30 mart 1972 kızıldere katliamı

entry96 galeri1
    25.
  1. deniz gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını yani insanların ölmesini engellemek için eylem yapan gençlerin hunharca katledilmesidir. bu katliamda açılan silahlar yetmediği gibi bir de tüm cesetlere tekrardan teker teker ateş edilmiştir. *
    6 ...
  2. 26.
  3. 12 Mart Cuntası'na karşı silahlı mücadeleyi sürdürmek ve Deniz Gezmişler'in idamını engellemek için Ünye Radar Üssü'nden üç ingiliz ajanı kaçırılarak, karşılığında Denizler'in serbest bırakılması istenir. Eylemi gerçekleştiren 8 THKP-C önder ve savaşçısı ile iki THKO kadrosu, aldıkları rehinlerle birlikte gittikleri Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü'nde kuşatıldılar. 10 önder ve savaşçı, son nefeslerine ve son mermilerine kadar direnerek, savaşarak şehit düştüler.
    30 mart 1972
    sağ kalanlanın ise üzerlerinden pirim yaptığı * reklam amaçlı kullandığı *kahraman şehitlerimizdir.
    * * * *
    8 ...
  4. 27.
  5. "kızıldere bağımsızlığın, sosyalizmin, enternasyonalin ve savaşın manifestosudur" diye pankartlara yansımış katliamdır.
    2 ...
  6. 28.
  7. içlerinden yalnız ertuğrul kürkçü nün yaralı halde samanlıkta saklanması sonucu sağ olarak kurtulmuştur.fakat o da babasının işgüzarlığı neticesinde ele geçirilmiştir.yamulmuyorsam 24 yıl yatıp çıkmıştır...
    yoldaşların hepsini saygıyla anıyoruz
    2 ...
  8. 29.
  9. insanların eşitliği uğruna savaşanların, insanları sömürerek yönetenler tarafından katledildiği olaydır. türkiye'de solun yok olmasının küçük adımlarından biridir.
    2 ...
  10. 30.
  11. kesinlikle katliam değildir. devleti yıkmak isteyen teröristler ne zamandan beri kahraman oluyor anlaşılamamıştır.
    5 ...
  12. 31.
  13. unutulmayandır. akıllarda yer edendir.
    5 ...
  14. 32.
  15. Neslime Armağandır

    neslim şimdi ben şerefimle ölmenin doruğundayım
    unutmadan geçmişi, unutmayın sözlerimi
    bekliyorum seyrederken gökyüzünün kanlı şafağını
    bekliyorum sizi...
    bekliyorum

    kızıldere onbeşler bedrettin;ler yaşıyor

    selam olsun karanlığı şimşek çakıp yakanlara
    selam olsun bütün kardeş dünya halklarına
    selam olsun özgürlüğe bayrak bayrak koşanlara
    selam olsun halkın savaşçılarına bin selam

    grup yorum

    unutmadık unutmayın!
    6 ...
  16. 33.
  17. Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ömer Ayna dövüserek öldüler, günese gömüldüler ...

    Mahir; " Biz buraya dönmeye degil, ölmeye geldik " dedi ve savasarak sehit oldu.

    Devrimcilerin ve Türkiye'nin siyasi kaderine damgasini vuran Kizildere Katliami'nin karanlikta kalan 'gizli tarihi' henüz aciga cikmadi. Devlet halen bu konuyu unutturmaya calisiyor. Bu katliamin sorumlulari hala serbest...

    Ama Kizildere direnisinin bittigini sananlar yaniliyorlar. Direnisimiz halen devam ediyor. Biz onlardan aldigimiz güc, umut, yüreklilikle mücadeleye devam ediyoruz.
    Kızıldere Direnişi sürüyor !
    6 ...
  18. 34.
  19. Faşizmin ne kadar korkak olduğunu gözler önüne sermiş, türk devrim tarihinin dönüm noktalarından birisi olan katliamdır.

