ana haber bültenlerinde gerek alt yazı, gerek haber başlığı flaş flaş iha muhabiri yaşıyor mu? denmesi nasıl bir aklın ürünüdür? bu adamın acıyla yanan ağlaşan bir ailesi var? çoluğu, çocuğu anası babası var? biz bu habere rastladığımızda dört gün sonrasında ayağı kırık adamın sağ olma şansı yok der, allah akıl fikir versin der geçeriz kanalı ama o insanlar ümide kapılır, olabilir mi diye düşünceye dalar. siler gözyaşını tv başına koyulur. sağ olduğu haberini almayı bekler. belkilere sarılır, acısını dindirir. bir, iki gün sonra öğrenir cesed bulundu. iki kez yürek deşmeye ölümünün acısını ard arda yaşatmaya ne hakkınız var? haber bülteni seyredilsin, reyting olsun, haber malzemesi olsun diye böyle asılsız iddialar sunmak nasıl çirkin, düşüncesizce, pespaye bir harekettir. ölüme acıya da saygınız yok, bu hususta sakin kalmak mümkün değil suçunuzu bilmediğiniz gibi ölümden rant sağlamaya çabalamak olacak iş değil.
yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız kaza,gerek arama sırasında gerekse basın organlarına ulaşan bilgilerin tutarlılığı açısından gözler önüne gene bir türkiye klasiği sunulmuştur.Bir köylünün agzından cıkan cümleleri de söylemeden edemeyeceğim;
"kaza olduğu gün, saat 15.15 civarı sisne köyü yakınlarında köylüler büyük bir ses duymuş. köyden yaşar özhan bana iletti. o bölgeye gittik, kayalıkların üzerinde çamlar arasında bir enkaz gördük. kablo kokusu geliyordu. sonra kurtuldular diye duyduk. tipi de olunca korkup döndük. sonradan bulunmadığını öğrendik."
üzücüdür. olabilir bir şeydir, sonuçta kazadır diyebiliriz. ama...
sonrası, orası gerçekten "olamaz" tabirine uyacak bir haldir.
diğerleri kaza anında hemen ölmüş olabilir. ama ya "kurtarın beni" diye bağıran adam?*
diğer 4-5 kişi kaza nedeniyle ölmüşse, o adamı da bana göre işlerini eline yüzüne bulaştıranlar öldürmüştür. biraz kazaysa, biraz da cinayettir.
burnunu sokmaması gerekenler maydonoz olup, abuk sabuk bilgiler vermiştir. herkes yetkiliymiş gibi basın açıklaması yapmış, hiçbir bok da başaramamışlardır.
son bilgilere göre yazıcıoğlu'nun hala bulunamadığı durumdur. yılan hikayesine dönmüştür olay tam olarak. enkazı ilk gören korucu telefon bağlantısında 3 kişinin cesedini gördüğünü, diğerlerini göremediğini, ancak donmak üzere olduklarını ve beklemek yerine dönüş yoluna başladıklarını bildirmiştir. yani enkazdan ayrılmata olduklarını söylemiştir. kendisi bunu söyledikten yaklaşık 10 dk sonra tv kanalları enkazın yanında bulunan 17 kişilik grubun diğer kişilere de ulaştığını bildirmiştir. adamlar üzerimizdekileri çıkarıp yaktık ısınmak için, burada beklersek donucaz o yüzden geri dönüyoruz dedikten sonra vazgeçip aramaya mı inanmışlardır yoksa bunların hepsi insanları sakinleştirmek için söylenmiş yalanlar mıdır bilemiyoruz artık orasını.
bilgi kirliliğinin nelere mal olduğunu bir kez daha gösteren olaydır.
bbp'den bir yetkili canlı yayında basın toplantısı yaparken telefon çalıyor ve "kayseri valimiz şimdi bildirdi, yaralılara ulaşılmış, hastaneye kaldırılıyorlarmış" diye konuşuyor.
sonra bir grup köylü çıkıp, "biz ilk gün o bölgeye gittik ancak bulundukları yönünde bize telefon geldi biz de geri döndük" diyor. "yanmış kablo kokusu geliyordu" diyor adamlar, dikkate alınmıyor. onların gittiği yönün tam tersi bir yönde arama yapılınca da köylüler "biz yanlışız herhalde" diyerekten daha ertesi gün bölgeye tekrar gitmiyorlar, hava şartları da ağırlaşınca insan haliyle böyle düşünebilir. tabi über muhteşem teknolojik imkanlarımız var, hangi bölgede olduklarını biliyoruz ya, "kesin buralarda" diyoruz ya. sonra tesadüfen bulunuyorlar. hayır, tesadüfen bulunamasalar kar ve tipi enkazı tamamen kapatttıktan sonra karlar eriyince yaza doğru bulacaklardı sanıyoruz?
kayseri valisi ise kayseri valisi, kahramanmaraş valisi ise kahramanmaraş valisi, her kim ki, ilk gün "bulundular, hastaneye kaldırılıyorlar" açıklamasını yaptıysa derhal istifa etmesi gerekmektedir.
amsterdam kazası sonrası thy yöneticileri çıkıp can kaybı yok diyor, bu kazadan sonra devletin yetkilileri "bulundular" diyor. arkadaş ne ayaksınız siz? yöneticilik yetenekleri böyle zamanlarda belli olur, iyi günde zaten bir şekilde bürokratik rayda yürür işler, siz rutinin dışında iyi ne yapabilirsiniz?
o öyle olsaydı bu böyle olsaydı ilk gün gitseydik aslında kaza hiç olmasaydıya bağladığımız ve bunların birer nafile çaba olduğunu hepimizin bildiği , sonunda 6 kişinin öldüğü , kimilerinin zafer naraları attığı kimilerinin içinin yandığı, binbir çeşit simülasyon binbir çeşit senaryonun yazıldığı bu trajedi üzerinden kimilerinin rant sağladığı, sağlayacağı elim bir kazadır.
