halk için yiğitçe savaştıktan sonra yine o halk tarafından jandarmaya ispiyonlanan gençlerin katlediliş tarihidir. o tarihte öldürülen gençler türkiye'nin aydınlık nesilleriydi. onları katlettiler apo'yu besliyorlar al sana iğrenç komünist demogojisi al sana asmayalımda besleyelim mici zihniyet.*
eli silahlı birileri devlete baş kaldırmış adam kaçırmış ve devletin güçleriyle çatışırken ölmüş. ideolojik demagojiden sıyrılınca aslında olay bu kadar basitleşiyor.
belki kasten ölü ele geçirilmişlerdir belki de çatışmanın gereği olarak teslim olmayıp karşılık verince vurulmuşlardır. bu kısmı konunun adli boyutudur ama düpedüz bir eşkıyalık olan silah zoruyla adam kaçırıp ardından devletin kolluk güçleriyle çatışma hadisesini bu kadar yüceltebilmek de ancak hayalci-devrimci fantezilerinde olabilir.
türkiuye'de sol bu eşkıya özentisi kafalar sayesinde adam olamıyor, sol diye de derin devletin statüko koruyucu siasi organları pazarlanıyor. siz devam edin eşkıyalardan kahraman yapmaya. sosyalizm zaten böyle gelecek bu ülkeye değil mi fantezisever gençlik?
ilkin açılan ateşte 7 thkp-c üyesi(mahir çayan,ertan saruhan,ahmet atasoy,nihat yılmaz,sabahattin kurt,sinan kazım özüdoğru,hüdai arıkan)hayatlarını kaybetmişlerdi.ateş kesilince içeri giren askerler yerde yaralı bir şekilde yatan thko üyeleri cihan alptekin ve ömer ayna ile thkp-c üyesi saffet alp'i kurşuna dizdiler.çatışma sırasında samanlıkta patlayan bombalardan dolayı samanların içine yığılan ertuğrul kürkçü fark edilmeyince ağır yaralı olarak kurtulmuştur.kuşatmada yer alan kolluk güçleri mahir çayan ve yoldaşlarından kat kat fazlaydı ve istenseydi bu kadar insan öldürülmeden ele geçirilebilirlerdi.fakat kolluk güçlerinin istedikleri kan dökmekti ve kana susayan bu caniler mahir çayan ve 9 yoldaşını öldürmüşlerdi.
vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
Alnı yukarda
Kırmızı boyun atkısı
Rüzgarda yürüyor Yürüyor
Adım adım Yürüyor
Ağır ağır yürüyor
Rüzgar deniz gibi köpürüyor
Esiyor deniz rüzgar gibi
Akıyor iki yandan
Işıklar düşen yıldızlar gibi
Sesler geliyor derinden
Kalbin uzak sahillerinden
Nereye gidiyorsun yavrum benim, nereye?
Dön sevgilim
Dön kardeşim
Dön evimin erkeği, dön geriye
Yürüyor o
Islıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak Yürüyor
Gövdesi bir gemi gibi yükselerek, alçalarak yürüyor
Adım adım Yürüyor
Ağır ağır yürüyor
Kim bilir
Belki bir daha sokamayacak parmaklarını
Dizi dibinde dikiş diken kardeşinin sarı saçlarına
Ve, belki bir daha altında yatıp
Güneşe giden yeşil bir yola bakar gibi
Bakamayacak gürgen ağaçlarına
Yürüyor o
Yürüyor açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları
Ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları
kıllı göğsü bir kalkan gibi kabarık
işitmiyor artık
Hep aynı tahta masanın başında akşamlayan
Hasta topal dostların
Kalbe karanfil ruhu gibi damlayan sözlerini
Çıplak iki bıçak gibi çekmiş Yüzünde gözlerini
Yürüyor düşmana doğru Yürüyor adım adım
Yürüyor ağır ağır yürüyor
Yürüyoruz yolumuzda önderlerimiz ULAŞ'larımız, MAHiR'lerimiz, CEVAHiR'lerimiz.