    (bkz: Direnişin simgesi)
    9 ...
  20. 35.
  21. olenler dovuserek olduler ve gunese gomulduler
    vakit yok onlarin matemini tutmaya
    akin var akin, gunese akin
    gunesi zaptedecegiz
    gunesin zapti yakin...
    5 ...
  22. 36.
  23. bu güzel yazı da günü açıklar.

    --spoiler--

    ne vardı kızıldere'de?

    iktidar iddiası vardı, Sınıf Bilinci vardı, Devrim Hedefi vardı, Cüret Vardı, ihtilalci Birlik ve Dayanışma Vardı, Feda Vardı.

    "Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır... Kurtuluş bayrağı, bu yolu tırmanan gerillaların birbirine iletmesi ile oligarşinin burcuna dikilecektir."

    Bu sözlerin sahibinin, Mahir Çayan'ın yol göstericiliğinde engebeli, dolambaçlı ve sarp yollardan yürüyerek gelmişlerdi Kızıldere'ye.

    Mahir'de somutlaşan Marksizm-Leninizm'in ışığıydı. Oraya kadar, o ışıkla gelmişlerdi ve oradan ileriye de o ışık altında yürüyeceklerdi.

    Kuşatma altında karşılaştıkları "teslim ol!" çağrısına, Marksizm-Leninizm'in ışığında cevap vereceklerdi. Mesela, o çağrıya sadece bir "evet" veya "hayır" demekte değildi; evetse niye evet, hayırsa niye hayır? Bunun cevabı da Marksizm-Leninizm'deydi ve Mahir, o ışığın oradaki temsilcisi olan devrimci, Marksizm-Leninizm'in Türkiyeli ustasıydı.

    Ne vardı Kızıldere'de ki; arandıkları o koşullarda, hareketin yöneticilerini, kadrolarını korumak yerine, oradaydılar?

    Ne vardı Kızıldere'de ki, süreci "atlatmak" için mesela ricat kararı almak varken, oradaydılar?

    Ne vardı Kızıldere'de ki, o bir cümlelik cevaplarıyla öleceklerdi orada?

    Ne vardı Kızıldere'de?

    iKTiDAR iDDiASI VARDI: Onlar, bir kopuşun temsilcisiydiler. O kopuş, iktidar iddiası taşımayan 50 yıllık reformizm ve revizyonizmden bir kopuştu. Parlamenterizmden kopuştu. ihtilalin yolu, partinin yoluydu, partinin yolu, kurtuluşun yoluydu ve o yol, politikleşmiş askeri savaş stratejisinden geçiyordu... 50 yıllık revizyonizme karşı yeni bir manifesto niteliği taşıyacak olan Kızıldere eyleminin arifesinde, hareket, şehir gerillasını yaratmış ve stratejik çizginin ikinci adımı olarak kır gerillasının yaratılması için çalışmalara başlamıştı. Sonra? Sonrası, gerilla ordusundan halk ordusuna geçişti; ve mevcut iktidarın alaşağı edilip. devrimci halk iktidarının kurulmasıydı. Kızıldere'ye giden yol, sadece bir köye değil, halkın devrimci iktidarına giden yoldu. Bu stratejik çizginin şekillenişi, koşullara göre değişebilir, yeni biçimler alabilirdi, fakat, o aşamada iktidar iddiasını somutlayacak olan silahlı mücadelede ısrardı. Kızıldere buydu.

    SINIF BiLiNCi, DEVRiM HEDEFi VARDI: Orada, onlara teslim ol çağrısı yapılmasının anlamı, devletle, devletin yasalarını çiğneyen bir kaç kişinin alalade bir karşı karşıya gelişinden ibaret değildi. iki sınıf vardı orada karşı karşıya olan. Ve, bir taraf, devlet, karşısındakilere "teslim olun, silahlarınızı bırakın" çağrısını yapma hakkını kendinde ne kadar görüyorsa, karşıdakilerin, yani o kerpiç ev içindeki ihtilalcilerin de oligarşinin temsilcilerine, askerlerine teslim ol çağrısı yapmaya o kardar hakkı vardı. Bu meşruluk ve sınıf bilinciydi. "Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik" cevabının ideolojik açıklaması, buydu.

