- "anayasa mahkemesi 367'yi göz önüne alarak, cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal edip meclisi feshetsin. yoksa ileriki dönemlerde ikinci bir "28 şubat süreci" yaşarız.
- "anayasa mahkemesinin alacağı muhtemel bir "iptal" kararının arkasındayız.
deniz baykal muhtemelen bu geceyi huzur içerisinde geçiriyordur. burdan kendisine selamlarımı! sunuyorum. ülkeyi kaosun eşiğine götürdün. orgazm sigaran bogazına düğümlene inşallah.
kendi kendini yuzde 40'lik bir cogunluk olarak kabul edip, cumhuriyet icin sokaklara dokulen milyonlari kucumseyen zihniyetin gereksiz oldugunu dusundugu, cok gerekli aciklamadir.
tsk, darbe cigirtkanlarina ayak uydurmak yerine, bilincli bir sekilde akp'nin sarf ettigi sozleri goz onunde bulundurarak gerekli uyarilari yerinde ve zamaninda gerekli kanallardan yapmistir.
bu uyari gereklidir evet; cunku sanli turk ordusu ne amerika'nin tasmasiyla hareket edecek yobaz zihniyete hizmet edecek kadar zavalli, ne de kendi sahsi menfaatleri ugruna ulkesini satabilecek kadar sahte ataturkcu bir zihniyetin usagi degildir.
iste tum bunlari ulkeyi bolmeye cabalayan, cumhuriyetle seriatciligi karistiran ve dahi darbenin daha ne demek oldugunu bilmeden, ulkeyi nereden nereye surukleyecegini bilmeden koru korune arzulayan insanlarin o duvara civilenesi kulaklarina tekrar calmak da son derece sagduyulu bir harekettir.
sozlerime ziya pasa'dan bir alintiyla son veriyorum;
nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanin hakki kotektir.
--spoiler--
arkadaşım; biz bir hollanda, bir isviçre, bir danimarka değiliz ki. biz militarist bir devletiz. evet, asker ruhlu, asker tarafından kurulmuş, asker tarafından korununan, asker sayesinde ayakta kalan(orta doğu'nun göbeğinde olmamızdan ötürü) yüce bir devletiz. bizim ülkemizdeki çiçekler şehit kanlarıyla açıyor, çocuklar kahraman askerimizin hikayeleriyle büyüyor, mehmetçik dendi mi akan sular duruyor.
lütfen(!) asker burnunu sokmasın diyenler, önce bunları bir düşünsün. elden giden atatürk ilkelerini de bir düşünsün. öyle dil uzatsın bu vatanın evlatlarına...
geçmişi olmayan yazar
--spoiler--
evet doğrudur. fakat bütün bunlar artık ulus kendi kendini yönetebilsin, karar mekanizması olsun diye yapılmıştır ve amacına ulaşmıştır. Unutmamalıdır ki Atatürk de vatanı asker olarak kurtarmıştır ama ülkeyi sivil olarak kurmuştur. militarizmin bizim çocukluğumuzdan geleceke nesillere kadar beyinlere kazınmasından artık gına gelmiştir. bu aymazlık sona ermelidir.
ekleme: egemenlik ulusundur, ordunun değil. ordunun görevi rejimi değil ulusal sınırları iç ve dış tehlikelere karşı korumaktır.
darbe korkusu yaymaktan çok, meydanın sanıldığı kadar boş olmadığının kör gözlere sokulmasıdır.
zira son iki haftadır recep tayyip erdoğan-bülent arınç-abdullah gül (ki şu an aralarında en fasulyesi abdullah gül'dür kanımca) üçgeninin cumhurbaşkanlığı makamı için güle oynaya (ser verip sır vermemek, olabildiğince fazla insana ulaşarak görüş almaktansa salt kendi kurmaylarına ve balıkçılara fikir danışmak, vb.) geçen bir aday belirleme süreci içerisinde olmaları gözleri kör edecek denli absürddür.
