doğruluğu kanıtlanmış, sabahın bu saatinde moralime sıçmış olaydır. bu acının nasıl bir şey olduğunu, buradaki klavye delikanlılarından çok daha iyi bilirim. 15 ay hakkari yüksekova'da defalarca ölümle burun buruna gelmiş birini, antidepresanlar eşliğinde beklemenin nasıl bir his olduğunu çok iyi bilirim. "alo, bugün de bir arkadaşım can verdi..benim yanımda... öldü... iyiyim ben iyiyim" cümlesinin insanı nasıl tükettiğini, nasıl çaresiz bıraktığını çok iyi bilirim. oradan canlı olarak gelmeyi başarmış bir askerin, hayatının sonuna dek cansız bir ruhla yaşamak zorunda kaldığını emin olun çok iyi bilirim ben. sadece bedenidir yaşayan, ruhu komutanın kısılmış sesi ile bağırdığı o ilk anda çoktan uzanmıştır semaya. yaşama sevincinden arınmış bir ruhla yaşamak zorundadır artık... bilirim diyordum. evet bilirim bu haberleri televizyondan, internetten, gazeteden değil de, bizzat yaşayanından dinlemeyi. iki gün hiç uyumayıp "niye ölsün ki, neden bir şey yapılamasın ki, niye..." diye sayıklamayı da iyi bilirim.
he bildiğim bir şey daha vardır ki, bunu da bizzat içinde bulunan o kişiden dolayı bilirim. oradaki halk değildir suçlu. oradaki halkın hiçbir imkanı yoktur asker canı almak için. o halkı galeyana getirenler ve yardım edenlerdir suçlular. kürt ya da türk değildir suçlu. hiçbir ırka mal edilmemelidir bu vicdansızlık. pkk örgütü, bir piyondur sadece. pkk örgütü vicdansızlığın bir maşasıdır sadece.
bilmesine bilirim de bu acıları, klavye delikanlılarının gözlerini kapattıkları gerçeklerin ardından, bir ırka karşı besledikleri nefreti bilemedim bir türlü. anlayamadım hiçbir zaman. içtenlikle söylüyorum ki vicdanımı kanıtlamak durumunda değilim kimseye. giden her canın ardından canım yanıyor benim de. ancak katillerle masumları aynı kefeye koymayacak kadar, akıl sağlığım yerinde.
kandırılan, maşa olarak kullanılan cahil kürt halkı ne kadar suçluysa, terörün bir ırkın yok edilmesi ile son bulacağını sanan cuhela da o kadar suçludur nazarımda.
o kadar çok şey söyledim ki zamanında, artık acıyı tarif edecek, öfkemi ve çaresizliğimi aksettirecek tanım kalmadı dimağımda. vatandan ziyade, gencecik bedenler sağ olsa ya...
karşı evden bahçemize sızıp gelip taşı atıyorlar.camımızı çerçevemizi kırıyorlar ve kaçıyorlar.bu yüzden her gece kapıya nöbetçi koyuyoruz.evin oğlu bekliyor kapıda.biz ailecek uyuyoruz.bu kez yine belli belirsiz bahçemize sızıp bizim nöbetçinin kafasına taşı atıyorlar.yani bizim oğlanın kafasını gözünü yarıyorlar.peşlerine düşünce de bahçeden çıkıyor evlerine dönüyorlar.ama biz o eve hiç gitmiyoruz.
sürekli o karşı evden çıkıp bize karşı kahpece saldırıyorlar.biz sadece nadiren o karşı eve uğrayıp onlar gibi taş atıp geri dönüyoruz.onu da göstere göstere törenle yapıyoruz.daha gitmeden herkesin haberi oluyor. onlarla bizim tek farkımız bizim attığımız taşlar daha büyük.kaya ebadında.cam çerçeve dışında evin duvarını bile yıktığı oluyor.ama sonuçta bişey değişmiyor.yine evlerini onarıp bir süre sonra tekrar bahçemize sızarak evimizi, kapı önünde nöbet duran çocuğumuzu taşlayıp kaçıyorlar.