    Kavganın en önünde, halkın öncüsü olmanın bilinci ve sorumluluğuyla oradaydılar. Ezilen halkların kurtuluşunun devrimden geçeceğini bilerek gelmişlerdi. Denizler'in idamını engellemenin yolunun, güçlü, eylemlerle olacağını bilerek gelmişlerdi Kızıldere'ye. Denizler'in idamı ise DEVRiMiN PRESTiJi meselesiydi. Türkiye halklarında, devrime dair bir ihtilalci kıpırdanış ve umut yaratmışlardı, o uyanışın öldürülmesine izin vermemeliydiler. Cuntanın terörü karşısında geri çekilmek, iktidar iddiasından da, devrim hedefinden de vazgeçmek demekti. iddiayı ve hedefi sürdürmeliydiler; çünkü Türkiye halklarının DEVRiMDEN başka kurtuluşu yoktu. Bunu söylemişlerdi yıllardır ve buna uygun davranmalıydılar.

    Kurtuluşun yolu devrimden, devrimin yolu da anti-emperyalist anti-oligarşik bir savaştan geçecekti. Bu kadar yalın, bu kadar saftı işte doğrular. Yıllardır devrim devrim diyerek devrim yolundan fersah fersah uzak düşenleri geride bırakırken, ON'lar, doğru bildikleri yoldan milim şaşmadan Kızıldere'ye yürüdüler..

    Türkiyeli devrimcilerin devrim iddiasını sürdürebilmeleri, çok uzun bir süre boyunca, o gün onların ne yapacağıyla belirlenecekti. O hedefe, devrim hedefine gözlerini dikip geldiler Kızıldere'ye. Kızıldere devrimin ta kendisi olacaktı birkaç gün içinde.

    CÜRET VARDI: 12 Mart'ın hemen her kesimi sarstığı, korkuların giderek arttığı; cuntanın başbakan atadığı Nihat Erim'in "Balyoz Harekatı" sonrası soldan da yılgınlık ve umutsuzluk sözlerinin duyulmaya başlandığı koşullarda, silahlı mücadeleyi yükseltme cüretini göstermenin onuru da ON'larındı. Bu cüret ve kararlılık, ideolojik netlikten, ülke tahlilindeki isabetten, strateji ve taktiklerdeki ustalıktan geliyordu. Bu cüret ve kararlılık, devrime olan sonsuz inançtan geliyordu.

    Yapılacak şey hiçbir tereddüte yer bırakmayacak kadar sadeydi. Devrimci Hareket Denizler'in idamını engellemek için, harekete geçmeliydi; ne pahasına olursa olsun!

    Emperyalizme ve oligarşiye karşı savaş açmak, anti-emperyalist mücadele bayrağını dalgalandırmak, bir cüretti. Bunu 12 Mart koşulları altında yapmak ayrı bir cüreti daha gerektiriyordu. Ve onlar, cüretin daha fazlası gerekseydi, daha fazlasına da sahiptiler. işte bu cüret vardı topyekün Kızıldere'de.

