bir kısım febelilerin - belki de hepsi - götleri sıkıştığında sürekli başvurdukları geçmiş bir karşılaşmadır. özellikle yeni bomba transferlerimizden sonra kıskanma ve çekememe gibi sebeplerden dolayı temcit pilavı misali önümüze konur. yemiyoruz ulan artık!*
bir beşiktaşlı olarak bana ne amına koyim ama neyse madem anı defterine döndü artık ben de karalarım hacı.
senelerden 2002. üniversiteye yeni başlamışız okuldaki 2. ayımız bile değil. hala yurtta kalıyoruz evde bile değiliz bak! vay amına koyim amma zaman geçmiş üstünden okul da bitti, askere de gittik, iş-güç sahibi de olduk.
neyse hacı abi pamukkale üniversitesi'nin kampüsü o zamanlar bu kadar güzel değil. her yer çamur deryası. morfoloji binası o sene bitmiş, ariel ortega maliyetine -22 milyon dolar- malolduğu için lakabının ortega olduğu zamanlardı. yurdun sosyal tesislerindeki dev ekranın önüne kurulmaya başladık. beşiktaşlı olsak da, fb-gs derbisi amına koyim izlenir. mhp iktidardan düşeli 1 hafta olmuş ancak, yurtlar hala ülkücü tayfanın elinde. reis tayfası ilk 3 sırayı kendileri ve yardakçıları için rezerve etmiş oturmaya kalksanız "hüüoop reis gelecek bilader" takılan miroğulları aşiretinin adamları var. neyse hacı abi yavaştan arkalara doğru gittik. fenerbahçe de o sezon kötü top oynuyor hacı. tır şoförü kılıklı lorant ha gitti, ha gidecek. ortega-ceyhun sürtüşmesi başka bir alem.
neyse, götümüzü yaslayacak bir sandalye bulduk maçtan yarım saat kadar önce. maç saatine 15 dakika kala millet ayakta uygun bir yer edinmeye çalışıyordu. bu kadar kalabalığın içinde gözümüze, tam dişimize göre olan hatunları kestirmeye çalışıyorduk. zira, sağlam kalabalık vardı hatun sayısı da azımsanamazdı. okulda yeni olmanın getirdiği abazan reaksiyonlarla hatun seçiyorduk işte. hey gidi günler...
neyse hacı abi, 1-2 derken ilk yarı bitti. ortega atıldı. galatasary'ın golü beklenirken 3 oldu. tribünler "dört dört" çekerken 4 oldu, "beş beş beş" çekerken 5 oldu, artık sırf aymazlıktan ancak beklenti içinde olmadan "altı altı altı" çekiyorlardı ki, 6 oldu. 3-0 olduktan sonra ise artan bir trendle sosyal tesis boşalmaya başladı. 5'ten sonra dev ekran karşısında fenerbahçelilerden, beşiktaşlılardan ve şoka girmiş 3-5 galatasaraylıdan başka hiçkimse kalmamıştı. lan hepi topu 1,5 saat önce oturacak yer bulamadığın mekanda, dokunulmaz olan o 3 sıra bile boşalmıştı neredeyse, ayakta olan fenerliler çekingenlikle oturuyorlardı.
şöyle de garip bir şey vardı o maçta, galatasaray o maçta "futbol olarak" asla ezilmemişti. pozisyon bulmuş, kaçırmış, top dönmüş fenerbahçe golü bulmuştu. fenerbahçe 8 pozisyonun 6'sını atmış benzer sayıdaki pozisyon sayısından galatasaray faydalanamamıştır. hatta sonraki süreçte 2-0, 4-0 ve geçen sezonki 4-1 tamamlanan maçlarda galatasaray futbol olarak inanılmaz ezilirken bu maçta ciddi bir şanssızlık da vardır.
vel hasıl, dışarı çıktık biz mutluyduk zira o sezonki şampiyonluk yolundaki rakibimiz galatasaray folloş olmuştu, fenerbahçeliler mutluydu ezeli rekabette yıllarca konuşacakları bir materyale sahiplerdi.
