fenerbahçe'nin tur sevincini kendi saha ve seyircisi önüne bıraktığı karşılaşmadır. belli ki helsinborg'lu oyuncular galatasaray ceza sahasını yeteri kadar rezil etmemiş.
fenerbahçemin bu sezon beni yanılttığı üçüncü maç. oftaş, istanbul belediye ve inter. takımlara bakınca pek bir anlamsız gözükse de yanılmam, en azından bir beraberlik olur dedim. olmadı.
canın sağolsun fenerim be. cska'yı yenelim ki bazı arkadaşlar messi'yi seyretsin. zira statlarına messi'nin gelmesi gerçekleşmeyecek bir hayal şu an için.
alex'in golü kaçırmasıyla herşeyin değiştiği maç. yenilen saçma gol sonrasında interin geliştirdiği etkili ataklar. yine iyi dayandık be. ya sekiz yeseydik!
hakkında bir sürü yorum çıkartılabilmesi mümkün olan, fakat şu golün ve golü atan zlatan'ın golden sonraki tavrının, maçı tamamiyle özetlediğini düşündüğümden buyrun efendim;
maçın spikeri ve yorumcusunun da gollerin 1 2 saniye ardından;
-olsun daha var, bozmuyoruz moralleri
-hocam niye ayağını uzatmıyo roberto carlos burda?
-bırakın sevinsinler bizde sevinicez az sonra.
-hocam siz varken yani söylemiim diyorum yorum yapmiim diyorum ama..
söylediği sözler, bizleri dumur etme etkisinin bilmem kaç beygir gücünde olduğunu kanıtlamış olan, bir spikerin ve yorumcunun sunduğu maç.
hocanın söylediklerini söylemiyorum artık..
fenerbahçe avrupa'da artık kötü oynadığı zamanlarda yeniliyor. geçen seneyi hatırlayın, celta vigo ve newcastle deplasmanlarında alınan mağlubiyetler sonrasında herkes memnundu, iyi oynadık ama yenildik, şanssızlık falan deniyordu. bugün fenerbahçe'nin geldiği noktada fenerbahçe kötü oynadığı zaman yeniliyor ama iyi oynadığı zaman yenilmesi gerçekten zor bir takım oluyor.
gruptan çıkma olayına gelince; ligi bitmiş, önemli oyuncularını tatile göndermiş, hiçbir iddiası kalmamış olan cska'yı fenerbahçe kadıköy'de evire çevire yenecektir. ne kimse tedirgin olsun ne de kimse umutlansın. herkes kendi takımıyla ilgili umutlanırsa, dünya daha yaşanılacak bir yer olmaz mı sizce de.
favori takımın rahat kazandığı maçtır. fenerbahçe istanbul'da CSK Moskova'yı (Mustafa Denizlinin söylemiyle keçesa moskova) yenerek bir üst tura çıkacaktır. Ama oradan ötesi biraz zor.
Her takım deplasmanda zorlanır tıpkı inter'in kadıköyde zorlandığı gibi fenerbahçe'de milano da zorlandı, bir diğer hususda şu takımdaki bazı futbolcular 1 ayda toplam 21 maç yapmış ve son derece yorgundur takım olarak 2. yarıda kondüsyon düşüklüğüde bunu gösterir. kadıköydeki cska maçı da böylemi olur derseniz imkansız derim fenerbahçe bu grupta interden sonra an iyi takımdır bunu unutmamalıyız.
fenerbahçe'nin kötü oynayıp kaybettiği maç olmuştur. inter gibi kuvvetli bir rakip karşısına "1 puan alabilip beraber kalabilme" düşüncesi ile çıkar ve korkak futbol oynarsan alabileceğin en iyi sonuç bu olur. inter yerine daha kuvvetli bir rakip olsaydı sanırım skor çok daha farklı olacaktı.
fenerbahçe'nin önceki cl maçlarına oranla, daha kötü hazırlandığı maçtır. gerçekten de önceki maçlara göre baktığımızda oyuna hiç konsantre olmadığı görülüyordu.
fenerbahçe, daha önceki maçlarında, alanı mümkün olduğunca daraltan, ilk toplarda müdahele eden ve dolayısıyla rakibin yüzünü kaleye döndürüp tehlike yaratmadan topa müdahele eden bir oyun sergilemişti.
dahası fenerbahçe'de dün, top ayağında olan oyuncuya alternatif sağlamak için boş koşu yapan, kendini boş gösterip top isteyen, topsuz oyunu yapan; yani yardımlaşmayı ön planda tutan bir oyun yoktu.
peki bunlar ne zaman vardı? bu ciddiyet ve yardımlaşma önceki maçlarda olduğu için fenerbahçe bu kadar puan toplamıştı. eğer dün de bu tarz bir oyun oynasaydılar, en az 1 puanla türkiye'ye dönerlerdi.
yine de son maçlara girildiğinde, fenerbahçe'nin cska'yı kadıköy'de yenmesi pek de zor bir şey değil kanımca.
fenerbahçe'nin son yıllarda oynadığı * en kötü 45 dakikaya * sahne olan maç. hele ki 2-0'dan sonrası korku fimi gibiydi. başrol oyuncusu da inter'in yıldızı selçuk şahin.
fenerbahçemizin ilk 4 maçla alakası olmayan bir oyun oynadığı neticesinde de farklı kaybederek bizi üzdüğü maç.
öyle veya böyle bu maç bitti.
şimdi cska moskova maçına yoğunlaşmak gerek.
fenerbahçe'nin 1 sene sonra avrupa da kaybettiği maç olmuştur. galatasaraylı veya beşiktaşlı olmak yerine anti fenerli olmayı tercih edenler 1 senenin birikmişliğini kusuyolar gördüğümüz kadarıyla.
alex kötü oynadığı zaman takımın da kötü oynadığını anladığımız maç olmuştur. bu arada selçuk niye oynadı veya aurelio çıkıp yerine niye appiah girdi anlayabilmiş değilim.
bir takimin kaderinin halen kendi ellerinde kalmasini engellememis mucadeledir. soyle ki psv macindaki cska'yi yenemiyorsak zaten cikmayalim 2. tura falan..
