Yarı doğru, yarı yanlış tespit. Şimdi nala da vurmak gerekir mıha da. 8 senede ingilizceyi öğretemeyen öğretmenler, müfredat, ya da içeriği beginner seviyesinden yukarıya çıkılmayan ingilizce eğitim sistemi. 8 senede çok güzel şekilde yoğurulabilir normal düzeydeki bir öğrenci. 8 sene boyunca i go you go we go öğretilmeye çalışıp, tahtaya bikaç bir şey karalayıp ödev vermekle bitmiyor. Hangi öğretmen bizlere writing, speaking sınavı yaptı. Ya da öğrenci merkezli eğitim için didindi? Biz öğretmenler öğretme tembeliyiz, kolaya kaçıyoruz bir ingilizce öğretmeni olarak; sorun çocuklarda değil bizde diyorum. Bizim öğretim kalitemizde, ülkemizin eğitim müfredatı kalitesinde.
dil öğrenmek kişinin özverisiyle de gerçekleşir, bunu bilmeyenler veya suçlayacak başka şeyler arayanlar da suçun %100'ünü eğitime yüklemektedir.
eğer türk milleti yabancı dil öğrenme konusuna "off, bu ne yaa! neden öğrenmek zorundayız?", "e, ben ilerde ingilizce'ye ihtiyaç duymayacağım belki, istemiyorum öğrenmek", "havaryu ne var yu?" gibi basit çerçeveden bakmayı kesersek, yabancı dil öğrenmenin de matematik, edebiyat, geometri okumak kadar önemli olduğunu kavrarsak bu problem de ortadan kalkacaktır.
çeşitli ingilizce öğretmenim oldu örneğin. biri %100 türkçe konuşurdu, sınıfın işine gelirdi. ilerleyen dönemelrde biri türkçe konuşmayı yasaklardı, millet öğretmeni şikayet ederdi "derste hep inglizce konuşuyormuş, anlayamıyormuş yavrularımız" şeklinde.
ikisi de aynı toplumun insanları, ikisi de ingilizce öğrenememekten şikayetçi. ama ikisi de gerçekten bir şey yapmadı öğrenmek için. sorunu sadece sisteme attılar mesela. peki ya ben? neden ben kursa, yurtdışına gitmediğim, özel çaba harcamadığım halde ingilizce'de hep başarılı oldum? neden eğitim dili %100 bölüm seçtiğim halde, o üniversitenin hazırlığına gittiğim halde yeni bir şeyler öğrenmiş gibi hissetmedim kendimi? isteyeceksin, istemesen bile matematik, edebiyat, dil bilgisi gibi gerekli bir şey olduğunu kabulleneceksin, geliştireceksin, temelini sağlamlaştıracaksın. eğer sen kendin için bir şey yapamıyorsan kimse bir şey yapamaz.
Eğitim sistemine sövdüğüm kadar kimseye sövmedim. Boktan her şeyi boktan öğretmenlerin yetiştirilme sistemi olsun kpss'sinden tutunda ders içeriklerine kitapların öğrenciye anlatım biçimleri adamların prof olmak için kitap çıkartmalarına kadar. bazı kitaplar var o kadar anlatım bozukluğu olan hatalı soru cümleleriyle dolu'ki insanın aklı duruyor bakıyorsun adamlar 3 kişi hazırlamışlar kitabı ilkokul ortaokul ve lise kitapları çok kötü laf olsun diye çıkartılmış bir çoğu bu hep böyleydi sadece ingilizce değil sorun bir dili öğrenmek için o dil dersinin kendi içinde alanlara ayrılarak işlenmesi lazım ilkokuldan itibaren reading speaking listening writing olarak ayrı ayrı. Üniversiteler de aynı bok muhendislik bile teorik ağırlıklı toplasan 4 5 tane adam akıllı üniversite var fakülte fakülte ayırsak 15 tane anca çıkar laf olsun torba dolsun sistemi üzerine kurulu çoğu şey bireysel ekstradan bir şey yapmıyorsanız boku yediniz bu ülkede okumak yetersiz.
