sen tut! 3333'e git. sonra da taş devri insanı muamelesi gör! olacak iş değil!
düşünsene bir kez, çevrende sana yaratıkmış gibi bakan yüzlerce göz, steril bir fanusun içindeki deney hayvanı gibisin. işaret parmaklarıyla fanusa tıklıyorlar, 'bakalım ne yapacaksın' diye. sanki içerdeki insan değil de bok böceği amk. sense, korkudan sentetik elyaftan yapılma yumuşak örtünün altına saklanıyorsun; bir devekuşu misali kıçın açıkta kalarak.
- bilmem kaçıncı göbekten torununa karşı karizman iki paralık!
insan, madem ışınlanmayı göze alıp o makinenin içine adımını atıyor, hiç olmazsa kendinden eski uygarlıklara gidecek ki bir itibarı olsun! değil mi ama...
bunu dediysek, egosunu tatmin için eteğindeki bütün taşları bir çırpıda döksün de demedik! yerince, zamanınca, gerektiğince ve gerektiği kadar konuşacak. ne bir eksik, ne bir fazla. yoksa, mazallah! şeytan diye recm etmeleri ya da odun alevinde közleme yapmaları işten bile değil!
kolay değil, durumun idaresi zor elbet! ama bir de başardın mıydı, değme keyfine!..
- düşünsene bir kez! tekerleği icat edeceksin.
bunu yapmadan önce eline kök boyaları alıp ortalık ve yüksekçe bir yerdeki mağaraya giriyorsun, 'toprak altında kalmasın, sonraki medeniyetler kolaylıkla bulsun' diye. deve dilaver'in kıllı götünü duvara cepheden resmettikten sonra avanak avni'yi, ona bakar ve feyz alıp yanyana halkalar çizerken gösteriyorsun. ertesi sabah ahaliyi toplayıp mağaraya götürüyor ve elde davul tamtamlar çalarak icadını tanıtıyorsun;
- düm-tek-a-düm-tek tek tek tek! tekeeer-tekeeer-tekerlek!