    Ünye Radar Üssü'nde görevli ingiliz teknisyenlerin kaçırılmasının ardından yayınlanan bildirideki cüret ve kararlılık, Mahirlerin kendilerine olan güvenlerini de ortaya koyuyordu: "Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanlığı, Parlamentosu ve Hükümetine! 1972'nin Türkiye'sinde tek bir yurtseverin, öncü savaşçının oligarşinin ipiyle hayatına son verilmek istenirse, bu ingiliz ajanları da halkın devrimci öncülerinin kurşunlarıyla yok olacaklardır." (Adalıların Türküsü, Boran Yayınları)
    `
    iHTiLALCi BiRLiK VE DAYANIŞMA VARDI`: Maltepe Askeri Hapishanesi'nden THKO savaşçılarıyla birlikte firar edilmesinin altında yatanı görmek, bu devrimci dayanışmayı kavramak, yüreklerimizde yanan devrimci ateşi büyütecek, daha güçlü kılacaktır. Devrimci olmak, gerektiğinde siper yoldaşına da siper olmak, onun uğruna ölümü seve seve kabul etmek değil midir zaten? Mahirler, bu geleneği de yarattılar Kızıldere'de... Kızıldere'deki devrimci dayanışmanın tarihsel önemini, bugün küçük hesaplarla kirlenen/kirletilen devrimci değerlere baktığımızda daha açık görebiliriz. Grupçuluğun devrimin çıkarları ve gerekleri karşısında ezilmesidir Kızıldere. ihtilal için omuz omuza verebilmenin adıdır.
    `
    FEDA VARDI`: Hiç kuşku yok ki, Mahirler, Kızıldere'ye gelirken devrimciliğin bedellerini çok iyi biliyorlardı. Bu bedeli ödemeye çoktan gönüllü olmuşlardı zaten. Kızıldere'nin ruhunda o yüzden feda da vardı. Halkları ve vatanları için canlarını gözlerini bile kırpmadan verecek olan ON'lar, feda geleneğininin de yaratıcısı olacaklardı orada.

    Kızıldere'yi yıllar yılı, intiharla, maceracılıkla, çaresizlikle açıklamaya çalışanların yüreklerinin kenarından bile geçmeyen büyüklükte bir feda duygusuydu bu. Bilinçli, belli bir hedefe yöneltilmiş bir feda; halk için, vatan için, devrim için, sosyalizm için feda!

    YENi GELENEKLERiN TOHUMLARI VARDI: Hareketin, Kızıldere'nin önderi, Kızıldere'den çok önce diyordu ki: "Karşı-devrimin saldırılarına Türkiye'de silahlı direniş hiç olmamıştır; bunu biz başlatmalıyız. Bir direniş geleneği yaratmalıyız. Bu direnişte bizim çoğumuz, belki de hepimiz ölebiliriz ama gelecek kuşaklara bir direniş geleneği bırakırız..." (Mahir, Turhan Feyizoğlu, syf. 258)

    Yalnız fedanın değil, her koşulda direnme ve teslim olmama geleneğini de yaratacak olan inancın sözleriydi bunlar. 12 Mart darbesi arifesindeki bu sözler, 30 Mart 1972'de vücut bulacak, Türkiye devrim mücadelesinde devrimcilere yol gösterecek öğretilerden biri olarak bugünlere gelecekti.

    KIZILDERE'DE BiR TEK ŞEY YOKTU; TESLiMiYET! Kızıldere'de çok şey vardı yarınlara kalacak olan... Devrim ve sosyalizm inancı, coşku, devrimci dayanışma, cüret, cesaret, kararlılık, feda, iktidar iddiası, devrim hedefi... Ve fakat dediğimiz gibi tek bir şey yoktu: Teslimiyet. "Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!" diyenlerin dağarcığında böyle bir kelime hiç olmamıştı zaten...

    --spoiler--
    2 ...
  24. 37.
  25. Devrimci mücadele adına; direnişin, onurun, mücadelenin önemli simgesidir. faşizm ve oligarşi için ise; korkudur.
    2 ...
  26. 38.
  27. Kuşbeyinli tatlı su sosyalistleri için bir sözde kahramanlık destanı. Lakin özünde güçlerin dengelenmesi mantığı yatar. Hey kuş beyinli sana söylüyorum. Eksi vermeden önce oku bakalım. Evet evet sen.

    Banka soy, banka soy, postane şubesi soy, iş adamı kaçır, iş adamı kaçır, büyükelçi kaçır, banka soy, mühendisleri kaçır, sonra çocukların bulunduğu bir evde silahlarınla rehinelerle birlikte çocukları kendine siper ederek devlete baş kaldır.

    Geçenlerde bir Orhan Yılmazkaya olayı oldu hatırlarsınız. çok değil 25 yıl sonra sizin için bir mahir çayan da o olacaktır.