bir sürü çeşitli kaynakta orta yol arayışı içinde olması gerektiği öğütlenen, aralarında yaşanan bunca gerginliğin asıl faturasının halka çıkacağı söylenen asker-hükümet düzleminde, askerin, belli başlı somut örnekler üzerinden yola çıkarak yaptığı uyarıları* görmezden gelerek/hafife alarak niyetini açıkça belli eden hükümete ikinci uyarısıdır.
ve herkesin emin olmasını dilerim ki, bahsi geçen uyarılara yol açan ihmaller ve kimi kasti davranışlar, en vurdumduymaz türk vatandaşının bile yeri geldiğinde günümüze dönüp şu an gözünü yumduğu ve/veya taraftarı olduğu kararları bir kez daha sorgulamak isteyeceği türden tehlikeli ve sinsi ihmal ve davranışlardır.
bu bağlamda, yapılan açıklamanın en az bir kez daha gözden geçirilmesinin, ve daha fol ve yumurtaların güne başlamadığı şu sıralarda darbe çığırtkanlığı yapılmamasının taraftarı olduğumu bildiririm.
klasik darbe çığırtkanlığından ziyade, bir "balans ve manevra" ayarı olarak görülmesi daha kolay olan, postun postu modern darbedir.
ordumuz, eskiden seçilmiş liderleri asardı darbe dendiğinde. sonra post modern darbe yapmaya başladı ama yine de en azından yüzyüze liderlere yapmıştı. şimdi ise geç vakitlere doğru hazırlanmış bir metin ile yapıyor.
atatürk, gençliğe hitabe'de "... memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler" diyor. fakat bu, adı üzerinde, "gençliğe" hitabe. türk gençliği ise ya kağıt gemilerle yelkenliler yapmak ya da müstevlilerin siyasi emellerine "hizmet" etmekle meşgul.
gençlik, sen, ben, biz bir şekilde sokaklara dolup bu hitabeyi akıllarımıza getiremezsek, asker darbe yapar, biz de bu "iç hizmet" maddelerinin uygulanmasına sahit olur ve demokrasiye renk seçeriz.
tek ana renk vardı türkiye demokrasisinde eskiden; ay yıldız'ın kırmızı beyazı. şimdi tür tür oldu.
demokrasiyi 5 senede bir oy vermekten ibaret sayan insanlar olarak ne kadar hakkımız var bunları sorgulamaya, düşünmeliyiz.
bu ülkede laiklik sorunu varsa, iktirdarın tutumları laiklik anlayışıyla ters düşüyorsa halk seçimle karar verir iktidarı düşürür. demokrasi dediğin budur zaten. ordu ülkeyi korumakla görevlidir evet. hani oy verelim diyorduk? hani kendi irademizle memnun olmadığımız iktidarı gönderelim diyorduk? yalan mı oldu hepsi?
açık görevden kasıt ülkeyi korumaksa pkk denen sokak çetesini niye bitirmiyorsunuz? ülkeyi koruyacağım diyerek demokrasiye en büyük darbeyi vurmayı biliyorsunuz. seçime aylar kala baykal'ın gazına gelerek basın açıklaması yapmayı da biliyorsunuz. ama halka şans tanımıyorsunuz. halkın iradesine güvenmiyorsunuz. egemenlik kayıtsız şartsız ordunundur diyorsunuz. demokrasiymiş... pabucumun demokrasisi.
bu açıklamaya "demokrasi" gerekçesiyle tepki koymak en hafif tabiriyle saflık, ama sevinçle karşılayıp "darbe" özlemi duyanları da şanlı tarihimizi bir kez daha gözden geçirmeye davet etmek gerekiyor. darbelerden asıl zararı kimin gördüğünü ve darbe sonrası kimlerin güçlenerek yeniden iktidar olduğunu anlayabilecek bir akla ve bilince sahiptir onlar da yaşları küçüktür belki sadece.
recep tayyip erdoğan'ı da yandaşlarını da sevmiyorum.ve onların seçimden yine tek parti hükümeti olarak çıkacağını düşünüp Türkiye için ümitsizliğe kapılıyorum.
