kesinlikle bi aşk filmi olmayan lakin bir aşığın hikayesini anlatan, soundtrack listesi şuku olan bi film. "ayrıca beklenti ve gerçek" sahnesi filmin-hayatın kısa bi özeti olduğunu da söyleyebilirim.
(#11463853) olayını yaşadığım gece izlediğim filmdir. bir film bir insana bu kadar koyup, içinde anı bırakamaz sanırım. kesinlikle izlenmesi gereken filmdir.
hayatımda izlediğim aşkı en iyi anlatan filmlerden biri.hatta belki en iyisi...
o sahneler, o kurgu, o günlerin sayması,mevsime göre değişen renkler, kostümler, oyuncular, diyaloglar herşey yerinde ve güzeldi. hele Expectations and reality sahnesi var ki kalbi söküp atar!
buyrun ölün:
bir kadının bir erkekle nasıl oynayabileceğini gösteren film. gerçek hayatta da örnekleri mevcuttur. ama her summer'ın bi autumn'u bulunur herhalde. yani umarım.
bir romantik komedinin nasıl güzel olacağını gösteren film.amma velakin şöyle bir gerçek varki bu film istisnadır.
en çok beğendiğim sahnede joseph gordon levitt in otobüste ayakta şarkı dinlerken "bu şarkıdan nefret ediyorum" diye bağırmasıdır. eminim ki bir çok insanın hatırlamadığı sahnedir.belkide bu yüzden seviyorum.
film güzel mi deil mi bişi diyemicem çünkü filmi tom'a azbuçuk benzer bi durumda izledim ve haliyle deli gibi sinir oldum.
bu filmle ilgili tek ekliceğim şu; cemiyette pişiyorum'un fanzinlerinden birinde şöle bişi geçiodu,cuk oturuyo gibi geldi bana.
--- spoylır gibin ---
"seninle bir şeyler paylaşmak istiyorum. ama biliyorum ki sen beni skeceksin. bu değişmez. hain kadınların ve buruk oğlanların kaderidir bu. hain kadın, buruk oğlanı sker. taa ki buruk oğlan, hain oğlan olana kadar... ve o hain oğlanlar, yeni hain kadınlar yaratır. sonra yine s*kerler ve s*kilirler. taksim mitolojisinde buna cemiyette pişmek denir.
bu samimidir ve acı verir. çok şey alır... tekrar acı verir... buruk oğlan ise orda öylece kalır bu böyledir. hazin bir hikayedir...
cemiyetse köledir. kullanılır, kirletilir. bazen de çiğ çiğ yenir. çünkü dikizlenir. pişmek bir eziyettir. yemekse meziyettir. sen beni anlıyorsan kafan iyi demektir."
izlerken summer "ne kaltaksın a.q" desemde, filmin sonu beklediğimden çok daha iyi bitmiştir. marc webb'e de ayar oldum bir spider-man'a sattı romantik komediyi, peh..
izleyenlerin yüzünde ukteli bir gülümseme bırakarak biten film. ukteli gülümseme'nin ne demek olduğunu merak edenlerin izlemesi gereken film. izlenesi film. güzel film...
pek çok kereler "beş yüz deyz ov samır" diye okunduğuna şahit olduğum film. Arkadaşlar lütfen sayıları türkçe okuyup kalanını ingilizce okumayalım. lütfen ama.
romantik komedi zannederek oturup izledigim romantik dram cikan film.
--spoiler--
ikeadaki "sanirim mutfagimizda bi cinli aile var" sahnesi güldürmüstür.
ayrica summer a neden o..pu denildigini anlayamiyorum. en basta söyledi ne istedigini ya da istemedigini.
hayatımda boyunca izlediğim en güzel aşk bilmemnesi, başlı başına bir baş yapıt ve ibret alınıcak çok şey var.
hepimizin kendi hayatından bir şeyler bulabileceği, bulduğu.. hele ki o başlangıç.. bu yaşananların hepsi tamamen kurgudur, herhangi bir hikayeye benzese de kesinlikle tesadüftür. özellikle jenny betman. sürtük..
ve gerçek-beklenti olsun summer-autumn olayları olsun gerçekten harika işlenmişti. uzun lafın kısası ölmeden bir an önce izleyin..
--spoiler-- tom hakkındaki en iyi yorumu summer yapmıştır: genç werther. evet çok uygun bir tabir olmuştur bu, ancak genç werther çok delikanlı bir adamdır; senin gibi orospu değildir summer!
--spoiler--
yesman i izledikten sonra sadece zooey deschanel e ve şarkılarına olan hayranlığımdan dolayı izlediğim fena olmayan ve 500 günü kapsayan film. yazık ki zooey hatunumuz şarkı söylememiş.*