90 ' larda çocuk olmak, kafası soru işaretleriyle dolaşan çocuklardan biri olmak demektir. hem dünyanın hızla değişen siyasi olaylarını algılamaya çalışan, hem de kafasında bir yerlerde tüm bunları dengede tutma uğraşı verirken iyice allak bullak olan çocuklardır. hızla gelişen teknoloji peşinde son sürat koşan, istedikleri bilgiye, istedikleri anda ulaşan bilgi çağı çocuklarıdır bunlar.
He-Man, Shela, Ninja Kamlumbağalar, Uçan Kaz, Tsubasa, Susam Sokağı, Taso, Futbolcu kartları, FiFA 98', Ricky Martin, Voltran, LC Waikiki, Mc. donald's, Fame City (izmir'deysen), Barış Manço-Adam Olacak Çocuk, Alf, Arı Maya silgisi, yumiyum, Buz parmak, max, calippo, vs. gibi şeyler dile getirildiğinde yüzünüzde hoş bir tebessüm oluşuyorsa evet siz de benim gibi 90'ları çocuk ve ergen olarak geçirmişsiniz demektir. Bu durumdan büyük mutluluk da duyulduğu bir gerçektir.
siyah lastikli sarı telefon kulubelerinin içinde anneye jeton uzatmak,
bosna hersek savaşını hatırlamak,
meşhur salı pazarını gezerken boğulma tehlikesi geçirerek herkesin içinde zırıl zırıl ağlamak,
ışıklı ayakkabıyla parktaki çocuklara hava basmak,
kova-kürek-tırmık setiyle kumlarda oynamak
tv'ye takmalı atarilerin döneminde komşu evinden çıkmamak
bisiklete binen arkadaşlara "bi tur versene" demek, **
pazarda satılan renk renk civcivlerden alıp karton kutulardan evler yapmak.
süper baba'yı heyecanla beklemek, hügo'nun mükemmel bi oyun olduğunu sanmak, hem sokakta oynamayı bilmek hem televizyon çocuğu olmak, ergenlikte bilgisayarla tanışmak... amiga ile sensible soccer zevkine varmak, oduncu gömlek giymeyi büyüklere mahsus sanmak... bir jenerasyonun emre ve burcu'dan ibaret olduğuna denk gelmektir kanımca.
1994 Dünya Kupasını izleyebilmektir o zamanlarda çocuk olmak.Bahçelere dalmak tekel bayinin önündeki bira şişesini alıp tekrar satmaktır.okuldan kaçıp maç yapmaktır başka mahallenin çocuklarını nedenını bılmeden başka mahalledeler diye dövmektir,adam toplayıp kavgaya gitmektir ,evden yemek parası alıp ateri salonlarına kaçmaktır