görünmez adam' dir.
fruko' dur.
karasimsek' dir.
uuu u uuu u likupır' dir.
halk egitimde futbola baslamaktir.
Subat tatili boyunca Trt1 izlemektir.
Taso degil gazoz kapaklariyla oynamaktir.
Mahalleler arasi 8' lik yada 10' luk elektirik borulariyla külah savasi yapmaktir.
Pazar izinine cikan asker abilere selam cakmaktir.
perihan abla,bizimkiler ve dallas dizileri...
sadece trtnin olması,her evde telefon olmaması...
uykudan önce,cingöz ile cimcime,cumartesiden cumartesiye...
barış manço ve ilhan ireme hayran olmak...
tombi,çubuk kraker ve tadellenin en sevilen atıştırmalıklar olması...
dizi aralarında sadece bir reklam gösterilmesi...
benim unutamadığım sana reklamı vardır bir de,neyse ki şimdi internetten çoğu bulunabiliyor..
şimdiye eşşek kadar, koca insan olmuş olmaktır. yaşamış,görmüş geçirmiş sayılabilir düzeydedir tecrübeleri. acıları yaşamıştır, ölümleri görmüştür, terkedilmiştir, beş parasız kaldığı mutlaka olmuştur, dirsek çürütmüştür okul için ne olduğunu bilmeden, sonunda görmüştür diplomadan ibaret, aşık olmuştur belki defalarca, sevildiğini hissetmiştir, son darbeden nasibini çocukluğu almıştır, izlerini silemediği anlar yaşamış ve tabiki kaybetmekten çok korkmuştur... ve şimdi muhtemeldir yaşının değil hala 80 lerde çocuk olmanın keyfini çıkarıyordur...
çocukluğunu taso oynayıp "ütmek" kavramını oluşturan, şimdilerde betonlaşmış olan ama o zamanlar ağaçlık alanlarda koşmuş düşmüş oynamış olan,ali baba saatin kaç-güzellik mi çirkinlik mi- saklambaç-istop gibi aslında çok anlamsız olan oyunlarla geçirmiş insandır.
-telefona yazılmak diye bir kavram olması. aylarca eve telefon bağlanmasını beklemek.
-"almanya'da 100 tane kanal varmış oğlum" diye geyik çevirmek.
-komşunun duvarındaki kireçle yazılmış "öleceksin nadir" yazısına bir anlam verememek.
-pazar günleri en güzel saatlerde klasik müzik programını seyretmek zorunda kalmak.
-sokakta voltrancılık oynamak. kafasını kimin oluşturacağı konusunda arkadaşlarla kavga etmek.
yılların şimdiki gibi çabucak geçmemesi, uzun çok uzun olmasıdır 80'lerde çocuk olmak. ve güneş daha canlı parlıyordu o zamanlarda.
mahalle maclarında sahada 9-10 tane tanju colak ve rıdvan dilmen'in olması, her kalecinin simovic veya schumacher olmasıdır.. macta gol atan cocuk "işte tanju'dan-rıdvan'dan yine mukemmel bir gol" diye bagırarak gol sevincini yasar.
Işıklı spor aykkabılar hava atmanın önemli bir unsur olduğunu,
"bandıra bandıra ye beni" şarkısını hızlı söylemeye çalıştığınız günleri unutmadıysanız.
''dup dıbu dıp dıp dıbı dıp dum.''olarak SHOW TV'nin müziğini hala hatırlıyorsanız.
Haftasonları çizgi film izlemek için erken kalkmanın ne demek olduğu biliniyorsanız,
Pazar geceleri yıkanma gününüzse,
Sulugöz'ü düşününce bile ağzınız sulanıyorsa,
Bir sanal bebeğiniz olmuşsa,
Hey Corç versene borç" deyince cevabı hemen yapıştırabiliyorsanız,
Telefonların jetonla çalıştığını hatırliyorsanız.
o yılların çocuğu demeksinizdir.
efendim o donem evlerinde otomatik sigortaların bulunmadığı çocuk grubudur.
sigorta atar, şenlik başlar. evde bulunanan telin plastik kısmı soyulur, porselen sigortaya dolanır.elektrik gelir. sonra da bir şükür çekilir...
bu dönem çocuk grupları için kola içmek büyük şanstı. eve ayda bir 2.5 lt lik kola girer ve çocuklar bayram ederdi.
gazoz kapakları vardı. kapakları ezip garip garip oyunlar oynardık... elvan gazozumuz vardı...
o donem cocukları bilye(misket) kültürüyle büyüdü. örneğin "kuyu" diye bir oyun vardı...
sonra çelik-çomak oynanınırdı. tabii "akşam ezanında evde olma" şartını unutmayalım.
güzel günlerdi...
her sözlük ve/veya forum tarzı oluşumda rastlanan ve artık usandıran konu.
ilk defa 80 lerde çocuk olduğumdan utandım.
(bkz: ilk defa mağarada doğduğumdan utandım)
-atari salonlarında babadan zılgıt yemek.
-okulda kola kutusunu ezip maç yapmak.
-parlıament pazar gecesi sineması.
-bilgisayarı sadece star wars da görmek.
-dallas, küçük ev, bizim aile vs. gibi dizileri izlemek.
-3 tekerli demir bisiklete binmek.
80 sonu 90 başı çocuktum ben de.susam sokağının benim için bir anlamı vardı.akşam üstleri arkadaşlarla arka sokakta top oynamaktı.topun sahibi çocuğu da oynamak zorunluydu tabi.çocuk ya kaleye geçerdi ya da kale direği olurdu.her an ailemizin ulaşabileceği cep telefonlarımız yoktu.eve dönme zamanı müezzinin akşam ezanına başlamasına bağlıydı.depresyona girmedik biz.şımardığımız zamanlarda annemin vurduğu 2 fiske yeterdi gazımızı almaya.hijyen kelimesini bilmezdik o zamanlar.aynı şişeden gazozu paylaştığımız da oldu, sadece pazar geceleri yıkandığımız da.doksanlarda çocuk olmak futbolcu kartları,taso biriktirmekti, çoraptan top yapıp sert bir vuruşla annenin en sevdiği vazoyu kırmaktı.internetimiz de yoktu bizim.ama amigamız vardı. bisikletten düştüğümde bana hatıra kalan yara iziydi aynı zamanda..
şimdiki çocuklarla karşılaştırdığımızda kim bugün çocuk olmak ister?ben değil.o zamanlarda daha mutlu, daha dolu bir çocukluk yaşamışız sanki.