halbuki böyle bir durumda ne yapılması gerekir. gidersin o eve bu kahpelikleri yapan kim varsa tepelersin kafasını koparırsın biter gider.oradan o soysuzları def edinceye kadarda ayrılmazsın.biz bunu yapıyor muyuz? cevabı malesef hayır.
emperyalizm suriyeye göz dikti diye onun kirli oyunlarına taşeronluk edip suriyeye nasıl saldırırız diye düşünüyoruz ama kendi davamız olan terör konusunda hiçbir somut adım atmıyoruz.
dolayısıyla bu işin topla tüfekle bir alakası yok.sen düzenli ordusun.biryerde konuşlanmıiş bekliyorsun.o ise seyyar.amacı terör.yani propoganda.her yer onun. dağlar, tepeler,köyler türkiye sınırında k.ırak sınırında hiç farketmiyor.zaten bölgede iki sınır arasında 3 bin metreyi bulan dağlar var.rahat rahat sızıyorlar.insansız hava aracı filan hikaye.bir şemsiye ile rahat rahat sızıyorlar sınırdan.
toplaşıyor 40-50 kişi bir karakol seçip kahpece en kuytu zamanda saldırıyorlar.ne kadar zayiat verirlerse kar gözüyle bakıyorlar.senin askerinse kurbanlık koyun gibi bekliyor.eli kolu bağlı.karakolda bekleyip vuruşacak ve arasırada operasyona çıkıp dağ tepe terörist arayacak.yani sürekli dezavantajlısın.çünkü onun ana merkezine çıktığı yere hiç gitmiyorsun.
söylediklerimin ispatı 1995-2000 yılları arası yürütülen terörle etkin mücadeledir.bir sürü sınır ötesi harekat yapıldı ki aslında yine kandile gidilmedi.sadece k.ırak sınırı içindeki sınırımıza 10 km'ye kadar olan bölgedeki pkk kamplarına kara harekatları düzenlendi.binlerce pkk'lı öldürüldü.bu süreçte şehir yapılanmlarına karşıda etkin bir mücadele sürdürüldü.sonuçta 95'DE mevcudu 10 bini bulan pkk önce 97'ye doğru 5 binlere ve 2000 yılına doğruda 1000 - 1500 civarına düştü.çünkü artık ne eskisi gibi sürekli dağa insan çıkarabiliyordu ne de dağda k.ıraktaki kamplarında tutunabiliyordu.zaten kan uykusu belgeseli yeterli kanıt niteliğindedir.
sonuç itibariyle 2002 yılına gelindiğinde o pkk kamplarında türk askeri vardı.30 bin türk askeri konuşlanmıştı sarp dağların bittiği noktalarda kuzey ırakta ağır silahlarla.pkk sadece 1000 kadar mevcuduyla kandilde tek bir terör eylemi yapamaz şekilde bekliyordu.kandilden burnunu bile çıkaramıyordu. ki 2000-2001 ve 2002 yıllarına baktığımızda nerdeyse hiçbir terör eylemi görmeyiz.verilen şehitlerin sayısıda 6'dır 7'dir.onlarda rutin arazi taramalarında geçmişte döşenmiş mayınlar yüzündendir.
ne zamanki abd ırak'a girdi.kuzey ıraktaki peşmerge unsurları özgürleşti.sonra pkk'nın hamiliğine soyundular.abd ıraka girmeden önce türkiyeden o 30 bin askeri çekmesini istemiş akp iktidarı aynen kabul etmişti.dolayısıyla artık pkk kuzey ırakta rahatlamıştı.akp iktidarının göz yummasıyla şehirlerde yeniden pkk unsurları rahat hareket etmeye başladı.böylece yeniden pkk'ya militan tedariki kolaylaştı.yavaş yavaş palazlanan mevcudu yeniden 4-5 binlere yükselen pkk 2004'ten itibaren yeniden terör eylemlerine başladı ve o günden bu yana artarak bu eylemler sürdü.