öncelikle bu lafım sana akp sempatizanı ve partizanı, sen -1 milyon ya da 30.000 olabilir katılan sayısı farketmez -o mitingi ve Türkiye'nin her yerinden dalga dalga yayılan serzenişleri görmezden duymazdan gelirsen, senden memnun olmayanlara bindirilmiş kıtalar dersen, yani sivili ciddiye alıp, uzlaşmak için en ufak bir adım dahi atmayıp bildiğini okumaya devam edersen, halkın çoğunluğu değilken, ben meclisteki çoğunluğum, ben ne dersem o olur dersen, olası bir darbeden asker kadar sen de sorumlusun sevgili akp sempatizanı-partizanı.
bu lafım sana darbe çığırtkanı.
fikren karşı olduğun bu parti döneminde hala ekmek yiyebiliyorsun, alışkanlıklarını devam ettirebiliyorsun.evet ülkeyle ilgili gelecekle ilgili kaygıların var.ama darbe dönemi ve sonrasında yaşayacakların şu anda senin kaygılanabileceklerinin de ötesinde korkunç şeyler. sen darbe çığırtkanı yazar, sahi sen hiç darbe gördün mü?
darbe bu ülkenin başına gelebilecek en kötü şeydir. senin çığırtkanlığını yapman gereken tek şey uzlaşmadır.
bu lafım sana tsk.
tüm çocukluğumu geçirdiğim lojmanlar, kamuflajlar, uzun yıllar anlayamadığım bir gün doktor amca, bir gün komutan amcalar bu lafım sana.
sen bana hep güven kelimesini çağrıştırdın. ve sorgulamadan güvendim sana. şimdi de güveniyorum darbe olmayacağına. bir çok konuda aynı fikirdeyim seninle, 7 yaşında bir çocuğun kur'an'la kursla işi olmamalı 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayaramı'nda. milli değerlerimizle dini değerlerimiz kıyaslanmaya, önem açısından sıralanmaya, yer değiştirilmeye çalışılmakta bazı kesimler tarafından. hemfikirim kaygılarında. ama ben şu anda en çok senden, yapabileceklerinden, darbeden korkuyorum. bu ülkeyi aydınlığa, refaha taşımadı hiç bir darbe. ben senden geceyarısı manifestoları değil sadece siviller uzlaşırken güvenebileceğim bir güç olarak kalmanı istiyorum.
icerisindeki "ne mutlu türküm diyene anlayışına karşı çıkan türkiye düşmanıdır." sozu "sen ne mutlu turkum diyene dersen adam da ne mutlu kurtum diyene der. ben gurcuyum esim de arap" diyen adi lazim degil bir kasimpasaliya soylenmistir.
not: bogazici universitesinin bir anketinde en millyetci lider olarak esi arap olan bu gurcu politikaci cikmisti. ah aziz nesin ah ne kadar hakliymissin.
tam zamanında yapılmış açıklamadır. içeriğinde bahsedilen olayların inkar edilmesi imkansızdır. 12 nisanda yapılan açıklama ve 14 nisan mitingi akp ve rte ye gerekli msj vermiştir. ancak rte nin yasamda çoğunluğa ya sahip olmasından dolayı beledeiyelerde yapıtğı ve yapılan kadrolaşmaya benzer bi şekilde yürütmenin başına (bkz: cumhurbaşkanlığı) adam ataması bunun doğrultusunda cumhurbaşkanın atadığı yüksek mahkeme üyelerine de sahip olacağından dolayıdır bu endişe. yasama-yürütme-yargı üçlüsünün daha önce laik rejim karşıtı beyanlara sahip olan kişilerin eline geçmesinden önce açıklamaın yapılması son derece zamanındadır. işin özeti tsk akp ye "bi kere indir o elini" demiştir
yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin meşruluğunu tartışmamakla beraber askerin bu tür medahalelerini kaygı verici bulmaktayım.. (şu da bir gerçek ki türk halkı sosyolojik olarakda demokrasi yönetimine gönülden bağlanıp savunabilcek bir halk değildi, kolay kolayda olmayacak gibi gözüküyor..) demokratik olarak bakarsak açıklama ehemmiyet verici; öbür traftan halkın istediği monark bi yönetim biçimiyse yerinde bir açıklamaydı..
