övünülesi bayramdır.
içinde bulunduğumuz durumda dahi insanların evlerinin camlarına astıkları küçük bayraklar gönüllerdeki bir ateşin harlanmsına neden olmaktadır.
bugün içinde yaşadğımız ülkedeki tüm karışıklıklara rağmen
'kafası karışmayan'
insanların büyük bir sevgi ve gururla kutlayacakları bayramdır.
sözlüğümüz de de bu ışıltı logodaki atatürk resmi ile yansıtılmaktadır.
sevinç verici ve soru sordurucudur.
acaba ekşi sözlükte daha saatler on ikiyi geçmedi mi? neden bayramla ilgili bir başlığı sol bölümde göremiyorum dedirtir insana.
osmanlı kuvvetleri'nin yüzyıllardır süren geri çekilme sürecine son noktayı koyan, son savaş.
burası bir simgedir.
çok sayıda şehit kanı verilmiştir bu topraklar için.
tarih artık türkler lehine, çarkı çevirmeyi başlar. mustafa kemal paşam, gazim, atam, atatürk'üm, yanındaki komutanlar ile dünya tarihindeki en büyük zaferlerinden birine bu tarihte imza atmıştır.
izmir'in kapılarını açar bu tarih... kimi için sıradan bir konuşma, bir gündem konusu iken; şahsım adına gurur duyduğum, her bahsi geçtiğinde tüylerimin diken diken olduğu bir tarihtir.
yunan'ın tamamen türk topraklarından silinmesinin başlangıcıdır... kurtuluş savaşı'nın zafer çığlıklarıdır.
yunan'ın denizde yüzme bilip bilmediğini sorma sıramızın geldiği tarihtir.
bir milletin kaderini tersine çevirdiği tarihtir.
tüm emperyalist devletlerin silahlarına, tüm işgalci yunan askerlerine karşı alınan haklı bir galibiyetin vurgusudur bu tarih.
bu tarih bir devrin kapandığının işaretidir.
bu tarih bir milletin diriliş tarihidir.
işte böyle bir tarihten 87 yıl sonra, bu tarihin önemini kavrayamamış olanlar tarafından gerçekleştirilen, cumhuriyet ve millet olmuş türkler için düzenlenen bölücü kampanya beni derinden üzmektedir. 87 yıl öncesinde yaşananları hatırlamayanlar, bugün sabah itibariyle halen daha açılım vs üzerinde politika yapıyor olacaklar. ama unutmasınlar ki paşam, gazim, mustafa kemal atatürk 87 yıl önceki "ilk hedefiniz akdeniz" emrini, 87 yıl sonra bu halde olacak bir memleket için vermedi.
sorarım size... verilen onca şehit, dökülen kanlar, akıtılan gözyaşları günümüzde ona buna yapılan peşkeşler için miydi? bu kadar büyük savaşlar, kanlar ne içindi?
bu vatan kolay kazanılmadı, kolay da tükenmeyecektir elbet...
rahat uyu mustafa kemal, rahat uyu fevzi çakmak, ismet inönü... ve diğer tüm komutanlar ile şehitlerimiz... rahat uyuyun. bu ülke sahipsiz değildir..
"bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. bu sahne en az 7 bin senelik bir türk beşiğidir. beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; onların oğlu oldu. bir gün o doğa çocuğu, doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; türk oldu... türk budur. yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."
ne yazık ki okulların tatil olduğu zamana denk geldiği için olması gerekenden daha az coşkulu geçen bayramımızdır. zaferdir. kesindir. nettir. kutlu olsundur.
burukluk içerisinde büyük bir üzüntüyle karşılanan bayramdır. artık nasıl bir bayramsa!
--spoiler--
Ey milletim
Ben Mustafa Kemal'im
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim
Hala en hakiki mürşit değilse ilim
Kurusun damağım dilim
Özür dilerim
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Özgürlük hala
En yüce değer
Değilse eğer
Prangalı kalsın diyorsanız köleler
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Yetmediyse acısı şiddetin savaşın
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh dünyada barışın
Eğer varsa ödülü silahlanmayla yarışın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Özlediyseniz fesi peçeyi
Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi
Hala medet umuyorsanız
Şıhtan şeyhten dervişten
Şifa buluyorsanız
Muskadan üfürükçüden
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Eşit olmasın diyorsanız kadınla erkek
Karaçarşafa girsin diyorsanız
Yobazin gazabından ürkerek
Diyorsanız ki okumasın
Kadınımız kızımız
Budur bizim alın yazımız
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Fazla geldiyse size
Hürriyet cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın
Kul olun
Ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
RAHAT BIRAKIN BENi
--spoiler--
bir milletin makus kaderini yendiği günün bayramı. işgal altındaki ırak'ın durumu düşünüldüğü zaman çok daha iyi kavranacaktır. aynı zamanda malazgirt zaferi (30 ağustos 1071) ile aynı tarihe denk gelmeside ilginçtir.
08.00-24.00 saatleri arasında resmi olarak kutlanacak askeri protokol bayramı. zaten ülkemizde resmi bayramların hepsi protokol içindir. hatta 23 nisan çocuk bayramı bile.
yarın ki kutlamalar da o şekilde olacak. program belli. saygı duruşu, istiklal marşı, yerinde göre komutanların konuşması, şiir okunması ve bitti. neyse ki bu kadar. diğer bayramlardaki gibi çocuklar protokolün eğlenmesi ve koltuklarına biraz daha sarılmaları için gösteriler yapmayacaklar. burada öyle gerçi, başka şehirleri bilemem.
ulusal bayramlar, milli birlik ve beraberliği hissetmek hatta mevcut hislerin artması için vardır. tsk konuşma yapıp siyasete bulaşsın diye değil. evet, 30 ağustos zafer bayramı siyaset aracı değildir.
anlayanlar anlamayanlara anlatamaz. eleştiri yasak.
ordunun mesaj vermesi gereken zamanda kutlanmakta olan bayramımız.
kürt açılımı gibi şeylerle devleti bölmeye çalışan RTE hükümetinin ne yapacagını merakla beklemekteyiz..
eskiden bir hafta boyunca coşkuyla kutlardık. ama bir takım basit solcuların, türkiye'de her şey abd kontrolüne girmiş, zafer mi kalmış, olmayan şeyin bayramını mı kutluyorsunuz? cumhuriyet mi kalmış söylemleriyle eski havasını kaybetmiştir milli bayramlarımız.