dolayısıyla terör 2000 yılına gelindiğinde bitirilmişti.en azından terör eylemi yapamaz duruma getirilmişti.bataklık kurutulmadı.doğu ve güneydoğunun yoksulluğu işsizliği sefaleti giderilmedi.oradaki feodalite yıkılmadı.terör yandaşı unsurlar tamamen yok edilmedi.avrupadaki lojistik ağı çökertilmedi.kandile gidilmedi.ama sadece etkin askeri yöntemler bile terörü pasifize etmeye yetti.ancak işte 2003 yılından itibaren yapılan yanlışlar ki sadece iktidar değil genelkurmayında bu yanlışlara göz yumması terörün bu noktaya yeniden tırmanmasını sağladı.
elbetteki sadece terörün çıktığı beslendiği yere gitmek yani kandile türk bayrağını dikmek yetmiyor.yukarıda belirttiğim üzere bataklığı kurutacaksın.feodaliteyi yıkacaksın o bölgede.avrupadaki lojistik ağını çökerteceksin. k.ıraktaki peşmergeleri yok edeceksin.ne barzani bırakacaksın ne talabani ve tabi doğu ve g.doğuya iş götüreceksin eğitim götürecesin.bak o zaman bir daha terör peydah edilebiliyormu.ama işte bunları yapmak için amerikan boyunduruğundan çıkmak lazım.türk milleti din bezirganı amerikan işbirlikçilerine kanıp aldanmaya devam ettiği sürece bu sıkıntıları hep yaşar ve işin kötüsü ülkenin bölünmez bütünlüğü her geçen gün daha da tehlikeye düşer.
kimilerinin hiç utanmadan insan içine çıkabilmeyi içlerine sindirebilecekleri olay.
memleketimin melül melül bakan, çok güzel otlayan koyunları daha çok süt versin diye bir yıl önce, 2011'de üretilmiş olan bir gazeli okumak/yazmak isterim;
bıçak kemiğe dayanmıştır.
bunun faturası ağır olacaktır.
bu mübarek ramazan gecesinde,
ramazan'a hürmeten biz şu anda sabrediyoruz ama...
ramazanın bitiminden sonra bilesiniz ki çok daha farklı olacak.
ampirizmin (deneyciliğin) öncülerinden john locke'a göre insan zihni doğuştan boş bir levha (tabula rasa) gibidir, zaman içinde deney ve gözlem ile dolar.
biz türklerin zihni de doğuştan boş bir levha gibidir, zamanla dolar tüm normal insanlar gibi. normal insanlardan farkımız 3 güne bir zihinde herhangi bir yedekleme yapmaya gerek duymadan zihne format atmamızdır. zihni 3 güne bir boşaltırız.
twitterda falan kınanmış.
bazıları fenolara çatmış neden kınamıyorsunuz diye.
doğru bi tek siz vatanseversiniz amk. demet akalın twitterını bir günlüğüne kapatmış mutlu olmadım değil. cumhurbaşkanı komutan olmasına karşın sadece iki politik cümle yazmış.
bazıları isyanda
bazıları yazmıyor.
ki bence en çok yazmayanlar üzülüyor.
sonra yine akp ye geçiriyorlar beceriksiz falan diyorlar.
ben mi napıyorum.
sadece okuyorum.
çünkü terorü hissedemeyeceğim kadar uzaktayım.
sadece twitterda okuduğumla yetinebiliyorum.
ne olmuş ne bitmiş ordan haberim oluyor.
izmirde yürüyüş olursa gidebiliyorsun bazen.
sonrası yine aynı kısır döngü.
bazı çocuklar şehit olurken bazıları sadece izliyor.
sonra twitterda kınanıp gece 12 yi bulunca eski sevgililere geçiriliyor.
Hakkari'de 8 şehit haberi. bizi yönetenler şöyle diyecek:
acımız büyük... artık tahammülümüz kalmadı... gereken yapılacak ...bıçak kemiğe dayandı ...sözün bittiği yerdeyiz ...büyük bir pkklı grup çembere alındı ...sonra cenaze törenleri ...sonra belki dağ, taş bombalanır ...sonra herşey unutulur... suriye, esad, arakan, damacana su, metro açılışı... gündem kaldığı yerden devam eder. olan ölenlere ve ailelerine olur.