öncelikle baştan belirteyim. eğitim farklı, öğretim farklı bir şeydir. okulda gördüğümüz şeylerin çoğu öğretimdir. ingilizce konusuna değinecek olursak eğer, ne yazık ki öğretim sistemimizin ingilizcesi okumaya dayalı ingilizce. ilkokul bitimine kadar vasatın altında bir ingilizceye sahiptim. şu an ise bir ingiliz ile ingiliz, bir amerikan ile amerikan ingilizcesi konuşabilecek düzeyde bir ingilizcem var. peki bunu nasıl başardım ? tabi ki en iyi anladığım yöntemi buldum. ney o da ? şarkı çevirileri. şarkılar çevirdim, çevirdiğim sözcükleri aklımda tutabiliyordum artık. onun yanı sıra bir takım deyim ve söz kalıplarını da öğrenmiştim. tabi hali hazırda konuşma ile ilgili sorunlarım devam etmekteydi. bunu da yabancı diziler izleyerek bir yere kadar kapatmayı becerdim. şu an dört dörtlük seviye bir ingilizcem olmasa bile, karşımdakini rahatça anlar, derdimi anlatabilirim. sonuçta her insanın öğrenme yolu çok farklı olabiliyor. tek düzen bir öğretim yolu, bizim sistemimizin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
her sene ortalama 50 60 kisi arasi dersliklerde ogretimin ne kadar saglikli ve kaliteli olabilecegini sorgulatan tespit. tablet mablet sacmaliklarini geciceksin.
türk eğitim sistemidir. sebebi çok açık. öğrenci gramer öğreniyor ama konuşmuyor. lan kaç yaşına geldim tüm zamanları biliyorum kelime bilgim de fena depil yazarken de sorun yok omegle da ama karşıma turist çıksın takılıyorum. ve abd ye giden arkadaşlarım 'kanka 3 ay kal sürekli konuş dinle, inan bana rihanna nın şarkılarını sözlerini anlamını bile anlıyorsun' dedi. olay konuşmak ise konuşturun şu çocukları !
öğrencinin ilgisizliginden ne gerek var düşüncesinden kaynaklı ortaya çıkan durumu bozuk eğitim sistemine yıkmaktir bunu söylemek. Isteyen öğrenir arkadaşlar istemek önemli. Kolej falan değil düz hatta kalabalık bi devlet okulunda okudum ilkokulu ama liseye geçtiğimde on numara ingilizcem vardi, ilgiyle ilgili durumdur.
ortaokulda vatiz yor neymle başladık ve devam etti bu.. üniversiteye gittik valla aynı şeyle tekrar ingilizce öğretmeye başladılar. ulan ne vatiz yor neymmiş be??
Egitim disiplini ile alakalidir. Malesef okullarimiz kotu. 2 sene hazirlik ile sakir sakir ingilizce ogreten bir suru anadolu lisesi var. Ayrica Hollanda'da egitim sistemi bu konuda o kadar basarilidir ki sadece ingilizce konusarak ayyakkabi boyacisi ile bile anlasirsiniz. Top universiteler haricinde adam gibi teknik ingilizce ogretebilen universitelerimiz bile yok denebilir. Adam guya 4 sene ingilizce gormus hala "whole" kelimesini " vhohl " diye okuyor.
Boğaziçi'nden mezun olan adam sırf hazırlık okudu diye ingilizce dersine girerse, hayatında hiç ingilizce konuşmamış Fen bilgisi öğretmenliği mezunu adam ingilizce dersine girip tahtaya kelimeleri ve anlamlarını yazıp çıkarsa, yani devlet bu insanlara bu hakkı verirse, hepsinden öte güzelim fakültelerden mezun olan ingilizce öğretmenleri atanamaz bu adamlar atanırsa, daha da ilerisi ingilizce öğretmenleri bile onlarca method ve yaklaşım varken tahtaya sadece grammar kurallarını yazıp ben nasıl olsa maaşımı alıyorum derse , sistem sanki türk insanı malmış gibi her şeyi her yıl en baştan bir daha anlatmak üzerine düzenlenirse, kusura bakmayın kimse bu insanlardan ingilizce öğrenmesini bekleyemez. Hele ki ingilizce mezunu adam bile iki kelimeyi yan yana getiremezken...
Nasıl bi eğitimse üniversite hazırlık intermediate seviyesindeki öğrenciler hala th'nin nasıl okunduğunu bilmiyorlar. Sadece gramer ağırlıklı bir eğitim var.
öğrencide gayret yoksa öğretmen ne yapsın? herhalde o öğretmen derste 40 dakika boyunca boş boş oturmuyor, birşeyler öğreteceğim diye uğraşıyor. tabii, nasıl olsa sınıfta kalmak yok, niye uğraşsın ki!
burada sadece kurumların eğitim-öğretim programlarına değil öğretmenlere de yüklenmek gerekir. gelip bana antep şivesiyle ingilizce öğretirsen o ingilizce olmaz abi. burada da temel sorun aslında ingilizce öğretmenliği bölümlerinin vasıfsızlığıdır.
içimizden birisi ingilizce öğretmenliği bölümünün tuğlası galiba. eksile bebeğim.
aynı zamanda öğretmenine bile yeterli ingilizce eğitimi veremeyen sistemdir. siz hangi devlet okulunda şakır şakır ingilizce konuşabilen ingilizce öğretmeni gördünüz. (istisnalar kaideyi bozmaz)
