internet serüvenine 56k ile baslamaktir. napsteri yakalamaktir. cep telefonlarinin ayaga düsüsünü an be an gözlemlemektir. fifa 98 oynarken bilgisayar cocugu olmayip sokaginda on numara top da oynamaktir. mahalle maclarinin son temsilcisidir benim diyen adam. algida max'in on tane aslanli cubugundan bir tane daha almistir bu gruba mensup kisi. taso alcak diye cips krizine girmektir. siyah önlügü kaciran ama 1500 liraya da simit gazoz alan tayfa da 90larda cocuktur. "bir tur versene" diyen arkadasa sahip olmaktir. "ama sadece bir tur" diye cevap almaktir...
güzel iştir. ama sadece çocukluk kısmı. doksanlarda çocuk olanlar, şuanda ülke genelinde daha büyük problemlerle karşılaşmaktadırlar. işsizlik, sosyal sınıf ayrımları vesaire doneler, doksanlardaki çocukların hayatını karartmaktadırlar bu günlerde.
haftasonları abi/ablayı yanına alıp kasetçileri tek tek gezip kabı en güzel oyun kasedini alıp ateri manyağı olmaktır. yetmezmiş gibi gecenin köründe salonda gizlice ateri oynayınca kafada bir terlik darbesiyle karşılaşmaktır. adaptörü ısınınca ateriyi kapatmak isteyip de başaramamaktır.
su savaşı yapmaktır. iki buçuk litrelik su şişesini apartman kapısının arkasına zulalayıp evden götürülen boş cif şişelerine su doldurmak ve delice ıslanmaktır. yetmezmiş gibi tam birini yakalamışken kafadan aşağı boşalan bir litre suyla öbür tarafı görüp geri gelmektir.
bisikletle yokuş aşağı gitmektir. yeni alınan bisiklete ferrari muamelesi yapıp ağızdan eksantrik sesler çıkartarak bisiklete tapmaktır. ve tabii ki bisiklet kazalrı sonucu dizlerde oluşan kabuk bağlamış yaralardır.
kapısının önünde oyun oynanıyor diye kovayla balkondan çocukların kafasına su boşaltan teyzenin ziline sakız yapıştırmaktır. ve inadına her gün o kapı altında saatler geçirmektir.
ve tabii ki taso delisi olmaktır. sırf tasosu için cips alıp daha sonra da o cipsleri kıyıda köşede bitirmek ve aşırı cipsten alerji olmaktır. balkondan yağma yapan arkadaşı delice öpme hissi uyanmasıdır. çünkü o güzel insan yağmaaaaa diye bağırıp tüm tasolarını balkondan aşağı atmıştır.
kısacası, gerçek anlamda son nesil çocuk olmaktır.
günümüzde apartman çocuğu olarak adlandırılan nesile geçişi yaşamaktır. aynı zamanda teknolojiye hızlı bir dalışın hemen önceki nefes alım zamanlarına denk gelmemktedir. 5 6 yaşında bilgisayarı oyuncakmış gibi kullanan çocuklar henüz piysada yokturlar, gelde seni bir kökeyim sloganlarıyla inler sokaklar, şirinler falan vardır uslu çocuk olmayı öğütler. genç neslin kominizm taşan kanını da şirin babadandır muhtemelen.
90 larda çocuk olmak iyiydi. Bi çok açıdan son demiydi çocukluğun;
son demiydi pazar banyolarının
son demiydi mahalle maçlarının
son demiydi saklanbaçların, istopların
son demiydi ezan sesine anne sesinin vokalinin
son demiydi tasoların, futbolcu kartlarının
son demiydi herkes yatınca büyük zevkle kaçak televizyon izlemenin
son demiydi ışıklı ayakkabıların
son demiydi bisiklet yarışlarının
son demiydi tom ve jerrynin, çakmaktaşların, casperın
son demiydi sokak çocukluğunun
son demiydi kardeşliğin.
son demiydi omza dokunan ana ayrı baba ayrı kardeş elinin
kısacası son demiydi çocukluğun. çocuk olmanın verdiği hazzın ve de gururun...
ramazan ayı' nın kışa denk gelmesi, kar altında iftara yetişmek için koşturan insanları izlemek,
michael jackson' u uzun saçından dolayı kız zannetmek,
sonradan memeleri olmadığını farkedip olaya bi anlam verememek,
bunu aile ortamında sesli bir şekilde söylemektir.