show tv'nin dık dıkıdık dıkdık sesi
sıdıka
sokakta oynanan evcilik, yakan top
power rangers
kurabiye canavarı yani susam sokağı
ten ten
jetgiller
taş devri
bizimkiler
çılgın bediş
kendi sesini kasete kaydetmek
atilla taş oy pembeli
mahallenin muhtarları
gazeteden kupon biriktirmek
çaki
bbg
hügo
atari...
Mahalle bakkalı ile süpermarketlerin arasında Veresiye defterleri ile kredi kartlarının tam ortasındaydık.
Yerli malı ile marka arasında Cumhuriyet ile demokrasi arasında sıkıştık,
birisine koşsak öbürünü yitiriyoruz.
Arada kalan kuşağız biz...
içinde buluduğum sıkıcı hayatı düşününce geri gelmesini çok istediğim dönemdir. Yaş 20 olunca insan anlıyor o günlerin güzelliğini.
Atari
taso
hügo
meybuz
veresiye yazan ranazan bakkal
tsubasa
sıdıka
akşam olunca kulaktan çekilerek eve goturulme
Ulan o aptal Power Rangers bile efsanedir bende....
MacGyver'ı hayranlıkla izlemek, pazar günleri alüminyum leğenin içinde anne tarafından el yapımı sabunla yıkanmak, okulda her gün devlet tarafından dağıtılan üretim fazlası radyasyonlu fındıkları yemek, sütleri içmek, yerli malı haftasında okula patlamış mısır götürmek, gazeteden dönemin lüks otobüsü Mercedes O 302 maketi için kupon biriktirmek, her yerde Türkiye gazetesinin kupon karşılığı verdiği siyah bisikleti görmek, birine sinirlendiğinde bir kuytuya kaçıp "gölgelerin gücü adına" deyip otuz insan kuvveti ile geri dönmek, ...
yaa o değil de, mavi bi doritos vardı, tavukluydu sanki. onun tadı hala aklımda. işte o cipsin yıllardır üretilmemesine rağmen o cipsin tadını hala hatırlamaktır 90'lı olmak.
boş çayırlarda mahalleler arası futbol maçları
misket oynamak
yakar top oynamak
susam sokağı
hugo ve tolga abi
yerel radyolara telefonla bağlanıp istek şarkı yapmak ve radyocuya şiirlerini okutmak
toz kokmaktir.
buyuk sehirlerde yasıyorsanız oyun oynayacak alan yaratma konusunda kendinizi gelistirmissiniz demektir.
oyle siteler de yoktu şimdiki gibi, arabanın daha seyrek geçtiği sokakta alman kale mac yapardık. hatun oluşum sebebiyle, er kisiler gibi doğuştan yetenekli değildim bu konuda, sonradan öğrendiğim icin bir türlü top sektirmeyi beceremezdim, oyle olunca da mahallenin yakisiklisina gazoz ismarlamak zorunda kalirdim kaleye geçmemek icin. o zamandan başlamışım hatunsal entrikalara.
karanlıkta saklambac oynamaktir.
komurluklere saklanmaktir. saklanilan komurluklerde eninde sonunda pirelenmektir.
gün boyu tutup, yine de isemeye gidememektir. oyun bırakılmaz.
taso biriktirmek, tsubasa vuruşları denemek, garip tekerlemeler söylemek, futbolcu kartları biriktirmek, atari salonlarında dil disarida street fighter oynamak, a takımı izlemek, lunaparka gitmektir.
hiç şahidi olamayacağın, teoride savunup pratiğe dokemeyecegin fikirleri 80 ve oncesi genci olan anne babadan dinleyerek yanlis zamanda doğduğuna kanaat getirmektir.
doksanlarda çocuk olmak; özlenen yumiyum a hasretle bakıp '' sahi bir yumiyum vardı ne oldu ona'' demektir. şıpsevdi sakızların içinden çıkan yazıyı okumaktır.