okumakla, tecrübe ile ya da yetenekle bir yere gelinemediği,
baba olmanın ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu,
evlilik yürütmenin başlı başına bir zanaat olduğunu,
ev geçindirmenin zorluğunu,
arkadaşlıkların geçiçi, çıkar ilişkisinin baki olduğunu,
kredi kartlarını, borçlu yaşamayı ve her daim huzursuz yaşamaya tahammül edebilmeyi
işinin ne kadar önemli olduğu, hafta sonu tatil olan bir işte çalışmanın önemi ve 2-3 günlük boş zamanın inanılmaz değerli olması.
18-20 li yaşlarda aşk, sevgi daha yoğun olarak yaşanırken ilerleyen yaşlarda insanlar karşı cinsin maddiyatına daha çok odaklanıyor, hatta ilişkinin başlamasına bitmesine sebep olan bir numaralı olay oluyor, iyiyse sıkıntı yok herkesin beraber olmak istediği insansındır, kötüyse dostların bile görüşmek istemez.
insanların seni sırtında vurmasının artık normal olması her an, herkesten bekleyebilirsin, o yapmaz dediğin insan bile günü gelir sırtını delik deşik eder.
önce para kazanmak için sağlığınızı harcıyorsunuz. Sonra sağlığınızı geri kazanmak için yine para harcıyorsunuz. bir de gelecek için o kadar endişe edip anı yaşıyamıyorsunuz; sonuç olarak, ne şimdi de yaşıyor ne gelecekte; hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor ve aslında hiç yaşamadan ölüyorsunuz. zamanınızın kıymetini biliniz...
Hayatın tozpembe olmadığı.
Aşkın bir boka yaramadığı.
Herkesten önce kendin için çabalaman gerektiği.
Duyguları köşeye atıp mantıkla davranman gerektiği.
Geleceğin için birşeyler yapman için az zamanın kaldığı.
Ulu tengri' ye, evrene, tabiata, tanrı'ya artık neye inanıyorsanız, zaman zaman gidişatı o belirler, sen sadece teslim olmak zorunda kalırsın.
Benle cebelleşme, aklını alırım der.
yani kaba tabirle afedersin, , ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla.
- Çok seversen, çabuk terk ediliyormuşsun.
- Dost kazığı insanın canını daha çok acıtıyormuş.
- Dürüstlük ile patavatsızlık arasında ince bir çizgi varmış.
- Terfi etmek için birilerinin seni görmesini beklememek lazımmış.
- Zamanında daha çok para biriktirmek gerekiyormuş.
- Güleryüz ve nezaket pek çok kapıyı açabiliyormuş.
- Herkesi mutlu edebilmek imkansızmış.
- Fazla yardımsever olmak hataymış.