaleden sikdir git oynama"
sabaha kadar yeşil ekranda ırak savaşı izleyip, kremalı bisküvit yemek ve oralet içmektir.
sokakta alman kale oynayıp, bmx bisikletin önünü kaldırmaktır.
ev yapımı limonata içmektir. anneeeğğ açım diye bas bas bağırdıktan sonra sepetle gelen sana yağlı ekmek yemektir. saklambaç oynarken gizlice eve çıkıp çişini yapıp o hızla tekrar oyuna dönmektir. bir de kıpkırmızı elma şekeridir.