-abi chp diye bi dergi var bu ay disket hediye ediyormuş
+harbi mi lan, inanmıyorum
-partinin dergisi mi bu?
+galiba partinin, yoksa kim derginin ismini chp koyar
şaşkın ikili chp il başkanlığına gider ve dergiyi sorarlar
-hocam niye geldik buraya?
+uğur mumcu diye bi hemşerimiz var oğlum, kendisini katlettiler
-bu heykel o mu hocam, ama pek benzemiyor gibi?
+yok bu saat kulesi ama onun adına diktiler bunu
-allah rahmet eylesin..
+amin
bir sabah uyandığında babanın nereye götürüldüğünü bilmemek. sonra başkalarının babasının da bir yerlere götürüldüğünü öğrenmek ve 90 larda 2000 lerde hala babanı bekliyor olmaktır.
-gazyağı ile çalışan şofbene sahip banyoda yıkanmak.
-mahalle bekçilerinin gece boyunca düdüklerini duymak.
-ilk renkli televizyon yayınını seyredince (galiba 23 nisan bayram törenleriydi) televizyon başından ayrılamamak.
-mahalle arkadaşlarıyla gün boyu fellik fellik şehirde dolaşmak.
-sigara paketlerinin içindeki folyolu kağıtları biriktirip, para edeceğini sanmak.
-okulda beden eğitimi dersinde kenarı çizgili mavi renkli dandik eşofman ve mekap (veya raf) marka spor ayakkabı giymek.
-yaz akşamları ailecek deniz kenarındaki çay bahçesine gidip saatlerce oturmak.
-mahalle aralarında arkadaşlarla top sektirme yarışı yapmak.
-trt radyosundan çocuk programlarını dinlemek.
-pazar sabahları ailecek trt de yayınlanan red kit ve kovboy filmlerini izlemek.
-arkadaşlarla mahalle bakkalının önünde saatlerce oturup muhabbet etmek, çekirdek yemek.
-acıkınca evden üzerine tereyağı sürülmüş ekmek alıp yemek.
-futbol maçlarına bedava girebilmek için abi ben de seninle içeri gireyim mi diye tanımadığın insanlara yalvarmak.
-esem sport giymek
-kocasi gece vardiyasinda calisan komsu teyzelere, bizzat anne tarafindan gonderilip, korkmamasi icin o gece komsu teyzede kalmak.
-dagdan bir kiz geliyor done done sarkisini soylemek.
-commodore 64 oynamak.
-camasir makinesinin merdanesine elini kaptirmak.
1980 li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş,
Kenan Evren´i, Erdal inönü´yü, Özal'ı tanımış olmak, Ajda Pekkan´ın Alo, Michael Jackson´ın Pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı olmak demek..
Big in Japan, The Final Countdown, Eye of The Tiger demek.
icraatın içinden demek, "Semra koy bir kaset de neşemizi bulalım" demek..
Köprü demek, ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak size geri dönmesi demek..
Voltran Voltran Voltran demek..
depozito toplamak adına kola şişesi biriktirmek demek..
Adile Naşit`ten masal dinlemek demek..
Debbie Gibson, tiffany, Jason Danovan, Sandra, Modern Talking. vb. dinliyor olmak...
Comanchero´nun ve life is life'ın sözlerini ezberlemeye çalışmak demek...
Michael Jackson, Madonna, Samantha Fox demek..
Korhan Abay, Cenk Koray, Metin Milli, Ersen ve Dadaşlar demek..
Clementine, He-man, She ra, Transformers demek..
Okula siyah önlükle gitmek demek..
Kayahan, Nilüfer, Sezen Aksu, Barış Manço ile büyümek demek..
ihtilal çocuğu demek..
Köle izaura demek..
Ziyaretçiler demek!!!!
Acidçi misin metalci mi demek...
Moruk demek..
Herild yani demek..
Hey corc versene borc demek.. olmaz maykil bende de yok cevabını işitmek demek..
geriye dönüp baktıkça iç geçirmek demek...
Yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak, hem eski hem yeni olmak demek..
Biraz gözü açık bir 80'li, yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda almış demektir.
edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp en az bir technotronic kasetine sahip olmak demek..
Mahalle çeşmelerinden su içmek, bayramları iple çekmek, cumhurbaşkanı denince Kenan Evren'i hatırlamak demek..
Koltuk altında topla okul bahçesine yalnız giderken "nasılsa oynayacak birileri vardır" diyebilmek demek..
Eti kemik geçiyor demek..
Ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak..
büyüteç ile kağıt yakmak ve siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek..
9 voltluk pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak..
Televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak..
Son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek, hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek..
sinek ilacı arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek..
Tipe bak demek,
Fon müziği Laura Brannigan'dan Self Control olan günler..
Bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli sayıldığı,
Havuç´un olmadığı yıllar demek...
her şeye rağmen temiz ve el değmemiş bir hayat demek..
Sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek..
Pazar akşamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek..
Sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki düğmelere basmak zorunda olmak demek..
Resimli futbolcu kartları demek, süper babaanne demek, fantayla kolayı karıştırmak demek, mahalle kavramı demek..
Çavuşevsku ve karısının kurşuna dizilişini TV'den seyretmek demek,
o görüntülerin yıllar sonra bile kafadan hala çıkmamış olması demek..
Anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye başlayan maniler yazmak,
içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri,
hulohop, ayak bileğine takılarak çevrilen top, sek sek oynamak,
bayramda mahalleye dağılıp şeker toplamak,
TRT´nin yayın akışının bitmesiyle çalan istiklal Marşı için ayağa kalkıp, marşı hazır olda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra çıkan tiz "biiiiiiiiiiiiip"sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.
Annelerin Çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek..
Challenger'ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek..
Veronica Castro'yu güzel zannetmek demek..
Gorbaçov´un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek..
breyk breyk arkadaş arıyorum demek..
ho ho ho hoover demek..
Zeki Müren'in size alo diyoruuuum demesi demek..
ilkokulda Halley, Petrol ve Komancero şarkılarını uydurma sözlerle söyleyerek dans eden Tolga Han özentisi sefil dans grupları kurmak..
okul sonrasında ise her gün koşturarak eve gidip; bu toprağın sesi programında kımıl zararlısı ile mücadele yöntemleri, orman köylüsünün sorunları ve yüksek randımanlı durum bugdayı türleri ile ilgili verilen faydalı bilgilerin ardından Kamber ağa ile uyanık skeçlerini büyük bir ilgi ile izlemek demek..
küçük yaşta bilinçli bir çiftçi kadar ziraat bilgisine sahip olmak demek..
Jules Verne romanları okumakla geçirilen bir çocukluk demek..
Aldım çantamı kolumaaa,
çıktım Dallas yoluna,
ben Babi´yi beklerken
Ceyar girdi koluma
şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek..
Kimler geliyo kimler?
sana ne, sana ne?
Ama bunu söylemenize gerek yok ki,
ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi replikleri barındıran
Ali-Ayşegül Atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacağım.
Erooooolll, Eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size buraya !
fişini de al [Herkes efendi olacak] ´daki Meşhur Erol,
hadi hep birlikte, hep birlikte,
biz biz olalım
yemeklerden önceeee,
lavaboya koşalım,
hafta da bir kere tırnakları keselim,
fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil olmak..
icraatın içinden izleyip Özal´ın kalemine bakıp hipnotize olmaya çalışmak..
Videocudan American Ninja, Kartal, Kan Sporu ve Evil Dead gibi filmleri kiralamak demek..
Çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da çivisinin çıkışını görerek büyümek demek..
Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı bağlayan bir abinin sizi TV önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırıp anteni ayarlamaya çalışması.
Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek...
TRT 1´de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek..
Türkiye'de yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek..
kara kutuatarilerde oynanan oyunu save etme $ansi olmadigi icin oyunu dondurup atariyi kapatmamak ve gece adaptorun isinip alev almasiyla ölümün e$igine kadar gelmek.
80'lerde yaşamak demek dallas demektir...80'lerde yaşam her gece kendini david addison hissedip,ardından ceyar'ın ne kadar alçak olduğunu düşünmek demektir.80'lerde yaşamak kanepeden kanepeye dudaklarda sallama superman temasıyla uçmak demektir.Tuvalet rulolarından luke skywalker olmaktır 80'lerde yaşamak.80'lerde yaşamak bitmeyeceğini düşündüğün çocukluğundur.
akşam ezanıyla sınırlı özgürlüğün turuncu siyah bir sözlük ekranında hüzne dönüşmesi. güneşi aynı parlaklıkla görebilenlerin uçan kazın kanadından hiç inmediği buram buram burun ağırtan zaman tüneli.
80 lerde cocuk olmak; commodore 64'ü tv'ye bağlayıp saatlerce süren oyun yüklemesini beklerken hayaller kurmak, atarili saatler almak ve arkadaşlarla değiş tokuş etmek, robotech seyretmek, turbo sakızlarından çıkan arabaların özelliklerine göre oyun oynamak, speedo ve kappa marka eşofman ve mayo giymek, ahu tuğba ve harika avcı'nın hayatınızda görebileceğiniz en güzel kadınlar olduğuna inanmak, icraatın içinden programını izlemek, fosforlu renkdeki su tabancaları ile su savaşı yapmak, bmx bisiklet kullanmak, pembo sakız çiğnemek eylemleri ile oluşacak çocukluk zamanıdır.
maçları radyodan dinlemek demektir.spikerin sesi birden kesilir.diğer spiker inönü stadına bağlanıldığını söyler.taraftarların tezahüratları eşliğinde spiker az önce beşiktaşın gol attığını söyler.havaya zıplanır.
alternatif meslek gruplarina yonelim sergilemektir.
o zamanlar dogalgaz falan hak getire. yok öyle bi$ey diyor $ehir belediyeleri. bittabi odun,komur kullaniyor insanlar. her ki$ yakla$tiginda guzelim mahalleyi bir tela$ alirdi. kamyon kamyon tonlarca odun gelirdi evlere. bu odunlari elektrikli testere ile cigliklar attirarak parcalayan amcalar vardi birde.
-buyunce ne olcaksin?
-oduncu!
kimi oduncu olmak isterdi kimisi tüpcü. olamadik gerci, neyse.
90'larda genç olmaktır aynı zamanda.
trt'nin yeni kanallarının açılmasını izlemek, özel tv * ve radyolarla * tanışmak, kronik yüksek enflasyonla baş etmeye çalışmaktır.