    Evet bir hücre evinde silahıyla yoldan geçen çoluğu çocuğu öldürüp kardeşlik mavraları okuyan, kardeşliğinden dem vurduğu Türk'ün çocuklarını öldüren pkk terör örgütünün eğitimlerinden geçmiş bir orhan Yılmazkaya polislerin operasyonuyla telef edildi. Adım gibi eminim ki sizin için o da bir kahramandı.

    Tıpkı,

    Tarla'da topladığı hasadını sattıktan sonra, memleketin değişmesini en az sözde kahramanlar kadar isteyen hümmet dayının okuyan oğluna gönderdiği parayı ptt şubesinden çalan mahir çayan lar gibi.

    Tıpkı,

    Üç kuruş içn terini akıtan, aldığı parayı memleketteki hanımıyla 2 çocuğuna göndermeden önce bankaya koyup biraz daha artsın diye bekleyen işçi yusuf'un alın terini çalanlar gibi.

    Tıpkı,

    Şehit edildiğinde yetim kalacak olan Çocuğuna ekmek götürebilmek için psikopatından, kabadayısına, köpeğine, itine, tüm milletin pisliğiyle uğraşan polis recep'in katilleri gibi.

    Tıpkı,

    yaşlı Harun amca'nın 20 yaşına kadar tek ineğini dağlarda güderek büyüttüğü sırım gibi delikanlı asker mustafa'nın katilleri gibi.

    Ama sizin o herkesi faşist eyleyen sosyalist damarınız yok mu??? içine tüküreyim o damarınızın. Hoş tükürüğüme yazık ta. işte hani belki kan vardır.
    2 ...
  28. 39.
  29. bugün 38. yıldönümü olan katliamdır...

    (bkz: unutmadık)
    4 ...
  30. 40.
  31. onlar ki, toprakta berekettir
    yüzleri sıcak ve türkülü
    ve şimdi, senin için öldüler
    öldüler yurdum...
    2 ...
  32. 41.
  33. şimdi bayrak üstünde salınıyor
    bize miti değil fikri yetiyor!
    mahir kalkıyor hesap soruyor
    güneş, güneş yine doğuyor!

    sabah oluyor sabah oluyor
    güneş, güneş yine doğuyor!
    2 ...
  34. 42.
  35. 38 yıl ve 10 can.

    10 güzel can.
    6 ...
  36. 43.
  37. (bkz: mahir çayan)
    (bkz: sinan kazım özüdoğru)
    (bkz: ertan saruhan)
    (bkz: sabahattin kurt)
    (bkz: ahmet atasoy)
    (bkz: cihan alptekin)
    (bkz: ömer ayna)
    (bkz: saffet alp)
    (bkz: nihat yılmaz)
    (bkz: hüdai arıkan)

    sizlerin ışığı olduğunuz yolda devrimden hiç vazgeçmedim hiç yüzsürmedim. tarihten tarihe hatırlıyor gibi görünmek o sebeple çok acıtıyor içimi.
    8 ...
  38. 44.
  39. (bkz: hesabı sorulur bir gün)

    sorulmuştur. işte hesabı bugun ödeyenler. mahir ve takımı şimdi mezarda kahkaha atıyordur herhalde.zevkten orgazm olmuşlardır.