bu açıklamayı yapan kurum,CUMHURiYETi KURAN kurumdur.daha da ötesi yoktur.anlaşılması gereken şey,biz buradayız kardeşim yapmayın dedik yapmayın artık yeter denilmektedir.
bu açıklamayı yapan kurum şunu görmüştür,eğer recep tayyip erdoğan din içerikli söylemleri ve yaklaşımları ile başbakan olmuş ve ülke bu duruma gelmişse,aday olarak gösterilen abdullah gül kardeşi de,yıllarca demokrasi aşığı ve demokrat görüntüsü altında ülkenin parçalanmasına yönelik çalışmalar da bulunmuştur.ırak hakkında ki açıklamaları buna çok güzel örnektir.
ekibe bak,nasıl birbirini tamamlıyorlar.müslümanlar ama gel gör ki,yanıbaşımızda öldürülmekte olan müslüman kökenli insanlar için herhangi bir girişimde bulunmuyor,kendilerine olanak veren ve bugünlere getiren cumhuriyet ten rövanş almaya çabalıyorlar.bu mudur ? bu arkadaşların anlayışları evet budur.
ülkeyi her şeyi satarak kalkındırmaya çalışan bu zihniyet ,aslında bir imtiyazlı zümre yaratıp geriye kalanları kul yapma mantığı içindedirler.burjuva yaklaşımları altında yatan da budur.bu kadar sığ bir düşüncedir.
zamanlaması ile recep tayyip erdoğan ile amerika nın da işinin bittiğini düşündüren ve onu süpürmeye başladıklarını da düşündüren bir açıklamadır kanımca.ve en önemlisi bu açıklama ile anlatılmak istenen ordu nun darbe yanlısı olmadığını siyasal zeminde adam gibi bu işleri çözün dediğinin göstergesidir.yani uyarıdır siyasi erke.
ve inatla darbeci ordu diye tek taraflı bakışta ısrar edenlere.çoğulcu demokrasi diyerek,meclisteki çoğunluğunu demokrasi hakkı olarak görüp geriye kalanı demokrasinin içinde görmeyenlere.aynı zamnada iktidarda olupta ,verdikleri demeçleri attıkları nutukları unutup hepinizi kucaklayacağım diyenlere ve bunların bu söylediklerini ,yaptıklarını unutanlara.
#1567682 dememiş miydim abdullah gül cumhurbaşkanı olmayacak, olamaz diye..
şimdi merak ediyorum, gülün başa geçmesini isteyenler, bu açıklama karşısında da akpnin kendi aday gösterip kendi oylayıp seçtiği evcilik oyunu gibi oyuna demokrasi diyenler, yine nerde demokrasi diye çığıracaklar mı?
memleketinin ayına yıldızına kurban olan akpliler bu açıklamaya, askerine kızarak * bu memlekette ne sıfatla bulunduklarını ortaya çıkaracaklardır.
içeride ve dışarıda büyük bir ihanet dalgası ile karşı karşıya kalan ülkemizin gidişatı hakkında yüce türk ordusunun çok doğal olarak kaygılarını belirtmesidir. siyasete karışmakla aLAkası yoktur. zira ülkenin ulusal bütünlüğünü ve anayasal yapısını savunmaya yönelik düşünce ve eylemler sadece askerin değil her türk insanının yapması gereken bir davranıştır.
