insanı gururlandıran maçtır bu. fenerbahçeli galatasaraylı beşiktaşlı şu takımlı bu takımlı demeden 'işte bu ya' diye bağırtan maçtır. sabahın köründe kalkıp gazeteleri almak için koşturan sürmanşette fenerbahçe'nin galibiyetiyle ilgili haberi görünce surata kocaman bir gülümsemenin yayaılmasına neden olan, fenerbahçe hakkında yazılmış yazıları görünce helal olsun size be dedirten maçtır. helal olsun size. bir galatasaraylı olarak binlerce defa teşekkür ederim bu ülkeye bizden sonra bu gururu yaşattığınız için aslan parçaları. *
fenerbahçenin sevilladan daha fazla hakederek turu geçmiştir. gerçi maçın başında selçuk ve volkan elenmek için elinden geleni yaptıysalar da sonra sanırım volkan bi düşündü ben ne yapıyorum diye de düzeldi. selçuk'un ise düşünme kapasitesi olduğunu düşünmediğimden dolayı ondan bahsetmiyorum bile. deivid 2 golün yanında gerçekten iyi oynadı. uğur boral tek kelimeyle mükemmeldi, tabiri caizse alvesi taşşak oğlanına çevirdi, kezman yine çok top kaybetti ve etkisizdi, gökhan özellikle ilkyarıda kanadını çok boş bıraktı capel in sevdiği boş alanlardı ama kendisi çimlerin yumuşakığına aldanıp durmadan yerde yattı, lugano defansı toparlayan oyuncuydu. marco muhteşem mücadele etti. sevilla ya gelince bu sene gerçekten kötüler, doğru düzgün atak organizasyonları dahi gerçekleştiremediler fenerbahçe daha fazla pozisyona girdi.
ulan biri bana fenerbahçeyi bı kadar destekleyeceksin deseler siktir git lan derdim, ama fenerbahçenin her gölünde havalara fırladım şerefsizim. şampiyonlar liginde galatasaraydan sonra ikinci kez çeyrek finale yükselen bir türk takımı oluş sevindirici.
çeyrek finalde schalke-porto maçının alibi gelirse neden yarı final olmasın dedirtmiyor değil insana.
Diğer rakip tarafların forumlarında ilk 15 dakikada coştuğu ancak penaltılardan sonra esamesinin okunmadığı maç olmuştur. Madem silecektiniz el şeyiyle gerdeğe girmeye devam. Sırada barca ve Manu var. Bekliyoruz herkesi.
beşiktaşlı biri olarak fenerbahçe'nin hakkını fazlasıyla vermem gereken maç. deplasmanda binlerce ateşli taraftar önünde ve bazı çirkef sevillalı oyuncularla mücadele ediyorsun. üstelik ilk 10 dakikada 2-0 geriye düşüyorusn ve buna rağmen turu geçmeyi başarıyorsun.
yiğidi öldür hakkını yeme. fenerbahçe gerçekten çok büyük bir iş başardı. tüm futbolcuları ve fenerbahçe taraftarını tebrik ediyor, ülkemizi başarıyla temsil ettikleri için de ayrıca teşekkür ediyorum.
fenerbahcemin catir catir kendi futbolunu oynayip, rakibine de oynatmayarak tur atladigi mactir. artik kendi futbol tarzimiz icinde her mac farkli birinin hiper mega kisisel hatalarinin ardindan takimin gaza gelmesi de sayilabilir.
asılmaya giden mahkumun son anda mucize eseri suçsuz bulunması gibi volkanın da aynı durumu yaşadığı maç. ilk dakikalarda yediği aptalca iki gole rağmen direnen bir fenerbahçe varsa volkan yatıp kalksın arkadaşlarının testislerini öpsün. genel olarak ortada diye tabir ettiğimiz bir maç şeklinde giden müsabakada, hayatım boyunca ilk defa ayakta dikilerek soluksuz izlediğimi bir ben bilirim. ama asıl en çok dikkatimi çeken ziconun ziklemez tavrı, sevilla teknik direktörünün kafayı yemiş şaşkın halleriydi. penaltı atışlarında volkanın surat ifadesi, her şeyi yaktım arkadaş ya hep ya hiç durumu akabinde gelen mucize başarı, yılın olayı. fenerbahçe ve türk futbolunda yeni bir dönüm noktasıdır bu maç.
bir galatasaraylı olarak söylüyorum. en son fenerbahçe galatasaray maçında fenerbahçeye kıçımla hakaret etmeme rağmen galatasarayın uefa kupasını aldığından beri en çok heycanlandığım maç olmuştur...
(bkz: helal olsun takımıma)
4 mart gecesi, göğsünde ayyıldız taşıyan sarı lacivertli çocukların, en büyük kazanımları aslında çeyrek finale ulaşmak değildi. Daha önceleri Moskova'da emarelerini gözlemlediğimiz bir duygunun başkaldırısı yaşandı o gece. Bir tür sportif itaatsizlikti bütün yaşananlar. Bütün normal şartlarda gerçekleşmesi beklenenlere karşı gerçekleştirilen anormal bir ihtilâl vardı Endülüs'ün kalbinde...
Bu gece için yapılacak teknik yorumlamalar, tenkitler o kadar anlamsız ki.