o maça rağmen galatasaray son 2 haftaya kadar şampiyonluk iddiasını sürdürdü, fenerbahçe ise 3 teknik adam -lorant, oğuz çetin, tamer güney- değişikliğine gittiği sezonda şampiyonun 34 puan gerisinde ligi tamamladı.
o günkü maçta fenerbahçe kaptanı olan ogün temizkanoğlu 4-0 dan sonra takımındaki oyuncuları "biz gol atmaktan adamlar santra yapmaktan yoruldu oyunu yavaşlatın" diyerek uyarmıştır.
2000 senesini maziden sayanların falan filan...evet işte onu diyoruz? Bak Crvena Zvezda'ya,
--spoiler--
1980'li yılarda da Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 3, Kupa Galipleri Kupası'nda 1 kez çeyrek finalist olan Kızılyıdız, Kostic, Petrovic ve Acimovic gibi yıldızları yetiştirdi. 1990-91'de ise Kırmızı-Beyaz'lı takım Avrupa'nın en büyüğü oldu. Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Grasshopper, Glasgow Rangers, Dinamo Dresden ve Bayern Münih'i eleyen Kızılyıldız finalde Marsilya ile karşı karşıya geldi. Bari'nin San Nicola Stadı'nda oynanan maçta 120 dakika golsüz sona erdi ve penaltılarda 5-3 üstünlük sağlayan Kızılyıdız Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. 1991 Avrupa Süper Kupası tek maç olarak Manchester'da oynandı ve Manchester United'a 1-0 yenidiyse de, Tokyo'da oynanan Dünya Kulüpler Kupası maçında Şili'nin Colo Colo takımını Jugovic ve Pancev'in (2) golleriyle 3-0 yenerek Dünya Şampiyonu oldu.
1991'de Yugoslavya'da başlayan iç savaş sonucunda Kızılyıldız, önce uluslararası maçlarını dış ülkelerde oynamak zorunda kaldı, sonra da ambargo nedeniyle 1995'e kadar kupalara katılamadı. Ayrıca kadrosundaki Boşnak ve Hırvat oyuncuları, daha sonra da ekonomik nedenlerle kaliteli Sırp oyuncuları büyük Avrupa kulüplerine kaptıran Kızılyıldız gerileme dönemine girdi.
Bak şimdi aynaya ki crvena zvezda'nın başarılarının zilyonda biri bile değil sizin başarılarınız.
neymiş platini bik bik bik...
bak backenbauer'den geliyor şimdi de...
--spoiler--
UEFA kupası mı? kaybedenlerin kupasıdır o...
--spoiler--
pendik mendik falan?
Bana Erzurumspor'dan (ki aynı sene yenilmiştiniz) tromso'dan bir futbolcu adı söyle bir de tromso hangi ülkenin hangi liginde onu söyle sana yemek ısmarlayayım. Yoksa siktir git bi çay koy.
Edit: Yukarıdaki açıklamalarımın hiç birisine cevap veremeyen ilgili bünyeler madem kaybedenlerin kupası siz niye gatılıyonuz diyerek beni boğmaya çalışmaktadırlar...
Geçen senenin uefa yarı final ve finalini hatırlıyor musunuz?
+bak evlat bizim galatasaraya 6 attığımız maçın görüntüleri.
-dede yeter 50 defa seyrettik ama yok mu başka güzel anı..
+he bide şey var 6 tane attık ya gs ye onu izleyelim istersen.
torunlara anlatılabilecek tek övünç kaynağı o kadar..
"önemli olan 11'e 11'ken 6 gol atmak değil yeğen" dedirten maçtır. zira fener 2-0'dan sonra 10 kişi kalmışken 6 'ya ulaşmıştır. bu acı gerçek unutulmamalıdır...
unutabilmek icin fenerbahce'nin hezimetlerini bekleyenler tarafindan tekrar gundeme getirilen mactir. kimse agzini acmiyor siz illa ki basligi tasiyip gundem yaratiyorsunuz.