sizler
Özgürlüğün doyumsuz tohumları gibi
Düştünüz toprağa,
Bire bin verdi başaklarınız
Kaldırın yattığınız yerden başınızı
Kaldırın, bakın,
Bıraktığınız yerden yürüyor yoldaşlarınız
Sen dalga dalga
Sen köpük köpük
Sen azgın Karadeniz gibi korkusuz DENiZ'im
Kara yağızım, delikanlım
Sen yeleleri alevden ARSLAN'ım
Faşizmin kurşunlarını
Çürümüş dişi söker gibi
Midesinden söken yiğidim
Sen HÜSEYiN'im, Sivaslım
inanmış kavga neferim benim
Sen militanım
Yavruma ismini verdiğim ULAŞ'ım
Simgesi kurtuluşumun arslan gardaşım
Hiç yılmadın oligarşinin zindanlarında
Kalbin dışarda attı durmadan biliyorum
Ve çıkınca oradan dışarı kaptın mavzerini,
Düşene kadar, hiç bırakmadan
Sen
Kavganın, kavgamızın en şanlı bayrağı
Onur simgemiz CEVAHiR'imiz
iki dostun vardı hayatta Halkın ve mavzerin
Kurtarmak için halkını
Bu kula kul yaşamdan Getirmek için kızıl aydınlığı
Bir dakika bile terketmedin onları
Ne mavzerini ne halklarını
Sen kalbimizin ölümsüz CEVAHiR'i
Sizler, çorak Nurhakların
Yaprak dökmeyen selvileri
Makinelilerin namlularına
Göğüslerini açarak yürüyen neferlerimiz SiNAN'ımız, KADiR'imiz, ALPARSLAN'ımız
Ne güzeldir dağların doruklarında
Halkımızın yanında,
Onların yaşadığı yerde ölmek
Koçlarım, kalbimden kokusu çıkmayan gülüm
Bize de gelsin korkmadan, çekinmeden
Eğer bu kadar şerefli gelecekse ölüm
Siz ON'larımız
Kızılderenin kan çiçekleri
Beyaz bir tek gül açmadı Niksar'da düştüğünüzden beri
Pek yeşil değildi kuşatıldığınız köy
Ama yemyeşil olmuştu
Asker elbisesinden, tanktan, askeri araçtan
Yeşildir ya hani hepsinin rengi bu saydıklarımın
Ama hiçbir insan
Bir ağacın yeşilinden aldığı zevki
Alamaz onlardan
Tek tek sayacağım isminizi usanmadan
Ve hiçbir işten onur duymayacağım
Sizin isimleriniz kadar duyduğum onurdan HUDAi ARIKAN, ÖMER AYNA, ClHAN ALPTEKiN, SAFFET ALP, AHMET ATASOY, SiNAN KAZIM ÖZÜDOĞRU, NiHAT YILMAZ, SABAHATTiN KURT, ERTAN SARUHAN, MAHiR ÇAYAN.
Kan çiçekleri Kızılderenin, önderlerimiz
Kuşatılmıştınız, mahsurdunuz
Ama yine de tir tir titriyordu
Karşınızda sırmalılarımız
Ölümün en güzelini gösterdiniz bize
En yücesini, en şereflisini
Korkmadan, yılmamacasına, yani dövüşe dövüşe
En güzeli ölümlerin, vuruşa vuruşa
Sen kasketlim
Tunceli dağlarına kazıdılar ismini
işkence masalarının en korktuğu adam KAYPAKKAYA'm
Ezbere biliyor herkes seni
Düştüğün zaman işkence tezgahlarına
Sır vermemek için düşmana
Hiç umursamadığın kopmuş parmakların
Hiç çıkmadı aklımızdan
Canını veren sır vermeyen yoldaşım KAYPAKKAYA'm
Sen yirmi bir yaşındaki büyük adam NiZAM
Başına ne zaman yıkılacağını bilmediği
Bir göz gecekondusunda
Ağıtlar yaktı ardından Gültepe halkı
Nasıl sevmişlerdi seni
Nasıl da kendilerinden bellemişlerdi
Nasıl kaçmıştı boyunları köpek kolyeli faşistler
Kavgan burada durmayacak Silahın yerde kalmayacak
Sen ÇAYAN'ım
Yolunda yürüdüğüm önderim
Her dediğini bir bir bebeme bellettiğim
Büyük büyük yazmıştı gazeteler
Yakalandığın günü
Biz kulağımız radyoda kaçacağın,
O zindanı deleceğin günü sabırsızlıkla bekledik
Sen nasıl CEVAHiR'i kalbine gömerek gittiysen adaya
Biz de seninle varabilmek için oraya
Can attık, can verdik MAHiR'im
Senden öğrendik mavzer tutmasını
Türkü söylemesini TEK YOL DEVRiM diye haykırmasını
Senden öğrendik her şeyin en güzelini, en iyisini
Dönmeyeceğiz yolundan bir tek saniye olsun
Durmayacağız, duraklamayacağız, durduramayacaklar
Hiç bir şeyle kesemeyecekler önümüzü
Öleceğiz, dirileceğiz, yeniden öleceğiz.