Çok sayıda unsur vardı mücadele edilmesi gereken. iyi niyetli olduğunu iddia etmenin güç olduğu, baskı altında kalmaya dünden razı bir hakem, sportif ahlâkla bağdaşmayacak şekilde oyunu çirkinleştirmeye çalışan aşırı profesyonel bir rakip, o gece makus talihimizin fecaat habercisi olan bireysel hatalar, nerede bağırması gerektiğini, nerede tepki göstermesi gerektiğini, nerede ıslıklaması gerektiğini çok iyi bilen seçkin bir seyirci topluluğu ve bizi istemediği her halinden belli olan bir futbol topu.
Bu olumsuzlukların hepsi, Uğur Boral ve Deivid'in başını çektiği sistematik futbol isyanı ile bertaraf edilmiştir.
ilk 15 dakikada 3 sarı kart göstererek temsilcimizin kora kor mücadele etme yetisini elinden almaya çalışan isviçreli düdük, niyetini belli ettikten sonra hem kontrollü hem de üst düzey bir fiziksel mücadele sergileyen oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Sürekli kendilerini yere atan ve rakibi eksik bırakmaya çalışan neredeyse çimlere yapışık oynamış hemzemin rakip, asla geri çekilmeyen, sürekli saldırmayı düşünen yeri geldiğinde akıllıca faullerle, yeri geldiğinde insan üstü deparlarla rakibini yıldıran cesur oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Yakamızı bir türlü bırakmayan ve bireysel hatalardan kaynaklanan kötü şansımız, şans faktörünü futbolun çöplüğüne atıp, dişe diş mücadeleyi tercih eden, gerçekten istedikleri takdirde neler yapabileceklerine vakıf, gerçekçi oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Tribünlerdeki organize destek korosu, geriye düştükleri anlarda bile, her an skoru değiştirebileceklerini ispanyol futbol seyircilerine hissettiren, inatçı oyuncularımız ve 2500 yürekten inanmış taraftarımız tarafından mağlup edilmiştir.
Bizim kalemize girmek için rüzgârdan alınabilecek azami yardımı alan, rakip kaleye girmemek içinse adeta yırtınan, neredeyse kendini patlatacak olan futbol topu, hırslı oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Dün akşam bir bilinç eşiği aşıldı, bir psikoloji yok edildi. Rakibin ölçeği, gücü her ne olursa olsun, mağlubiyet duygusu ile savaşmaya kararlı insanların neleri başarabileceğini bütün Avrupa'ya gösterdi ayyıldızlı ve sarı lacivertli oyuncularımız. Hepsine alkış olsun.
Bundan sonra hedef küçültmek yok.
Saf dışı bırakılan takım Uluslararası Futbol Tarihi ve istatistikleri Federasyonu'nun puanlamasında 1 numaralı koltukta oturuyorken hedef küçültmek hiç anlamlı değil. Karşımıza bundan sonra çıkacak ekip, Sevilla'dan tehlikeli ve baskılı olmayacak, sadece biraz daha tecrübeli olabilir. Tecrübe unsuru da yukarıda yenildiğini ilân ettiğimiz onca güçlükten sonra yenilemeyecek bir ölçüt değil.
Yönetimiyle, teknik heyeti ve kadrosuyla futbolun sahada kazanıldığını, kendilerini küçümseyen mağrur ispanyollar'a acı bir dersle öğreten sarı kanaryalardan bu gelinen nokta ile yetinmelerini beklemek ve sarı lacivertli ekibi bu şekilde motive etmek, inanç rüzgârını bu kadar arkamıza almışken dün gece formalarını sırılsıklam ıslatan çocuklara yapılabilecek en büyük kötülüktür.
bir galatasaray li olarak fenerbahce nin nasil olsa elenecegini düsündügümden, 3-1 den sonra sevilla nin fark yapip bize futbol ziyafeti vermesini bekledigim, bir nevi sevilla yi tuttugum mac. ama bu macla ögrendik ki, futbol sahada oynaniyormus ve top gercekten yuvarlakmis, fenerbahce de mucizelere kücükte olsa imza atabilirmis. tebrikler fenerbahce.
Volkan Demireli maç başında bi araba dayak yiyip sonunda maçı kazanan Rocky' e benzettiğimiz maçtır. Maç sonunda adrian, adrian, adrian diye bağırmamıştır ama olsundur.
sahibi dahil tüm çalışanlarının galatasaraylı olduğu bir barda sevilla gol attığında sevinen adamlara karşı izlemenin ve turu geçmenin iki kat zevk verdiği karşılaşma.
4. dakika da attığı gol sonrası annesinin memelerini tarif eden alves'in o memeleri maç sonunda kendisinin müsait bir yerlerine girmiştir.
eğer isterse memleketimin güzide pompalarından birini o memeleri çıkartmak için kendisine göndeririz.
maç süresince itina ile kezman'a küfür ettiğim ve penaltılara yaklaşılırken alex'i neden oyundan aldın be kardeşim diye kendi kendime sorup durduğum, volkanın yediği iki hatalı golden sonra kendisini iyi bir şekilde affettirdiğini düşündüğüm ve kezman'ın penaltı noktasına gelirken bu salak kesin dışarı atar diye yusuf yusuf ettiğim maç olmuştur. hayatımda ilk kez bu kadar heyecen yapmışımdır,sevinmişimdir.
hemen bitiminde ilker yasin'in, ordan oraya amaçsızca koşup sevinen volkan'a 'hadi volkan' dediği maç. neden dedi hala düşünüyorum, maç bitti zaten. 'hadi volkan çok güzel seviniyosun biraz daha iyi sevin' mi demek istedi acaba?