"Dağlarda tek tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı."
...
Genelkurmay Başkanı ilker Başbuğ, Büyük Taarruz'un 87. yıl dönümünde Afyon'daki şehitlik ziyaretinde; mezarları yan yana olan Ağrılı, Erzurumlu, Muğlalı, Bingöllü askerleri görünce duygulanıyor ve günümüze dönüp; 'Kürt Açılımı' ile ilgili yapılan tartışmalara gönderme yapıyor: 'işte Türk milleti bu; Kulplusu Edirnelisi Afyonlusu da milletin parçası. Burada beraber yatıyorlar, yan yanalar. Kardeşlik bu. Bunu bozmaya kalkanlara kimse olanak tanımamalı' diyor Genelkurmay başkanı.
Evet, Anadolu halkları, özellikle de Kürtler ve Türkler; Kurtuluş Savaşı'nın her cephesinde birlikte savaştılar. Çünkü onlar, yeni Türkiye' Türklerin, Kürtlerin, tüm Anadolu halklarının ortak, hak eşitliği temelinde kurulan, halkların kardeş olduğu bir ülke olmasını umuyorlardı. Mustafa Kemal ve arkadaşları da daha Kurtuluş Savaşı fikrini öne sürmeden, Türk-Kürt kardeşliği amacını ortaya koymuş; kurtuluş için onları 'siper kardeşliği'ne çağırmıştı.
işte, Kurtuluş Savaşı'nın son etabı sayılan o Büyük Taarruz'un başladığı gün, zaferi görmeden yaşamını yitiren, Anadolu'nun her yanından gelen askerler, ne padişahın çağrısıyla ne de oluşmuş bir devletin baskısıyla gelmişlerdi. Onlar, gelecek güzel günleri görmek; herkesin kardeşçe yaşadığı, Kürt ve Türkün eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye için çarpıştalar ve öldüler. Onlar için 'siper kardeşliği', bugün gördüğümüz bir 'mezar kardeşliği' ile sonuçlanmıştır.
Ama sağ kalanlar; bütün halklara kurtuluş, özgürlük, kardeşlik vaat eden genç Türkiye; Kurtuluş Savaşı'ndan 87 yıl sonra 'Kürt Açılımı mı', 'Demokratik Açılım mı', yoksa 'Milli Birlik Projesi mi' tartışması yapıyor; yapmak zorunda kalıyor. Ve hâlâ 'sivil' ve 'üniformalı' generaller, 'üniter devleti tehdit altında' görmeye devam ediyor; Kürtler, Türklerle eşit haklara sahip olma hakkı için mücadele etmek zorunda kalıyorsa; ülkeyi yönetenler açıkça ya da üstü kapalı 'Evet, bir Kürt sorunu var' diyorsa, Genelkurmay başkanı bugün 'birlik ve bütünlük' için 87 yıl öncesini mezar taşlarını göstererek kanıtlamak ihtiyacı duyuyorsa, bu, bugünkü durumun 87 yıl öncesinin gerisinde olduğunun kabulü anlamına gelmektedir.
...
mustafe kemal ve kazım karabekir'in dogudan ve iç anadoludan topladığı, egeden, marmara'dan, karadenizden gelen yiğitlerle kurduğu derme çatma bir ordunun kahramanlık günüdür otuz agustos. 30 agustos'da birçoğu hiç görmedikleri vatan toprağı izmiri kurtarmak, yunan zulmunu bu şehrin uzerinden , ege topraklarından defetmek için toplanmıslardı. tek bildikleri şey orası vatan topragıydı. mustafa kemal cıktı ordusunun basına ve "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." dedi. çoştu kalabalık.
anadolu insanı baş kaldırıyordu, sömürgeye, emperyalizme kafa tutuyordu ayağındaki yırtık çarıkla. dünyanın önde gelen devletlerinin haksızca ve alcakca işgaline "dur" diyerek haykırıyor, emperyalizme boyun eğmektense ölürüz, kanımızın son damlasına kadar savaşırız diye haykırıyorlardı.
ne yazık ki bu gün türkiye'de heycanla kutlanmaz oldu, çünkü dedelerimiz emperyalist güclerin karsısında onurlu bir mücadele verirken, bizler ise boynumuzu eğdik, memleketimin dört yanına yabancılara sattık ve şimdi gizliyoruz bu zaferi, utancımızdan olsa gerek.
ancak karşıkoymaktan korkanlar tarihlerindeki kahramanlıklara yüz çevirir.
en azından trt1'den izlenmesi gereken bayram. bir merminin gelişi bile günlerce sürüyormuş, düşman askerleri geri çekilince cephane hemen başka cephelere yollanmış yağma edilmesin diye... öyle çok şey var ki bilmediğimiz ve bilmediğimizi bilmediğimiz... hâla umursamıyoruz, önemsemiyoruz ve en önemlisi kıymetini bilmiyoruz. tüm ulus olarak; birlik ve beraberlik içinde, coşkuyla kutlamamız gereken ve bir nebze olsun bilinçlenmemize vesile olması gereken, çok değerli bayram.
"Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı."