3000 ytlyi bulsam hayatımın kalanını nasıl sürdüreceğimi düşünerek aaynı hayatı yaşamaya devam ederdim çünkü 3000 ytl günümüz koşullarında hayatı devam ettirmek adına biraz az bi mevla.
3000 ytl ile geçinirse ölür hastalığına yakalanmış insan beyanatı.
haklıdır; canı sıkıldığından akşam 5 çayı için first class'da paris'e uçmaya yetmez bu para, sırf değişiklik olsun diye çıkıp kendini bir rolex saatle ödüllendirmeye, her akşam cipinde en ciks arkadaşlarıyla, şehrin en pahalı mekanlarını dolaşıp dağıtmaya da yetmez, ya da kapris yaptığında cip'iyle hız yapabilmek için her iki güne bir fulleyeceği benzin deposuna, tüp taktırsa belki olur ama.
ay bak böyle düşününce benim bile gözlerim yaşardı, gerçekten çok acı bir durum.
allahtan sabır diliyorum kendisine, metin olsun.
300 ytl falan verildi de başlık mı 3000 ytl olarak yanlış açıldı diye insanı düşüncelere gark eden vecize olmuştur.
her şey bir yana terbiyesizlikten başka bir şey değildir bu söylem. açlık sınırının pek fazla olduğu güzel ve yalnız ülkemizde insanlar karnını doyurmak için öğünleri atlarken hatta ve hatta kimi günler aç kalırken bu yaşam koşullarından bihaber bayan kişisinin bu söylemi gülünç olmaktan başka bi şey göstermiyor.
ayol benim giydiğim bi kıyafet o kadar ne yapazağum gibi kelamlar falan da edebilitesi olabilir. vay serhat ya neler dönmüş burda der kendi hayatında her ay 3000 ytl ile mutluluklar dileriz.
ece erken'in, milyonlarca açlık sınırında yaşayan insana inat eder gibi, şuursuzca sarfettiği söz. tamam, herkesin kendine göre bir yaşam standardı var, kimi için bu para çok büyük bir parayken kimininse dişinin kovuğuna yetmez; ancak göz önünde olan bir kişi, bunu gerizekalı gibi, son derece iğrenç bir şımarıklıkla sarfederse kusura bakmasın her türlü lafı hak eder. ya ülkesindeki gerçekleri bilmiyor, amip misali yaşıyor; ya da gerçekten insanlık adına umutsuz bir vaka olarak düşüncesizlik, şımarıklık - belki de daha ağırı- hususunda tarihe geçme potansiyeline sahip.
28 yaşındayım, 7 yaşında hem okula hemde okumaya başladım. Efendime söyliyeyim; 26 yaşına kadar okudum. hem lisans, hem master akabinde 2 dil. birinin yaklaşık 15 sene eğitimini aldım. Mesleğim müfettiş yardımcılığı. Bilen bilir, zor meslektir, hiyerarşi, hesap kitap ve onca risk. Sürekli denetim ve seyahat ve böyle sayılası şeyler. Bende çok kazanırım ama kısmetse beğenilmeyen 3.000 ytl'nin 3'de birinin çok az üstüne kısmetse ocakta çıkacağım. Bir nevi uzun vadeli finansman projeksiyonu yapıyorum. Ben bu parayla istanbul gibi bir şehirde geçiniyorum (Harfler yer değiştirebilirdi ama izin vermek istemedim) ama 3.000 ytl ile bu insanlar nasıl ben yapamıyorum diyor anlamıyorum. Şimdi aklıma şöyle bir paradoks geldi; Ben boşuna mı okudum, yoksa boşuna mı okuttular yada nihai olarak hayat çok mu boş yoksa ben mi dolu tarafından bakamıyorum?
buram buram görgüsüzlük kokan bir isyan. 'tuncer beni kıro buldu' bulur tabii, ben de buluyorum.
tamam, işinin gereği güzel olmak. güzel olmak için de kuaföre milyarlarca para bayılman, gözüne abuk kremler sürmen gerek, ama bu lafı bu ülkede böyle dillendirirsen ben sana kıro derim, so does tuncay.
zaten boşanmış, bu tuncay da buna evliyken çalışmayı yasaklamış. e boşandıktan sonra git saçma evlilik programları sun, aptal sevgi gösterileri ile 50 yaş artı teyzeleri güldür, para verip alkışlat kendini. ama bu lafı söyleme.
hayat sürdürmenin ne demek olduğunu bilmiyor. gerçi adamın biri demiş bana lükslerimi verin, temel gereksinimlerim olmadan da yaşayabilirim. ama sen bu adam değilsin. sen sunucusun. sen bu cümlenin var olduğunu bile bilmiyorsun belki..
bizim sürdürdüğümüz ne peki? her allahın günü ucuz makarnaları haşlayıp haşlayıp yiyen biz, zombi miyiz? yaşamak için kuaförlere milyarlarca para bayılmamız mı gerekiyor?
iğrençsin ece erken. sevimli sunucuymuş, yesinler saçını. britney kazıttı bak, sen de kazıt. reyting sana canım feda.
insan nereden geldiğini bilecek denilesi, sonradan görme insan vecizesi. hanımkızımız alışık tabi arabasının 15 günlük benzini 3000 ytl. ee kuaförü, kıyafeti, yemesi içmesi, reinada eğlenmesi, evinin aksesuarı, kışlık ve yazlık tatili, bodrumdaki evinin geçimi, istanbuldaki evinin geçimi, seyahatleri... kolay mı ev geçindirmek. evinin ve arabanın birini sat, parasını bankaya koy onu da kırık vadeye dönüştür. herifinden de 3000 ytl geliyomuş. işte sorunun cevabı. anlayana.
madem sormuş ben tavsiye vereyim. 6 ay bir asgari ücretli gibi yaşar diğer 6 ay da 5500 ytl ise işte kıt kanaat geçinmeye çalışırsın ece'cim. ama ileride yükselirsin tabi. daha yenisin.
bu lafı söyleyen insanların ne kadar düşünse de cevap bulamayacağı sorudur. israf etmezlerse 3000 ytl ile 2 ay çok rahat geçinilir. tabi bir kuaföre 500 ytl vermemek şartıyla... allah akıl fikir versin...
Şimdi haberin verildiği gazeteye şöyle bir baktım. Haberi okudum gözüm bir yoruma kaydı. işte o yorum, ece erken'leri başımıza çıkaran zihniyetti. Evet evet onlardı ece erken'i ece erken yapalanlar.
yorum;
kesinlikle ece ablam seni o adama yakıştırmıyorum ece ablam sana yazık o adamı boşa gitsin sen daha iyilerine layıksın cnm seni çok seviyoruz ve seveceğiz ben d.bakırlıyım ve d.bakır adına sana gönderiyorum
zamanında fulyada polat residence'dan aldığı bir dairenin medyaya tanıtımını yaparken; "bu bina 9 şiddetinde depreme dayanıklı. yani bütün istanbul yıkılsa ben burdan pencereden izleyeceğim." şeklinde malllığının ayyuka çıktığı bir gafı yapabilen bir şahsiyetten böyle bir laf daha duymak artık şaşırtmıyor tabi. ancak hiç bir bayana daha önce bu kadar kafa atma meyillisi olmamıştım. allah akıl fikir versin kendisine. kirpilerin üstüne oturasıca...