eğer türkiye de ''sen ''ne mutlu türküm diyene dersen'', bir başkası çıkar ''ne mutlu kürdüm diyene'' der'' diyen bir başbakan varsa, eğer türkiye de ''laikliği yeniden tanımlayalım'', ''dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz'' diyebilecek kadar gözü dönmüş bir meclis başkanı varsa, cumhuriyeti koruma ve kollama görevi kendisine kanunlarla verilmiş türk ordusu elbette bu görevini yerine getirecektir. bunun tersini düşünmek gaflettir, dalalettir, ihanettir.
ordunun siyasete karıştığının göstergesidir.ve bunun ne kadar tehlikeli olduğu açıktır,atatürk bunu istemezdi çünkü bu ülkenin atatürk ilke ve inkılaplarını koruyacak başka organları vardır.zamanında atatürk hem asker hem milletvekili olan silah arkadaşlarını dahi meclisten attırmıştır.
içeriğini anlamayamayanların farklı farklı yerlere çektikleri, gayet yerinde ve gerekli bir açıklamadır.
Bu yazı sadece akp'ye bülent arınç'a değil, laikliği kurtaracam ayağına yatarak bunu tartışma konusu yapıp oy avlama hevesinde olanlara da gelmiştir.
Koalisyon hükümetlerinin ülkeye bir bok kazandırmadığı ve kurulmasından belli bir süre sonra çatırdayıp çöktüğü herkesçe aşikardır.
Koalsiyonsuz bir hükümetin ülkeyi daha güzel günlere götüreceği ise tartışmasız bir gerçektir. 2003 seçimlerinde akp'nin seçim propagandası ve vaatleri sonrası bu görev anayasamızdaki %10 barajı ve 45 milyonda 11 milyon seçmen sayesinde akp'ye verilmiştir.
Şimdi akp tarafından 5 senedir yönetilen ülkemize bakacak olursak akp'nin maalesef ki türkiye'nin partisi değil, sadece kendisine oy veren 11 milyon'un partisi olarak kaldığını görememek için kör ve sağır olmak gerekir. Sen 11 milyonun ipiyle kalan 34 milyonun ipini çekip adına da demokrasi diyebiliyorsan ben de sana en hafif tabiriyle bsg diyorum.
Akp ülkeyi düzlüğe çıkaracak bir iktidar partisi olabilmiş, vaat ettiğini başarabilmiş olsaydı oyumda akp'ye idi.
Bu ülke insanları istikrar istiyor artık. Ne sağcılık ne solculuk ne de aşırı dincilik. Bu ülke bir çok medeniyetin buluştuğu bir ülke ve ancak el ele verirsek düzlüğe çıkarız.
işte bunu başaramadığımızdan dolayı o düzlüğün başında ordumuz bizi yalnız başına beklemekte.
bu meseleye başka bir çözüm yolu bırakmayan akp'nin ve bülent arınç'ın anlayacağı dilden bir açıklamadır. zira bu açıklamaya tepki gösterenlerden cevap bekliyorum!!!
rte; "yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. ineği önümüzden önce lafla, usul usul, sonra evelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız." derken.. * *
"biz hazmettire hazmettire geliyoruz. allah'ın izniyle!.. bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çalışmalarıdır.
biz onun için geliyoruz." derken...
"biz kemalist düzenin koruyucusu olamayız, bu mümkün değil!.." derken...
"demokrasi bizim için amaç değil, araçtır. amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız." derken... ve
"demokrasi bizim için bir tramvaydır. istediğimiz durağa gelince ineriz." derken neredeydiniz?? neden o zaman sesiniz çıkmıyor? o zaman niye susuyorsunuz??
şimdi bu adam bunları derken kimse sesini çıkarmıyor, ama demokrasinin "d"sinden rahatsız olan düşünme yoksunları şimdi askere tepki koyuyor. böyle şeriatçiler tarafından yönetilmektense bu tepkiyi verenler ve destekleyenler demokratik olmamakla suçlanıyor... demokrasiden bahseden bu menfaatçi insanlar zaten apaçık belirmişler yukarıda sarf ettikleri cümlelerde her şeyi. bu adamlar laik değil, demokrat değil. e o zaman köşk'te de bi işleri yok!
