yahu beynini biraz kullanabilen insan bile anlar. sanık: akp karşıtı türk silahlı kuvvetleri. şahit: pkk'lı bir şerefsiz. demezler mi adama be amına koduğumun çocuğu gözündeki asker düşmanlığından o kadar kör olmuşsun ki nereye sallayacağını bilmiyorsun, hadi temel düşünelim, sizin gibi düz düşünelim bir ülkenin vatandaşı onu koruyan askerinden nefret eder mi ? bu insanlar o ülkenin vatan haini sayılmaz mı?
asker olmalarınıda geçtim masum insanları yapmadıkları şeyler ile, sahte kanıtlar ile içeriye tıktılar ve sen hala onlara darbeci deme cürretinde bulunuyorsun,hani kul hakkı ? hani nerede senin çok böbürlendiğin müslümanlığın ? ama gün gelir devran döner o sap bir gün ait olduğu yere, götünüze girer mübarekler.
postalcıların ağlaşmasına neden olandır.
bu kararların çıkacağı, en az kendileri kadar postalcı olan avukatların "oynamıyorum banane ya" diyerek mahkemeyi ve kanunları yok saymasından belliydi.
chp değil mi? aynı kafa işte. kendilerini herkesten üstün sanan tiplerin sonunun geldiğini gösterir.
türkan saylan yaşasaydıda görseydi keşke. "türkiyenin aslı biziz biz ne dersek o olur, kimin ne oy aldığı önemli değil" lafını afiyetle yutardı.
bu davanın akp oyunu olduğunu düşünüyordum; ancak aklıma takılan bir durum var. ceza alanlar neden ceza almayan osman yıldırım'a daha doğrusu osman yıldırım'ın ceza almamasına isyan etti? kendi cezalarına itiraz etmeleri gerekmiyor muydu? masum olduklarına en içten inanmak isteyen birisi olarak bu detay beni şüphelendiriyor.
darbeye darbe demeyenlerin türkiyede de askeri nasıl yaladığının kanıtıdır. adamlar resmen darbeye teşebbüs etmiş, siz hala nasıl bunları destekleyebiliyorsunuz?
tamamen haklı ve haksızlığa uğramış bir sürü insan. önemli insanlar hem de. soruyorum kendime "hiçbirinin suçu yok" diyen onca insanı duyduktan sonra, türkiye'de adalet, vicdan, ahlak, demokrasi sıfıra mı indi? yapabiliyor muyuz, yoldan geçeni tutup fikrini beğenmediysek içeri atabiliyor muyuz? kimse iktidara hesap soramayacak kadar monarşi indi mi topraklarımıza?
-suçu olmayan onlarca insan bugün çok büyük suçlamalarla hayatlarının sonuna kadar hapse mahkum edildi. onurları, hayatları ellerinden alındı. kimse sesini çıkaramadı. çıkardıysa da hiçbir medya, kuruluş duymadı. tüm iktidar adeta salyaları akmış şekilde suçsuz, zavallı insanları insafsızca mahvetti.-
kusura bakmayın, ben buna inanamıyorum.
hükümetin niyetini biliyoruz. susturma var, intikam var. bu inkar edilemez, somut gerçek. antidemokratik zihniyetle aynı düşünceleri paylaşmadıkları güçleri sindiriyorlar. (bkz: doğan holding) gelin görün ki bu anlatılanlar bugün suçlananları, hungarca yargılananları haklı kılmıyor.
dört işlem yapar gibi insan yargılıyoruz. birilerinin haksız, kötü niyetli olması düşmanlarını iyi ve haklı yapmıyor. malesef.
apo ile günlerce mağarada takılan, pozlar veren insanın nihayet ceza aldığını gördüğümüz dava. Veli Küçük, Hurşit tolon, doğu perinçek, yalçın küçük'ın ne bok oldukları malum.
O yüzden 28 şubatı bilmeyen, e-muhtıra dönemini bilmeyenler ötmesin bik bik. Jitem'i ben kurdum diyen Arif Doğan bile 47 yıl ceza aldı. Ama öldürdüklerinin bir mezarı bile yok.
