(okuduğum en iyi yılmaz özdil yazılarından birisi)
Bir yandaşın günlüğü
5 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Bugün çok mutluyum. Anketler açıklandı, gene nal toplatmışız, yüzde 49 görünüyoruz. Asrın liderimiz “400 milletvekili istiyorum” dedi. Hayırlısıyla gene tek başımıza iktidarız.
*
12 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Bugün biraz canım sıkkın. Anketlerde yüzde 45’e gerilediğimiz söyleniyor. inanmak istemiyorum ama, asrın liderimiz “400 olmasa da olur, 367 milletvekili yeter” demiş, huylanmadım desem yalan olur. Endişeliyim.
*
17 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Bakkaldaki televizyonda halk tv açıktı, göz ucuyla baktım, emekliye iki bayramda ekstra maaş falan deniyordu, taksici, manav, hepsi can kulağıyla dinliyordu, hiç ilgilenmiyormuş gibi yapıp çıktım ama, meraktan ölücem, ne anlatıyorlardı acaba?
*
20 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Hiç ağzımın tadı yok. Yüzde 41’ler filan konuşuluyor. Asrın liderimiz de “330 milletvekili işimizi görür” dedi. Daha seçim olmadan 70 vekil azaldık iyi mi… Üstüne üstlük, kayınbiraderi berberde Sözcü okurken yakaladım, yazıklar olsun.
*
23 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Kahvede laflıyorlardı, kulak kabarttım, MHP de emekliye iki maaş ikramiye verecekmiş. Ulan bizimkiler niye vermiyor, biz keriz miyiz diye düşünmedim değil… Neyse, maneviyatımızı bozmayalım, inşallah gene iktidarız.
*
25 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Bugün moralim sıfır. Bizim partide anket yayınlamak yasaklandı. Pazarda domates alırken duydum, yüzde 40’ın altına gitmişiz, ondanmış. Yalçın Akdoğan da “bir iki puanla hükümeti kaybedebiliriz” dediğine göre, galiba domatesçi haklı.
*
28 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Pastanede çalışan benim oğlan, akşam eve CHP broşürüyle geldi, asgari ücreti 1500 liraya çıkaracaklarmış, kredi kartı borçlarını sileceklermiş, yan marketteki kasiyer kızlar, karşı emlakçıdaki çocuk, eczanenin imam hatipli çırağı bile, komple chp’ye üye olmuşlar… Türkiye nereye gidiyor böyle, tedirginim.
*
30 mayıs
Selamünaleyküm günlük… Ben hanımın yalancısıyım, o da baldızın komşusundan duymuş, MHP asgari ücreti 1400 liraya çıkaracakmış, ulaşım desteği, kira desteği verecekmiş. Kefen giyerek asrın liderini karşılamaya giden benim bacanak, balkona üç hilalli bayrak asmış, dededen ülkücüyüm falan diyormuş. Çok yalnızım be günlük.
*
3 haziran
Merhaba günlük… Yaz havasından mıdır nedir, bugün pek keyifliyim. Oğlan eve Atatürk’ün kalpaklı posterini getirdi, duvara astık. Sözlüsüyle beraber oy ve ötesi’ne katılmışlar, hırsızlarla mücadele edeceklermiş… Bıktık hakikaten şu hırsızlardan yani… Oğlanın maaşıyla, benim emekli maaşını hesap et, senede 12 bin lira kaybımız var kardeşim, göz göre göre soyuluyoruz, ayıptır, günahtır, yetti gari.
*
4 haziran
Merhaba günlük… Neşem yerinde, zımba gibiyim. Gazetede okudum, Tayyip Erdoğan “geçmiş seçimlerdeki heyecanı görmüyorum, eski canlılık yok” demiş… Halbuki ben dün hanımla birlikte MHP mitingine gittim, ortalık yıkılıyordu, hiç bu kadar coşku görmemiştim, bu Tayyip efendi kimin mitingine gitmiş, anlamadım.
*
6 haziran
Selam günlük… Oğlan koluna Atatürk’ün imzasını dövme yaptırmış. Ben de bugün ilk defa bozkurt işareti yaptım, doğrusu elime çok yakıştı. Hanıma artık Asena diye sesleniyorum, eskisi gibi Kübra dersem, duymazdan geliyor. Yeni Türkiye diyorlardı, sayelerinde yepyeni olduk. Bu arada, yandaş gazeteciler tutuştu… Birbirlerini suçluyorlar. Eee, bu işler böyle tabii, keser dönüyor, sap dönüyor.
Aha bak günlüğüme yazıyorum…
Pazartesi sabahından itibaren fırıldak gibi dönüp, Tayyip Erdoğan’ı yerden yere vurmaya başlarlarsa, şaşma.
kimi yandaşın "allah benimde belami versin" diye beddua etmesine sebep olan yazıdır.