Şimdi benim aklıma bazı şeyler takıldı. Birazdan anlatacağım tüm hikaye tamamen hayal ürünüdür. *
Soru 1) Muhsin yazıcıoğlu ve ekibini taşıyan helikopterin kaza geçirmesinden sonra neden medya kuruluşları helikopterden kaynaklanan en büyük eksiklikleri dile getirip bunu sorgulamak yerine sürekli olarak arama tarama beceriksizliğini ön plana atmıştır?
Soru 2) Helikopter firması Med-Air'e aittir. Med-Air'in sahibi Ali sabancı'dır. Ali sabancı kimdir? Aydın doğan'ın damadı. Doğan grubu bunu ön plana çıkarmamakta direnmesinin sebebi bu olabilir mi?
Soru 3) Daha ilk saatlerden itibaren 4000 insanın -10 -20 derecelerde gece gündüz tarama çalışmalarını önemsemeyerek, bu durumundan siyasi rant elde edebilir miyim? sorunun peşinde koşanlar, yapılan arama çalışmaların yanlış bölgede olduğunu nasıl? hangi yönteme dayanarak tespit etmişlerdir? Yoksa yanlış yere ait verilen koordinatlar bu arama çalışmalarının gecikmesi için bir kurgu mudur?
bugüne kadar on yedi kaza atlatmış ama helikopter kazasına yenik düşmüş kişidir. üç gün süren yüzlerce kişinin yaptığı arama kurtarma çalışmalarına rağmen bir türlü bulunamayıp! köy halkının ayaklanmasıyla helikopter enkazına ulaşılmıştır! akıllarda bir çok soru işaretleriyle..
kaza mı suikast mi olduğunu zaman gösterecektir. arama çalışmalarının nasıl ters istikamette yapıldığı açıklanmalıdır. yetkililer sorgulanmalıdır. malıdır da burası da türkiye. *
kazazedelerin durumu hakkında kimsenin net bir bilgi veremediği, veremeyeceği kaza. içindeki kim olursa olsun, berbat geçen günümün üzerine bir de tuz biber ekmiştir. helikopterin içinde, hayatta olan; telefonda 20 dakika konuşturup o durum içerisinde uğraştırdığın adam. ve sen bunların yerini 47 saatte, o da amerika sayesinde bulabiliyorsun. umarım bu da türkiye'yi karalamaya yönelik "efsane"lerden biridir, koca helikopteri yanlış yerde arayıp amerika'nın uyarısıyla "aa burdaymış lan ehiehi" diyen bir devlet hayal etmek istemiyorum ben. gerçek olmasın. ulan beğenmeyip taşak geçtiğimiz ülkelerde yok bu rezillik. koca bir helikopteri 47 saatte bulamamak nedir?
üzeri karla kaplanmış. siktir ordan, nereye karla kaplı lan? duymadınız mı adamın söylediklerini? apaçık bir alanda, görmemek mümkün değil diyor. abi anlamıyorum ben, burda uçağa helikoptere binen hiç mi insan yok? mart sonunda dağın zirvesinde hangi helikopter kar yüzünden görünmez hale gelir? cesedi, dumanı, parçası, gözükmez mi lan koca helikopterin? yemeyin bizi bunlarla, yanlış yerde arayıp "karın altında mı lan yoksa?" diye düşünmekle adam kurtarılmıyor.
korucunun verdiği bilgiye göre de ne yazık ki 3 kişi donmuş olarak bulunmuş, 3 kişi de kayıp. korucunun olay yerinden bilgi verdiği ve bunun gerçek olduğu düşünülürse, tek tesellimiz ilkyardım bilgisi fazla olmayan ve tıptan pek anlamayan korucunun, hala hayatta olanları öldü zannedip böyle bir bilgi vermesi olacaktır. fakat 47 saat karın altında aç susuz bekleyen insanların da buzluktaki buz olmadığını hatırlatmakta fayda var, sıcağı görünce çözülmeyecekler ne yazık ki.
umarım, hepsi sağ kurtulur. bbp'liler nereyi yakar onu bilmem de, böyle bir adilik yüzünden 10 kadar çocuk, 5 hatta 6 tane kadın korumasız kalacaksa; allah hepinizin bin belasını versin.
edit: belirtmeden geçmek istemedim. yerleri tespit edilsin diye verdiği mücadeleden sonra, apaçık yerde helikopterin bulunamaması sonucu ölüp de eşini ve çocuklarını yalnız bırakan ismail güneş'i düşünmek çıldırtıyor beni. yazıklar olsun.
bazı sözlük yazarlarını ne olduğu belli olmayn bir mutluluk ve oh olsunculuk içine sokan durum.
bir insanın helikopterle kaza yaparak,donarak ölmesi birilerine gülme malzemeside olabiliyormuş.
yazık.
insanlığınızdan utanın.