90 larda çocuk olmanın en güzel tarafı hayatı bağımsız öğrenebilmektedir şu zamane çocukları gibi değil internet üzerinden öğrendikleri yaşam ne kadar değer katabilir ki onlara biz ya da ben mahalle maçlarında birlik ruhunu yada mahalle köşelerinde futbolcu kağıtlarını oynarken en yakın arkadaşından ihaneti gördüm belki komik gülünebilecek şeyler bunlar ama gelecek konusunda güzellikleri görmemizi sağlayan dönem. bu yüzden yaşasın 90lar.
tipik bir facebook atraksiyonu, grup olur, sayfa olur filan. ama bu sayfa ya da guruplara üye olan (ya da beğenen) kullanıcılara baktığınızda 95+ doğumluların bolca bulunduğunu görürsünüz. lan bebeler sizin 90'larda gördüğünüz en güzel şey anneciklerinizin her gün emdiğiniz memeleriydi. yapmayın böyle çocuklar.
sokakta arayıp bulduğumuz depozitolu coca cola şişelerini(2.5 lt'lik) toplayıp, bakkal amcaya satmaktır. o depozito şişelerini bulabilmek için sabahtan akşama kadar bütün çöpleri karıştırırdık. hatta ve hatta o zamanlarda benim gibi salak bir insan olmuşsanız, futbolcu kartı alabilmek için bitmemiş kolayı lavaboya döküp, depozito şişesini satmışsınızdır.
ha birde gool sakızları vardı. o sakızlardan çıkan resimleri biriktirip top almıştım. aldığım gün patladıydı. e tabi onu da değerlendirdik. patlak topu eşekçi amcaya satmıştık. ve leblebi almıştık. benden iyi ticaretçi olurmuştu aslında ama pekte öyle değilim şu anda. *
2002 fifa dünya kupasında nihat kahveci'nin topu kaleye zımbalayışını, hakan şükür'ün 11. saniyede attığı golle en hızlı gol atan futbolcu unvanını aldığını görmek demektir.
cipsten çıkan tasolardan koleksiyon yapmak, ataride saatlerce mario oynayıp çirkin prensesi kurtarmaya çalışmak demektir.
koşa koşa okuldan eve gelinip susam sokağını izlemek,her pazar bir yandan okul hazırlığı yapılırken bir yandan ailece bizimkileri izleyip keyiflenmek.oya-boranın renkli klipleri eşliğinde dans etmek.kısaca güzel geçen ve özlenendir.
sokakta top oynayabilen son nesili görebilmektir.
çocukların kendini pc ve cafelerde heba etmedikleri, online oyunlar için birbirini ve okulunu yemedikleri,
bilye , taso oynayan , futbolcu kartı çalan arkadaşları olduğu zamanlardır doksanlar.
halı kenarlarında araba sürmektir, mandallardan oyuncak yapmaktır, bakkallarda satılan çeşit çeşit, ucuz tatlılardan (leblebi tozu, toz şeker, para şeklinde çikolatalar) almaktır, taso biriktirmektir, şimdi bacak kadar çocukların ağzında dolaşan küfürler yerine "oğlum, kızım, seni anneme söylerim, yok yeaa, pışııık" gibi şeylerin sokaklarda oyun oynayan çocuklar arasında sarf edilmesidir.
pardon idi.
10'larda çocuk olmak - her yerde padişah resmi görmek.
-
-
-
-
-
-
-
70'lerde çocuk olmak - her yerde atatürk resmi görmek.
80'lerde çocuk olmak - her yerde atatürk resmi görmek.
90'larda çocuk olmak - her yerde atatürk resmi görmek.
2000'lerde çocuk olmak - her yerde atatürk resmi görmek.
10'larda çocuk olmak - her yerde atatürk resmi görmek.
diğer yıllardan pek bir farkı olmayan, çocukluk dönemi. insanlar yine tapacak birini buluyor. ha padişah, ha atatürk. insanlar resimleriyle değil, düşünceleriyle yaşarlar.
90'larda çocuk olmak ;
Pokemon izlemek ve seni seçtim pikacu diye bağırmak
tasolarla oynamak
süper baba'yı izlemek
LCW'den giyinmek
önce hüplet sonra gümlet sloganıyla capri sun meyve suyu içmek
atari oynamak
zillere basıp kaçmanın zevkini ve heycanını yaşamak
pazar akşamları evdeki herkezin sırayla banyo yaptığı
teybe takılan kasetlerden müzik dinlenilediyseniz
Hugo ve tolga abiyi sıkılmadan izlediyseniz
pazar gününün en güzel programı adam olacak çocuk ise
sokakta arkadaşlarınızla bilye oynayıp,ip atlayıp,saklambaç oynayıp bütün gününüzü oyun oynayarak sokakta geçirdiyseniz
yonca evcimik'in çılgın bediş'ini izlediyseniz
leblebi tozu ağzınızdayken konuşmaya çalışıp boğulma tehlikesi geçirdiyseniz
mustafa sandalın bu kız beni görmeli,onun arabası var,jest oldum gibi şarkılarını dinleyip söylediyseniz
mahallende herkez birbirini tanıyıp komşuların toplanıp sabah öğle akşam yemeklerini beraber yemesi o mahalledeki kapıların hiç kapanmadığı herkezin birbirinin evine güvenle girip çıktığı herkezin birbirine güvendiği bir dönemde çocuk olmaktı.
internet cafelerde sürtmek değil de, atari salonlarında tekken oynamaktır. kavanoz kapaklarının iç tarafına macun koyup, üstüne de gazoz kapağı sıkıştırmaktır. sonra onları yola paralel şekilde dizip, vurmaya çalışmaktır.*