--spoiler--
wade: biraz zayıf gibisin.
bağyan: asıl zayıflayan ruhum
wade: önemli değil. zayıflığın sakıncası yok. yeterki onu telafi edecek yeşil gözlerin olsun. gözlerin yeşil mi ?
bağyan döner.
wade: boşver yeşil olması da gerekmiyor
--spoiler--
westernden umudunu kesmeyenlere müjdeli haber olmuştu. russell crowe un efsaneleşmiş duruşu westernde bambaşka bir ışıltısı vardır. ben foster ın ise hayatının skorunu yaptığı film. karakterleri ve sağlam hikayesiyle westernin sözlük anlamına yeni bir anlam katan muhteşem film. bakalım tarantino vizyona girecek westerniyle bu anlamlara katkı yapabilecek mi? bana kalırsa tozu dumana katacak.
ben wade i almadan kalkmayan tren ve hapishane yoluna giden istikamet. yakın dönem sinema tarihinin en iyi westernlerinden birisi. adaleti, cesareti, zekası, fiyakası, liderliği, 22 den fazla banka soygunu, ıslık çaldığında treni takip eden atı, bunların hepsi onu diğerleri kadar güçlü kılan özellikler, ama onu diğerlerinden farklı kılan ve ayrı bir yere koyan özelliği, resim yapmaya olan düşkünlüğü, karşısına oturan karakterleri mükemmel bir çizimle karakalem portresini yapması. karakter analizinden de anlayacağınız üzere mükemmele yakın bir film kısacası. sadece soundtrackini dinlesen filmi izlemiş gibi oluyorsun zaten.
film boyunca kötü olarak gösterilen ve gerekliği kötülüğü de yapmaktan çekinmeyen wade , ortamın ağzına etmektedir. son 15 dakikaya kadar iyi güzel hoş, beklentiye girmekteyiz...
kısacası şöyle birşey olur;
wade.birazdan sağdık adamlarım gelip beni kurtaracak. nihayet uğrunda 10 larca kişinin öldüğü kaçma amacımı gerçekleştircem.
cici adam:ama oğlum beni kahraman olarak görmiyecek böhüheee:(
wade:e iyi o zaman teslim olayım. gerizekalı ve tutarsız bir hollywood karakteri olduğum içinde dışardaki sağdık adamlarıma gitmelerini söylemiyorum. giderlerse aksiyon olmaz. salak gibi onlardan kaçmaya devam edelim de olay olsun.
cici adam: e peki o zaman.
en sonda gerizekalı cici adam ölür.
wade: niye öldürdünüz? ne güzel hapse götürüyordu beni?
kötü adamın baş yardımcısı: e durun deseydin patron? o zaman dururduk zorla kaçırmıyoruz ya seni? 5 dakika önce beni kurtarın demiyormuydun artiz? ne oldu kafayımı yedin? gidin , teslim olmaya karar verdim desen zaten zorla tutup kurtaracak değiliz ya?
wade:ama adama yazık oldu ya "oğluna kahraman gibi görünemedi" :(
kötü adamın baş yardımcısı: patron kafayımı yedin sen? sırf zevk uğruna içi maden işçisi dolu bir treni patlatan adam sen değilmisin? onların çocukları yokmuydu?
wade:vardı...
kötü adamın baş yardımcısı: senin yolda öldürdüğün 3-4 kişinin çocukları yokmuydu?
wade:vardı...
kötü adamın baş yardımcısı: peki şu yoldaki şerifin kardeşini, şerifin gözleri önünde öldürmemişmiydin?
wade:evet.
kötü adamın baş yardımcısı:şimdide sana sadık olduğumuz, seni kurtarmak için hayatımızı riske attığımız için bizi öldürecekmisin? bak daha az önce inekler yüzümün yarısını çiğnedi. en kalabalık yerlere gelip seninle pencereden bizzat konuştuk. sen o sırada kurtulmak istiyordun. dangalak bir herifin oğluna hava atması için bilmem kaç yıllık ideolojini bir kalemde çöpe atıp beraber yıllar geçir geçirdiğin sana köpek gibi sağdık olan ekibini gözünü kırpmadan öldürecekmisin yani?
wade:evet...
kötü adamın baş yardımcısı: e o zaman benden sonra senaristin , yönetmenin de kafalarına birer tane sık ta belki ileriki nesillere örnek olur adam gibi film yapmayı öğrenirler. ne oluyor oğlum dakikada nasıl 180 derece dönüp asil kahraman oluyorsun? hemde onlarca babayı çocuklarının, kardeşlerinin gözleri önünde öldürmüş acımasız bir eşkiya olarak?