    ŞEHiTLERiN KiMLiKLERi

    Uzman çavuş Fatih Aydoğdu (Kırıkkale)30
    Uzman Çavuş Mehmet Kaya Çelik(Elazığ)24
    Uzman çavuş Nuri Aydın (Kayseri)24
    2 ...
  40. 45.
  41. vatan hainlerine mermi sıkan, onları öldüren veya herhangi bir görevde bulunan her askerin ellerinden öptüğüm, rahmetli olanlara rahmet dilediğim olaydır.
    vatan hainlerinin defterinin dürüldüğü olya katliam diyenlere de selam çakıyorum.
    4 ...
  42. 46.
  43. bazıları vardır yukardakilerden bazıları gibi sadece konuşurlar,ama bazıları vardır ki bedel öderler. bu memleketi bu halkları asıl sevenler her zaman zulme ,ölüme mahkum edilmiştir. kızılderedeki katliamı bir övünç kaynağı olarak gören zihniyetin 2010 yılında da varlığını sürdürüyor olması çok ciddi bir tehlikedir. ama katletmeye ne kadar meraklı olursanız ,ölümede o kadar yakın olursunuz. kızıldere şehitleri ölmedi ve ölmeyeceklerdir. unutulmadılar ve unutturulmayacaklar.
    4 ...
  44. 47.
  45. halk cephesi tarafından bu yıl ilk defa kızıldere'de anması yapılan katliam..

    http://halkinsesi.tv/haber_detay.php?bilgi_id=7436
    2 ...
  46. 48.
  47. devletle pazarlık yapabileceği şeklinde tuhaf bir fikre kapılmış yasadışı terör örgütü üyelerinin rehine operasyonu sonunda ölü ele geçirilmesidir.

    şanssızlıkları, olayın günümüzde gerçekleşmemiş olmasıdır herhalde. bugün olsa, silahlı soygun, haraç, adam kaldırma, terör örgütü üyeliği, isyan vb. demokratik haklarını kullanamadıkları için türkiye'yi aihm'ye şikayet eder, üstüne bir de tazminat alırlardı.

    mahkum olanlar da, ölmek var dönmek yok şeklindeki beyanatları sonucu mahkeme tarafından pişman olduklarına kanaat getirilip, taş atan tüpbebeler gibi beraat ettirilirlerdi.
    1 ...
  48. 49.
  49. Arkadaş eline silah alırsın silahlı terör eylemi yaparsın askerle çatışırsın, 3 askeri şehit edersin, operasyonda ölünce katliam derler. Bir Türkçü olarak diyorum ki Mahir Samsunludur, öz be Öz Türk çocuğudur, idealisttir, kendine göre vatanseverdir. Peki bu neslin mahir gibi gençlerini hiçbir sonuç vermeyeceği cümle alem tarafından bilinmesine rağmen eline silah almaya gazlayanlar kimdir? Türk askerine mermi sıkmaya gazlayanlar kimlerdir? Bugün Mahir bu yanlış yola girmeseydi, Bu ülke için nasıl insan olurdu? Ne kadar faydalı olurdu? Bir nesli böyle hikayelerle kandırıp, bunun üzerinden de karşıtlıklar üretip insanlarımızın bölünmesindeki asıl fayda kime dokunmuştur?

    Biz bugün Mahir çayan'ı gerçekten anlayabilen Solcu arkadaşlarımızla bunları tartışıyoruz, yöntemlerin kandırılmışlığından bahsediyoruz, nasıl olsa daha iyi olabilirdi diye ders almaya çalışıyoruz. Lakin bugün Mahir'in ve onun gibi yanlış yönlendirilmiş Türk insanlarının yöntemlerine sahip çıkanların da Türklükle, Vatanseverlikle hiç alakası olmayan çeşitli Atatürk düşmanları olduğunu da görüyoruz.

    işte bu yüzdendir ki 30 martta olan talihsiz yönlendirmelerin sonuçları tekrarlanmasın diye silahla değil bütünlüklü bir birleşmeyle bu vatanı savunmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Gerekirse elimize silahı da alırız lakin bu Solcu sağcı, ortacı diye olmaz Tüm Türk Milleti diye olur, Kuvva olur, bunun içerisinde türk askerinin haki yeşili de olur, genç subayları da olur.

    Ha ama dediğim üzere birileri Atatürk düşmanları çıkıp hala bölücülüklerini yapmaya devam edecekler, Türk insanlarının birbirine kırdırılmasındaki taraflarını belli edip Türk devleti, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti hakkında atıp tutacaklardır. Tutacaklardır ki Bu vatan için olumlu birçok işe imza atabilecek gençler birbirini kırsın, Türk, Türk'e düşman olsun.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük