fenerbahçelilerin hala 6-0 sendromunu üstünden atamadığını gösteren maçtır. hani sendrom diyorum bu sendrom normalde galatasaray'da olması lazımdı ama çok garip şekilde fenerbahçelilerin bir 6 sendromu var. evet bir zamanlar kompleksti bu. ama artık sendroma dönüştü galatasaray'ın son iki senede yaptığı transferler, avrupadaki itibarını yavaş yavaş düzeltme çabaları, içinde umut olması... yazmayim yazmayım dedim daha iki-üç gün önce bazı saftirikler yüzünden 'çaylak' olduğum için; kendime söz verdim ama ne bileyim ben "vaaay 6-0 yendiniz ha? biz de size atmıştık 6 tane hani hehehe" diyen fenerlilerin kendi futbol takımlarının maç başlığı dururken gelipte buraya bunu yazacağını?
neyse değmez diyorum galatasaraylılar sallamayın siz bazı sik kafalıları. biz keita'mıza arda'mıza aydın'ımıza bakalım. tamam rakip çok siktir-i boktandı ama olsun sonuçta yedek kadro ile de olsa farklı yenmek, güzel futbol oynamak insanın hoşuna gidiyor.
bazı insanlarımızın maç izleme- yorum yapma kabiliyetlerinden yoksun olduğunu gösteren maçtır. bu maç ölçü olmayabilir, skora bakılmaması gerekir, tamam buraya kadar, fenerliler, sevinebilirsiniz. ama hücum organizasyonlarına, paslaşma ve yardımlaşmaya bakacaksın böyle maçlarda. bu açıdan çok iyi bir gelecek vaadeden bir maç görüntüsündedir. aydın yılmaz' ın tıpkı arda turan gibi dandik bir avrupa takımı karşısında coşması tesadüf müdür bilinmez ama harika oyununu devam ettirirse ileri uçta çok büyük sıkıntı yaşayacak galatasaray. öyle ya, hangi biri oynayacak. kestirmek güç şimdiden.
nondaaçısından hemen gaza gelmek istemiyorum çünkü kendisi geçen seneki şl ön elemesi olan steau maçında da 2 gol atıp sonra yatışa geçmişti. inşallah bu sene üçüncü köprüyü kurdurtur.
uğur uçar oynadığı zaman hakkını veriyor. sakatlıktan döndü ve artık formayı sabri'den almaya hazır. sonunda kurtuluyor muyuz ne sabri' den? hadi hayırlısı...
barış' ı küstürmemek önemliydi. topal sakat, ayhan, linderoth, m.sarp gibi ön liberolar varlığında orta sahada ayhan linderoth ikilisi ağır basıyor gibi. topal sezon başını gene kaçırdı. bu sebepten barış'ı kazanmak açısından da güzel maçtı.
leo franco kalede güven veriyor, kendisine daha önceki performansından ötürü güvenmememe rağmen.
abdel kader keita nın, fener zenci sever grubuna üye olması en içten dileğimiz. kalitesi var. çok belli
ben takımımdan çok ümitliyim, belli sıkıntıları aştık mı hiçbir takım bizim yanımıza yaklaşamaz. süper kupa finalinde dili dışarda dolaşan brezilyalıları, büyük tantanayla alınan topçuların 18' e giremediklerini gördükten sonra...
galatasaray'ın yine doksan dakika bastığı(hayır skor olarak değil), maç olmuştur..
adamlar nasıl hazırlanmışlarsa hazırlık döneminde?
ayrıca, aydın yılmaz'ın göz doldurduğu, serdar eylik'in taraftarca hemen benimsendiği, arda'nın korner fetişistliğine devam ettiği, yeşil gözlü antrenörümüz neskeens'in elindeki belgelerle yine havalara uçtuğu, nonda'nın bir sezonun hırsını çıkardığı, total futbolun uzun yoluna girildiğinin işaretlerinin alındığı, leo franco'nun adının çok az telaffuz edildiği...
yani galatasaray'ın, deyim yerindeyse "si.erttiği" bir maç olmuştur..
helal aslanlarıma, hep böyle..
atılan gollerden sonra elano nun yüzünün gülerek seyircilerin coşkusunu izlemeye koyulması* da galatasaray taraftarı için ayrı bir sevinç kaynağı olmuştur.
tek maç asla ölçü olamaz. nasıl ki 1-1' lik tobol maçı ölçü değilse bu maç da ölçü değildir. ancak gelecek için umut saçan maç olmuştur. bir kere takım koşuyor geçen seneye kıyasla inanılmaz koşuyor hem de; çok istekli oynuyor ve bunu 90 dakika boyunca devam ettirebiliyor. duran toplar artık harika kullanılıyor. geçen sene tel tel dökülen adamlar bu sene çok daha diriler. örneğin nonda; 3 gol atması önemli değil önemli olan geçen seneki gibi topu geriye oynamaması. alıyor, dönüyor, top saklıyor, adam eksiltiyor pozisyona giriyor.
galatasaray elbetteki bu sene kötü maçlar da oynayacak, maç da kaybedecek belki fark da yiyecek ama şu çok açık ki iyi bir takım olacak galatsaray. iyi takım olmak illa şampiyon olmak değildir. benim kriterlerime göre iyi takım olmak 5 sezon boyunca 2 şampiyonluk alıp 2 defa ligi ikinci, 1 defa da üçüncü bitirmek filandır. yani istikrardır. avrupa da üst turları mesela 5 senenin 3'ünde (çeyrek final, yarı final) zorlamaktır.
söylemeden geçemeyeceğim. son sözüm fenerbahçelilere:
ben avrupa' da fenerbahçeyi de desteklerim deli gibi hem de. uefada final oynasın isterim ama dürüst olayım; uefayı almasını istemem. yani bizim hep bir adım gerimizde kalsın ama çok başarılı olsun isterim. en başta türk takımı olduğu için sonra da ezeli rakibimiz olduğu için. tabii ben bunu istiyorum diye galatasaray' ı desteklemeyen fenerbahçeliye lafım olamaz, tercihtir. ama düşünüyorum da yenmekten büyük bir haz aldığınız -ki biz yensek ben de haz alırım ama bayadır yenemiyoruz *- galatasaray' ı bu kadar aşağılamaya çalışmak saçma değil mi? madem ki o kadar basit bir takımız neden 6-0 ı bu kadar büyütüyorsunuz. madem ki bizi yenmek bu kadar kolay, 10 kişi ile size şeref golü bile atamamamız normal bir olay o zaman konuşmayın. derseniz ki siz nedne uefa kupasını hala konuşuyorsunuz? cevap basit: çünkü normal bir olay değildi uefa kupasını almak. çünkü çok önemli rakipleri yendik. finalde dünya devi arsenal' le başabaş mücadele edip aldık o kupayı. siz de biliyorsunuz ki galatasaray' ı yenmek büyük olay, çünkü galatasaray çok büyük bir takım. mesela honved' e 5 attığınız maçı seneye konuşmayacaksınız belki ama bundan 50 yıl sonra da 6-0'ı konuşacaksınız ve kabul etseniz de etmeseniz de bunu konuşmanıza neden olan tek şey galatasaray' ın büyüklüğü. en az fenerbahçe kadar büyüğüz, büyük olduğumuz için fenerbahçe gibi büyük bir kulübün ezeli rakibiyiz ve fenerliler içinden -bizim içimizden de- kabul etmeyenler olsa da bizler ebedi dostuz.