he man, shera izlemek, anne-baba televizyonu açana kadar televizyon seyredememektir. show tv'de paso yayınlanan kemal sunal filmlerini sansürlenmemiş şekilde katıla katıla gülerek izlemektir. müzik kasetlerini çevirip çevirip bozulana kadar dinlemektir.
eskiye duyulan özlemdir 90'lar.
eskiye duyulan özlem sadece daha kaliteli olmasıyla ilgili değil. sürekli canımızı sıkacak olaylar cereyan ediyor etrafımızda ve bir süreliğine de olsa uzaklaşmak fırsatını nostaljik şarkılar veriyor bize. kimimizin genç kimimizin çocuk olduğu yıllarda öyle şarkılar yapılmış ki içine girdikçe daha da büyüyen bir yığın bu.
japon ipi atlayan kızların ipine basmak, seksek oynayan kızların kayasını kapmak, yakantop oynayan kızların topuna vurmak ve takip eden on sene "kızlar benimle neden ilgilenmiyo" diye düşünmek.
ceketlerin, gömleklerin, bluzların kısaca üste giyilen herşeyin vatkalı olduğu günleri yaşamaktır.
kavanoz kapağına macun doldurup üzerine en bulunmayan gazoz kapaklarını yapıştırmak ve onunla gazoz kapak oynamaktır.
geçme, mors, kuytu gibi misket oyunlarında usta olmak, mahalledeki en kral gafliğe sahip olmaktır. yaz boyunca köktüğün tüm misketleri yaz sonunda balkondan kapış yapmaktır.
pinokyo, bmx, polo marka bisikletleri bilmek, bir bisiklete üç kişi binmektir.
eriğe dalmak, pazarda "buuuz gibi soğuk su" satmaktır.
ev yapımı limonata içmektir. anneeeğğ açım diye bas bas bağırdıktan sonra sepetle gelen sana yağlı ekmek yemektir. saklambaç oynarken gizlice eve çıkıp çişini yapıp o hızla tekrar oyuna dönmektir. bir de kıpkırmızı elma şekeridir.
sabaha kadar yeşil ekranda ırak savaşı izleyip, kremalı bisküvit yemek ve oralet içmektir.
sokakta alman kale oynayıp, bmx bisikletin önünü kaldırmaktır.