Ama başaracağız
Ve bu ülkenin en güzel yerine
Senin ismini
Altın harflerle yazacağız.
--spoiler--
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!...
--spoiler--
katliam filan değildir. olması gerekendi, oldu. teröristlerin öldürülmesi ne zamandan beri katliam sayılıyor? bunu diyen yarın öbür gün pkk için de aynı şeyi söylemez mi? tek tek açıp bakınız...
amerikalılar bu kızılderilileri 100-200 sene önce katletmemişmiydi? yazıklar olsun bu adamlar demek ki o kadar kana susamış şerefsiz coniler ilk önce gel topraklarını al sen adamların sonra bide birçok kez katlet peh birde demokrasi ülkesi olacak adiler.
halkı için ölümü göze alabilen devrimcilerin katledildiği olaydır. unutulmayacaktır, unutturmayacağızdır. bugün 40. yıl olmuştur, 80. yılında da, 100. yılında da mahir ve arkadaşları en güzel duygularla anılacaktır. zira onlar bu ülkeyi satanlar gibi mezara girene dek sevilenlerden olmamışlardır, yüzyıllar geçse de hep içimizde kalacaklardır.
Bundan tam olarak 42 yıl önce
dehşet verici bir katlediliş, tarihimize
düşen ve kanla yazılan bir katliam. daha güzel ve tam bağımsız bir türkiye umudunu içinde taşıyan ve bu uğura canlarını koyan güzel insanlar. o güzel insanları anmak dahi suç, aynı yolda ayak izlerini takip etmeye
çalışmak bile imkansız.
"Ölüme sayılan günler, özgürlüğe sayılsın diye düştü yola Mahir, bastı tetiğe."
41 yıl geçti 'ON'larsız. Devrim ateşi hala yüreklerde, çocukların gözlerinde, işçilerin, emekçilerin ellerinde, kadınların yüzlerinde yanıyor. Mahir Çayan ve arkadaşları ölümsüzdür.
--spoiler--
insan avcıları kana susamış çakalar
göz koymuşlardı gencecik bedenlere
yaşamaları tehlikeli vede yasaktı
kızıldere kızıldere
suyun akar gider dere
birden ortalık mahşer yerine döndü
silahlar öfke kan kusuyordu
cehenem zebanileri sevinç
çığlıkları atıyordu çakallar
kan kokusunu çok almıştı
--spoiler--
Ne oldu?
KArşılıklı gövde gösterisi yapıldı.
Dev'rin gençleri bir şov yapmak istediler,
devrin kuvvetleri de şov öyle olmaz böyle olur dediler.
Sonuç?
Dev'rin gençleri natocuları bir güzel "öldürdü" yani "katletti".
devrin kuvvetleri de boş durmuyordu tabi o sırada.
---
Ne olmasını bekliyordunuz?
almışsın adamı dayamısşın kafasına silahı.
Ne olacaktı?
Genelkurmay başkanı bir paket lokum sardırıp gelin anlaşalım helalleşelim mi diyecekti?
--
Kızılay Filistine zaten düzenli yardım götürüyordu yıllardır.
ihh denen dernek gitti topladığı onca "yardımla" "bağışla" 1.8 milyon dolara gemi aldı (şimdi o gemi çürüyor) Mavi marmarayı Filistin'e gönderirken bilmiyorlar mıydı böyle olacağını?
Biliyorlardı..
Ne yapmak istediler?
Koca gemiyi israil namlularının önüne sürüp kan döktürüp kahramanlar yaratarak şov yapmak istediler.
---
Kafa aynı kafa işte..
Birini mermi diye namluya sürersin, sonra da bir güzel kahraman ilan edip üzerinden siyaset yaparsın. Millet de bir güzel yer bunu.