"amin" diyeceğim ama demiyorum... yahu sen zaten belanı bulmuşsun!... bir kere yandaşsın... ikincisi daha "dahi" anlamındaki "de" lerin ayrı yazılması gerektiğini, "ilkokul"un bileşik kelime olduğunu "ilk okul" şeklinde yazılamayacağını bile bilmiyorsun ama kalkıp yılmaz özdil'i "ilkokul türkçesiyle" yazı yazmakla suçluyorsun!...
müfteri olduğunu hepimizin bildiği bir şerefsizin,
"dün tü kaka yalancı akpartili diyeceksin. bugün vaaav ne müthiş yazmış.
sizi omurgasız pezevenkler."
diyerek iftira atması vesile olan yazıdır.
söz konusu şerefsizin entrysi tam benim entrymin altına denk gelmiş. önce "üstüme alınmayayım, belki bu yazısına destek çıkan başka birini kastediyordur" diyerek, yılmaz özdil'in dünkü yazısıyla ilgili açılan başlığa baktım... buyurun:
göreceğiniz gibi o başlık altında kendisini eleştirenlerden, bugünkü yazısı konusunda alkış tutan kimse yok... kaldı ki alkış tutsalar ne olur? bir yazarın her görüşüne katılmak zorunda mı okuyucusu?
selamün aleyküm diyerek para sıfırlayanlara göndermeler yapılan yazı.
bazı akitlerce dünkü yazısına şöyle diyordun, bugünkü yazısına böyle diyorsun diye eleştirmelere neden olmuştur. algı sorunudur. biz de eleştrime özgürlüğü vardır. yılmaz özdil'le ortak muhalif olma durumu, adamın her söylediğini onaylamak anlamına gelmez. zaten öyle olursa bu biz de yandaş yapar.
yandaşların bunu anlaması pek mümkün değil, neyi anlatıyorsam.
( yılmaz özdil den yine harika bir yazı, üstelik bu yazısı tam uludağ sözlük profiline uygun, tam bizim sözlük kitlesine hitaben.)
Bir varmış bir yokmuş
Hatırlarsınız mutlaka... Washington’a direkt uçuş başlatan Türk Hava Yolları, ilk seferinde reklam olsun diye, kızılderili kabile şeflerini istanbul’a getirmişti. Hükümet adına karşılama yapan ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan, “biz sizi Tommiks’ten tanıyoruz, hani nişanlısı var Suzi, yu nov Tommiks?” diye sormuştu. Kızılderili şefler soruyu anlamamış, “ne diyor bu?” diye birbirlerine bakmışlardı.
*
Çünkü, Tommiks italyan.
*
Mevzu güya Dakota’da geçiyor, ekonomi bakanımız Amerikalı zannediyordu ama, italyanlar tarafından yaratılmıştı. Tommiks de zaten bizim uydurduğumuz isimdi. Orijinali, Capitan Miki’ydi.
*
Veya, Temel Reis...
Ispanak yiyor, pazuları demir gibi oluyordu, annelerimiz de habire ağzımıza ıspanak sokuşturuyordu. Halbuki, 85 sene önce, ilk çizildiği döneme ait virgül hatasından ibaretti. Bir kilo ıspanakta 30 miligram demir var diye biliniyordu. Sonradan anlaşıldı ki, 3 miligram var. Mercimekte, yumurtada katbekat fazla demir vardı. Haybeye yemiştik onca ıspanağı.
*
Karga’ya da oldum olası çok üzülürüm doğrusu...
Malum, kurnaz tilki zekasını kullanmış, sesin ne güzel deyip, şarkı söylemesini istemiş, aptal karga inanmış, ağzındaki peyniri düşürmüş, tilki peyniri kapmış filan.
*
Peki, bunun böyle olabilmesi mümkün müdür?
Bilimsel olarak değildir.
Aptal muamelesi yapılan karga, deneylerle ispatlanmıştır, yunus ve şempanzeden sonra en zeki üçüncü hayvandır. Kurnaz zannedilen tilki ise, zeka seviyesiyle ilk 10 hayvan arasında bile yoktur.
*
Bir başka iftiranın kurbanı ağustosböceği de, geçenlerde aklandı.
Karınca bütün yaz harıl harıl çalışırken, tembel ağustosböceğinin ağaç gölgesinde yan gelip yattığı, kış gelince de aç bilaç kaldığı zannediliyordu.
Meğer araştırmalar gösterdi ki... Toprak altında yaşayan ağustosböceklerinin, yeryüzüne çıktıktan sonra, sadece dört haftalık ömrü var. Sadece ağustos ayında yaşıyor. ismi de oradan geliyor. Ağustos ayından sonra hayatta kalmıyor. Dolayısıyla, kış ayları için yiyecek biriktirmesinin manası yok.
*
Kıssadan hisse...
96’lılar 97’liler, dünün çocukları, yarın ilk kez oy kullanacak.
*
Değerli gençler...
Bu memleketin başına ne geldiyse “büyüklere masallar”dan geldi.
Lütfen bu durumu değiştirin.
Siz doğduğunuzdan beri “doğruymuş gibi” anlatılan yanlışlara kanmayın.