ben misal cüzdanında prezervatif taşıyan bir köpek görmedim. evet, aslında bunun temelinde köpeklerin, "cinsel korunma" konusundaki cehaletleri vardır. ama gene de bu "her an sevişebilecek olma" durumu gerçekten de garip... herifçioğlu, evden çıktığı anda sevişmeye hazır. cüzdanını, her anlamda kalkan gibi kullanabilmesi ve kıçının, hemen sağ yanağındaki halka dövmesi onu, bu gizli kardeşliğin, bu kutsanmış insanların bir ferdi yapıyor.
iş yerinde, beraber çalıştığı kadına; iş çıkışı "vaktin varsa bir şeyler içelim mi?" sululukları yaparken, bir yandan da eliyle cüzdanını yokluyor. her gün evine giderken komşusunun kapısı önünde cüzdanına davranıyor olur da "yenge" kapıyı açıp da "aaah yakışıklım sen mi geldin?" derse diye. tamam da hepsi bu mu lan koduğumun hayatında? yaşanacak her şey bu kadar mı? öğüre, böğüre sevişelim, hissiz, tedirgin ve o kadar planlı hâlde. her selamlaştığımız kadından "ooo adamım, sen ne kadar da seksisin..." tepkisini alacağımız günü bekleyelim. kollarımıza atılıp da "bunca zaman neden seni öpmeden durmuşum" demesini hayal edip de ossbir çekelim. tüm bunların üstüne de "kadınlar, tahrik ediyor" diyerek işin içinden sıyrılalım. kadınların gözünde dahi hemcinslerini suçlu bir konuma düşürelim, "ayartılan" olalım.
saçmalık... neden böyle bir konuda bu kadar zulmediyorsam klavyeme? nihayetinde kalbi atmadan, siki kalkan bir cinsten bahsediyoruz. ne bekliyordunuz ki hanımlar?