Gelelim diğer yüzüne. Listede pek bilmediğim ceza alan isimler var. Bu davada gerçekten suçsuz olduğu halde bir şekilde ceza alan kişiler vardır muhakkak. Bu ve balyoz davasının
tamamıyla haklı olduğunu da savunamaz kimse. O yüzden "tamamıyla haklıdır veyahut tamamıyla haksızdır" diyemeyeceğiz bu dava için.
Bir diğer mesaja. Diğer ülkelere bir mesaj gittiğini düşünüyorum ben. "Bakın, biz kendi içimizdeki darbeci zihniyetle hesaplaştık, askeri vesayete son verecek kadar güçlü bir ülkeyiz." tarzında mesaj verildi. italya'nın gladio davasına benzer, türkiye'nin en büyük davasıydı sonuçta.
Sonuçta, "gerçekten" suçlu olan cunta zihniyetli askerlerin, ceza aldığı, hükümetin gezi sonrası az da olsa kaybettiği desteği tekrar sağladığı, hem de hükümetin foyalarını çıkaracak
adamların içeri tıkıldığı bir dava oldu.
bu sefer hükümeti yıkamadılar kendileri yıkıldılar. bu sefer başaramama nedenle karşılarında çok büyük halk oyuyla üst üste tek başına iktidara gelen bir hükümet ve recep tayyip erdoğan'ın olmasıdır.
Bundan 2 yıl önce Başbakan bir konuşmasında "Başbakan anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Çanakkalede anma törenlerine gidiyoruz, bu beyefendi ayağa kalkmıyor. Gereği yapıldı, bedelini ödedi. Şimdi gideceği yeri buldu." diyor. bu, erdoğan ın kişisel kararlarını yargının üstünde tutması değil de nedir?
bugün alınan kararlar, bir hukuk devletine yakışır bir şekilde alınmamış, iktidarın belirli bir kesime karşı duyduğu kinin sonucu alınmış kararlardır.
mustafa balbay, cumhuriyet gazetesi yazarı olduğundan, işini yaptığından, düşünebildiğinden ve tabi ki iktidarın muhalif görüşlere tahammülü olmadığından 34 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. nerede düşünce özgürlüğü?
ilker başbuğ yine aynı şekilde bu vatana hizmet ettiği için müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
orduya hizmet etmiş insanları, gazetecileri sırf sizinle aynı görüşte değil ve korkuyorsunuz diye hapse atamazsınız kaldı ki müebbet hiç veremezsiniz. 2002 yılından beri ülke kaç yıl geriye gitti belli değil. yazık.
ilker Başbuğ (Eski Genelkurmay
Başkanı emekli Orgeneral):
Müebbet hapis Şener Eruygur (Eski Jandarma
Komutanı Başkanı emekli
Orgenaral): Müebbet hapis Hurşit Tolon (Eski Birinci Ordu
Komutanı emekli Orgeneral):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Alparslan Arslan (Avukat): iki
kez ağırlaştırılmış müebbet
hapis Muzaffer Tekin (Emekli
Yüzbaşı): iki kez ağırlaştırılmış
müebbet hapis ve 117 yıl hapis Veli Küçük (Emekli
Tuğgeneral): iki kez
ağırlaştırılmış müebbet hapis
ve 99 yıl hapis Doğu Perinçek (işçi Partisi
Genel Başkanı): Ağırlaştırılmış
müebbet hapis Tuncay Özkan (Gazeteci):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis
ve 15 yıl hapis Dursun Çiçek (Emekli Albay):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Hasan Iğsız (Eski 1. Ordu
Komutanı): Müebbet hapis Nusret Taşdeler (Emekli
Orgeneral): Müebbet hapis Mustafa Özbek (Sendikacı):
Müebbet hapis Mehmet Eröz (Emekli
Korgeneral): Müebbet hapis Durmuş Ali Özoğlu:
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Kemal Kerinçsiz (Avukat):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Fikri Karadağ (Emekli Albay):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Sevgi Erenerol (Eski Türk