wade:haklısın ama ne yapalım? rezil bir filmin rezil oyuncularıyız.şimdi hepinizi öldürüp teslim olcam ki soktuğumun veledi takdir etsin beni. çok şeyimde ya o yüzden teslim olcam. malım ya ben beni kurtarmak için götünü yırtan yoldaşlarımı öldürücem.maksat aksiyon olsun.
arkadaş sizin yaptığınız , yapacağınız tüm filmlere tüküreyim. hala 50 sene önceki iyi kötü çirkin , bir avuç dolar vs kalitesine , tutarlılığına yakın bir film yapamadınız. kafanız basmıyor çünkü.
birçok saçma sahnesi ve senaryonun yetersiz kaldığı kısımları bulundursa da oyunculuklarla açığı kapatabilen bir james mangold filmidir. özellikle ben foster için parantez açmak gerekmektedir, zira rolün hakkını fazlasıyla vermiştir.
özellikle son sahnelerdeki delikanlılıkların haddi hesabı yok. sonuç olarak, iyi kötü çirkin'den sonra izlenmesi gereken western filmlerinin başına koyabilirim bu filmi.
russell crowe ve christian bale den western e bir saygı duruşu. klasik western filmlerinin sadelik tadından uzak bir film olsa da atlar, silahlar ve güzel bir senaryo. final sahnesi hariç olumsuz eleştiri yapamayacağım, son dönem bir western.
--spoiler--
Kanun kaçağı Wade yakaladığında Evans, bu azılı katili mahkemeye götüremeye gönüllü olur. 3:10 Yuma trenine canlı olarak teslim etmek üzere hareket ettiklerinde, Evans ve Wade birbirlerine saygı duymaya başlarlar. Ancak, Wade in çetesi ve her köşede bekleyen tehlikeler yüzünden, yolculuk kaderlerine doğru bir göreve dönüşür.
--spoiler--
russell crowe ın mükemmel oynadığı izlenmeye değer bir western filmi. gördüğüm kadarıyla sözlükte çok beğenmiş.
gelmiş geçmiş en sağlam western filmlerindendir. batı filmlerinin o sıkıcı havasından uzak, seyir zevki vermektedir. tabi bunun baş mimarları aktörleridir.
oyunculukların tamamı enfestir. bilhassa russell crowe ve ben foster baştan sona döktürmektedir. film müzikleri dört dörtlüktür. westerne hasret kalan bünyeler için ilaç niteliğindedir. tekrar tekrar izlenebilecek bir başyapıttır kısacası.
yeni versiyonu bana gore ne eksik ne de fazladir.seyirciye bekledigini verir ama beklemedigi surprizler,fazladan guzellikler vermez.asil olayin aralarina sikistirilmis karakterler hakkinda biraz bilgi vermek icin mi verilmis yoksa sadece olay disinda kalan kisimlar sadece gecistirilmeye mi emek verilmis bilemedim.fazla yapay geldi.filmdeki en guzel sey kesinlikle sonlardaki kovalamaca sahnesinde calan muzikti.
sırf başrol oyuncularının (bkz: russell crowe), (bkz: christian bale)diyalogları için bile izlenesi bir western harikası. buradan bir sözüm de christian bale' ye; insan o kadar yakışıklı olur mu allahsız*!
en sonda çalan müziğiyle harikalar yaratmış film. konusu farklı olmasına rağmen the bourne ultimatum kadar sürekleyici bir film. biri metropollerde diğeri çöldeki kasabalarda geçiyor. kesinlikle izlenmeli.
russel crowe ve christian bale'in muhteşem performanslarıyla çok önemli noktalara değinmiş filmdir.
--spoiler-- dan evans hasta oğlu için kuru iklimde yaşamak zorunda olan bir çiftçidir. demir yolu yapımı yüzünden toprağına saldıran şerif ve adamlarına borcunu ödemezse her şeyi elinden alınacaktır. ben wade ise bilindik karizmatik kanun kaçağı modelidir. wade tutuklanınca onu 3:10 yuma trenine götürecek adam gerekir. nişancı birliğinde bir bacağından yaralanmış gazi olan dan evans 200$ için bu işi yapacağını söyler.
evans gazi olmanın, çocuklarına ve karısına bakamamanın baskısıyla, kendi çiftliğine saldıran şerif ve adamlarıyla wade'i yuma trenine doğru götürmek için yola çıkar. evans'ın kafasında hem ailesini zor durumdan kurtarmak hem de oğullarının ve karısının gözünde bir kahraman olmak vardır. fakat wade'in çetesinin elinden kurtulmaları imkansızdır.
yolculuk boyunca evans'ın ve wade'in aklını karıştıracak durumlar ortaya çıkar. wade'i götüren ekibin içinde bir ödül avcısı vardır mesela, vatan haini olduğu için apaçileri çocuk-kadın dinlemeden öldüren ve incil'den başka bir kitabı okumanın gereksiz olduğunu söyleyen. wade bu adamın yaptıklarını deşeledikçe evans düşünmeye başlar.
