Çölde kalmışsın, güneş tepende alev gibi kızdırıyor başını, susuzluktan dudakların kurumuş, sıcaktan nefes alamaz durumdasin, yakinda ya da uzaklarda ulaşılabilecek hiçbir hedef görünmüyor...işte öyle bir durumda sürpriz bir sağanak bosaniyor gökten, biliyorsun, bu hayatını kurtarmayacak ama serinliyorsun, gülümsüyorsun...böyle bir his.
Hiç ölmeyecekmişcesine sağa sola nefret kusan, ölmüşlerin arkasından demediğini bırakmayan ahlaksız bir gazetenin genel yayın yönetmeninin öldürülmesidir. Açıkçası haberi duyduğumda sevinmedim veya arkasından konuşmadım sadece "kınadığın başına gelmeden ölmezsin" sözünü hatırladım. ironiktir ki bu söz akit yazarları için öldüklerinde yerini buluyor. Yine de çok ileri gitmemek lazım, Ateşi bol olsun diyip geçmeli.
Valla damada tüm türkiye olarak teşekkür borçluyuz. Şimdi bu ak pislik kazada falan ölseydi hepimiz zan altında kalırdık.ölümünde feto şüphesi yok bilmem ne diye serefsizi tepemize cikarirlardi. Damat sağolsun bunu önledi. Keşke her serefsizin böyle damadı olsa.
(bkz: Ateş seni çağırıyor.)
romantik arkadaşlar hümanizm kasıp, ölmüş gitmiş, arkasından konuşmak olmaz diyor ya,
bu ülkenin insanları, akitçi tayfadan gördü, öğrendi, ölüye bile nefret kusmayı. bunlardan evvel yoktu rahmet dilemenin dışında bir söz. hakettilerini bulurlar umarım ahirette.