Ortodoks Patrikhanesi Basın
Sözcüsü): Müebbet hapis ibrahim Şahin (Eski Özel
Harekat Dairesi Başkan Vekili):
30 yıl 2 ay hapis Fuat Selvi (Emekli Albay):
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Hasan Ataman Yıldırım:
Ağırlaştırılmış müebbet hapis Mustafa Dönmez (Emekli
Yarbay): 49 yıl 2 ay hapis Arif Doğan (Emekli Albay): 25
yıl hapis (Toplamda 47 yıl 2 ay) Mehmet Haberal (CHP
Milletvekili): 12 yıl 6 ay hapis Mustafa Balbay (CHP
Milletvekili): 34 yıl 8 ay hapis Sinan Aygün (CHP Milletvekili):
13 yıl 6 ay hapis Fikret Emek (Emekli Binbaşı):
41 yıl 4 ay hapis Oktay Yıldırım (Emekli asker):
33 yıl 10 hapis Serdar Öztürk (Emekli Asker):
25 yıl 6 ay hapis Hikmet Çiçek (Aydınlık
gazetesi yazarı): 21 yıl 9 ay
hapis Mehmet Otuzbiroğlu
(Koramiral): 20 yıl 6 ay hapis Adnan Bulut: 6 yıl 3 ay hapis Alaaddin Sevim: 10 yıl hapis Adil Serdar Saçan (Eski
Emniyet Müdürü): 14 yıl hapis Emekli Tuğamiral Alaattin
Sevim: 10 yıl hapis Fatih Hilmioğlu: 23 yıl hapis Hasan Atilla Uğur (Emekli
Albay): 29 yıl 3 ay hapis Emekli Korgeneral ismail Hakkı
Pekin: 7.5 yıl hapis Ali Yasak: 6 yıl 3 ay hapis Yalçın Küçük (Yazar): 22 yıl 6
ay hapis Mehmet Demirtaş: 22 yıl hapis Levent Göktaş: 23 yıl 9 ay
hapis Noyan Çalıkuşu (Teğmen): 8 yıl
6 ay hapis Hıfzı Çubuklu (Emekli
Tümgeneral): 9 yıl 6 ay hapis Mehmet Perinçek: 6 yıl hapis Adnan Akfırat: 19 yıl hapis Adnan Türkoy: 10 ay hapis Osman Yıldırım: 8 yıl 9 ay hapis Sedat Peker: 10 yıl hapis Semih Tufan Gülaltay: 12 yıl
hapis Levent Temiz (Eski istanbul
Ülkü Ocakları Başkanı): 10 yıl
hapis Turan Özlü: 9 yıl hapis Deniz Yıldırım (Eski Aydınlık
Dergisi Genel Yayın
Yönetmeni): 16 yıl 10 ay hapis Ferit Bernay (Eski 19 Mayıs
Üniversitesi Rektörü) : 10 yıl
hapis Mustafa Abbas Yurturan (Eski
Rektör): 10 yıl hapis Ferda Paksüt: 2 yıl 6 ay hapis Bedirhan Şinal: 18 yıl hapis Kemal Alemdaroğlu (Eski
istanbul Üniversitesi Rektörü):
15 yıl 8 ay hapis Zekeriya Öztürk (Emekli
Astsubay): 19 yıl 6 ay hapis Özlem Usta: 6 yıl 3 ay hapis Muhittin Erdal Şenel (Eski
Genelkurmay Başkanlığı Adli
Müşaviri): 7 yıl 6 ay hapis Hayrettin Ertekin: 12 yıl hapis Sami Hoştan: 10 yıl hapis Tuncer Kılınç (Eski MGK Genel
Sekreteri): 13 yıl 2 ay hapis Ferit ilsever (işçi Partisi Genel
Başkan Yardımcısı): 15 yıl
hapis Mehmet Ali Çelebi (Teğmen):
16 yıl 6 ay hapis Boğaç Kaan Murathan: 17 yıl
hapis Ergut Ersoy: 11 yıl 15 gün hapis Hayrettin Ertekin: 16 yıl hapis Vedat Yenerer (Gazeteci): 7 yıl
6 ay hapis Ünal inanç (Gazeteci): 19 yıl
hapis 1 ay hapis Güler Kömürcü: 7 yıl hapis Nusret Senem (Avukat): 20 yıl
3 ay hapis Emcet Olcayto: 13 yıl 2 ay hapis Fatma Cengiz: 11 yıl hapis Kemal Yavuz (Emekli
Orgeneral): 7 yıl 6 ay Ergun Poyraz: 29 yıl 9 ay hapis Serhan Bolluk (Eski Aydınlık
Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni): 7 yıl 6 ay hapis Prof. Dr. Erol Manisalı: 9 yıl 8 ay
hapis Gürbüz Çapan: 1 yıl 3 ay hapis Doç. Dr. Ümit Sayın (Adli Tıp
Uzmanı): 4 yıl hapis Kemal Gürüz (Eski YÖK
Başkanı): 13 yıl 11 ay hapis
Sıradan vatandaş olan beni rahatsız eden kararlar olmuştur.
Yorumlarıma başlamadan önce şunu belirtmek isterim. Gerçekten suça bulaşan insanların cezalandırılmasına itirazım olmaz. Suçu darbe olur başka bir şey olur o önemli değil. Yargılama hızlı ve adil olması , delillerin kanunlara uygun toplanmış, gerçek ve sağlam olması esas alınmalıdır. itirazlar da bu noktada başlar.
Dava ile ilgili pek çok hukuk ihlali oldu.Örneğin,
- Bitme aşamasına gelen danıştay saldırısı davası, Ergenekon ile birleştirildi.
- ilker Başbuğ genelkurmay başkanı iken başlayan davanın ortalarında ilker Başbuğ davaya dahil edildi.
-Sahte deliller ortaya çıktı,pek çok delil toplama talebi, toplanan delillerin gerçek olup olmadığını araştırma talebi reddedildi.
-Işık Koşaner gibi getirilen kişilerin dinlenme talepleri reddedildi.
-Sanık ve avukatların savunma esnasında söyledikleri sözler için davalar açıldı. Bu durum sıkıyönetim mahkemelerinde dahi olmamıştır.
- Telefon konuşmaları niyet okumalarla insanlar aynı örgüt üyesi olmakla itham edildi.
-Gizli tanık uygulaması tamamen yanlış uygulandı. Gizli tanıkların yorumları ve medyadan duyduklarını beyan ettikleri sözler kullanıldı. Gizli tanıkların bazısı açık tanık olarak da dinlendi.
-Tuncay Özkan CHP'yi ele geçirme suçuyla itham edildi ama kendisi CHP üyesi bile değil.
-Ergenekon'un kasası olmakla itham edilen Kuddisi Okkır öldüğünde ailesi cenazeyi Edirne'den istanbul'a getirmek için belediyeden yardım istedi.
-Mustafa Balbay Cumhuriyet gazetesine bomba attırmakla itham edildi.
-Mütalaa da örgüt bulundu ama hangi dayanakla bulunduğu yazılmadı.
Şu sorulara da cevap bulunamadı
-Susurluk davası ile ilgili yazdıkları sebebiyle arası açık olan ibrahim Şahin ve Tuncay Özkan yanlarına Doğu Perinçek ve Veli Küçük'ü de alıp nasıl örgüt kurdular?
-3 gazeteci 3 emekli asker, 2 eski rektör 30 el bombası ile nasıl darbe yapacaklardı?
-ilker Başbuğ darbe yapacak olsa ordunun başındayken yapmaz mıydı?
Bu dünyada şeriatçı, kemalist, ulusalcı, pornocu farkının olmadığının kanıtı. Güç kimin elindeyse diğerleri! nin tepesine çöküyor. Adalet milattan once de taraflıydı şimdi de taraflı. Değişen bir sey yok milyonlarca yıl sonunda.
(bkz: Evrim bizi teğet geçti)