tren istasyonuna geldiklerinde çete tarafından sıkıştırılırlar. wade evans'a 1000$ vereceğini ve eve gitmesini söyler. fakat evans kahraman olacaktır. çete kasabanın meydanında ben wade'i elinde tutanları öldürene 200$ vereceğini söylediğinde herkes silahına davranır. çünkü öyle vahşi bir ortam yaratılmıştır ki, birileri günde 2$ için hayvan gibi çalıştırılırken başka birileri haydutluk yaparak işçileri sömürenleri soymaktadır. velhasıl herkesin silaha sarılmasıyla evans ve oğlu dışındaki herkes mücadeleden vazgeçer. şerif evans'a 200$ uzatıp onunda bu işi bırakabileceğini söyler. kendisine uzatılan 200$'ı görünce evans'ın aklına gazi olunca devletin kendisine verdiği ~200$ gelir ve şöyle der: 'biliyor musun, bacağımı kaybettiğimde de devlet bana bu kadar vermişti. aslında bunu, beni savaştan uzaklaştırmak için değil kendisini savaştan uzaklaştırmak için yapmıştı.'
evans wade'i yuma trenine bindirmeye kararlı bir şekilde haydutlarla ve kasabalılarla çatışmaya girer. wade ona daha fazla direnmemesi gerektiğini söylediğinde evans asla kahraman olmadığını ve oğluna savaşta kendi birliğinden bir askerin ateş etmesi sonucu ayağını kaybettiğini söyleyemeyeceğini söyler. wade'in damarı tutar ve birlikte trene doğru gitmeye başlarlar. ve evans oğlunun da yardımıyla wade'i trene bindirir. tabi ardından haydutlar tararlar evans'ı wade'in durun demesine rağmen. bunun üzerine wade trenden iner ve haydutları tarar ve geri trene biner. evans'ın oğlu babasına son nefesinde kahraman olduğunu söyler. ve film biter.
--spoiler--
film alışıldık western tarzının dışındadır. işçi sınıfının ve orta sınıfın yaşadıkları yüzünden ne hale geldiğini vahşice gösterir. savaşın bir adama neler yaptığını gösterir. kanun için insan katleden incil düşkünlerini gösterir. doğrusu pek bir başarılıdır, izlenesidir.
iki sevdiğim aktörü görünce izlenmesini farz olduğunu düşünüp izlediğim film. christian bale'dan daha iyi bir performans beklerken russel crowe'u biraz daha üstün gördüm bu filmde. christian bale'ı kötü seslendirmelerinde etkisi var tabi. tavsiyem, mümkünse altyazı izleyin.
filmin çıkış noktası çok iyi olsa da, yine de eksiklikler göz çıkaracak cinsten. para dolu arabayı soyuyorlar, sonra -hangi akla hizmetse- kasabaya gidip kendilerini ihbar ediyorlar. tamam; kendine güvenen biri "ben wade"*, aşık olduğu kadınla ve çaldığı parayla kaçıp meksika da güzel bir hayat yaşamanın hayalini kuruyor, yüreğinin götürdüğü yere gidiyor. yahu bu kadar mı çabuk teslim olur bir kanun kaçağı. en azından bu "aşk adamı"nın üzerinde biraz daha durup "ben wade in neden yakalandığını" mantığına uydurabilirdi yönetmen; ilk filmde* böyle bir "açık" kabul görür ama tekrar çekiminde aynı absürd senaryo sinir bozucu olmuş. ayrıca "on bin dolar" para için taşıma arabasına "mitralyöz" koyulmasını da anlamış değilim; herhalde o zamanlar para çok kıymetliymiş, ted*in 200 dolar için canını tehlikeye attığını göz önüne alırsak tabi...
yine de western açısından iyi bir film, filmin son dakikalarında, tren geciktikçe heyecan artıyor ve konu bütünlük kazanıp belli bir şekil alıyor... eski westernlerin yeniden uyarlanması adına iyi bir açılır oldu, umarım devamı gelir...
film eleştirmeni sıfatıyla değil de alelade bir izleyici olarak yorumum, öncelikle iyi bir western çekmek için gerekenin özel efektler yada fantastik çatışma sahneleri olmadığının farkında olan bir film olmuş.filmdeki herkesin oyunculuğu harikaydı.en çok şaşırdığım ise six feet under'ın russell'ı ben foster'ın performansıydı.charlie prince filmdeki büyük bir açığı tamamlamış gibiydi.christian bale ve russell crowe ikilisi için zaten söylenecek pek birşey yok.konusu, müzikleri olmuş olan, bu "film izlenilir"ler den.
