kaza mı suikast mi olduğunu zaman gösterecektir. arama çalışmalarının nasıl ters istikamette yapıldığı açıklanmalıdır. yetkililer sorgulanmalıdır. malıdır da burası da türkiye. *
bugüne kadar on yedi kaza atlatmış ama helikopter kazasına yenik düşmüş kişidir. üç gün süren yüzlerce kişinin yaptığı arama kurtarma çalışmalarına rağmen bir türlü bulunamayıp! köy halkının ayaklanmasıyla helikopter enkazına ulaşılmıştır! akıllarda bir çok soru işaretleriyle..
Şimdi benim aklıma bazı şeyler takıldı. Birazdan anlatacağım tüm hikaye tamamen hayal ürünüdür. *
Soru 1) Muhsin yazıcıoğlu ve ekibini taşıyan helikopterin kaza geçirmesinden sonra neden medya kuruluşları helikopterden kaynaklanan en büyük eksiklikleri dile getirip bunu sorgulamak yerine sürekli olarak arama tarama beceriksizliğini ön plana atmıştır?
Soru 2) Helikopter firması Med-Air'e aittir. Med-Air'in sahibi Ali sabancı'dır. Ali sabancı kimdir? Aydın doğan'ın damadı. Doğan grubu bunu ön plana çıkarmamakta direnmesinin sebebi bu olabilir mi?
Soru 3) Daha ilk saatlerden itibaren 4000 insanın -10 -20 derecelerde gece gündüz tarama çalışmalarını önemsemeyerek, bu durumundan siyasi rant elde edebilir miyim? sorunun peşinde koşanlar, yapılan arama çalışmaların yanlış bölgede olduğunu nasıl? hangi yönteme dayanarak tespit etmişlerdir? Yoksa yanlış yere ait verilen koordinatlar bu arama çalışmalarının gecikmesi için bir kurgu mudur?
o öyle olsaydı bu böyle olsaydı ilk gün gitseydik aslında kaza hiç olmasaydıya bağladığımız ve bunların birer nafile çaba olduğunu hepimizin bildiği , sonunda 6 kişinin öldüğü , kimilerinin zafer naraları attığı kimilerinin içinin yandığı, binbir çeşit simülasyon binbir çeşit senaryonun yazıldığı bu trajedi üzerinden kimilerinin rant sağladığı, sağlayacağı elim bir kazadır.
bilgi kirliliğinin nelere mal olduğunu bir kez daha gösteren olaydır.
bbp'den bir yetkili canlı yayında basın toplantısı yaparken telefon çalıyor ve "kayseri valimiz şimdi bildirdi, yaralılara ulaşılmış, hastaneye kaldırılıyorlarmış" diye konuşuyor.
sonra bir grup köylü çıkıp, "biz ilk gün o bölgeye gittik ancak bulundukları yönünde bize telefon geldi biz de geri döndük" diyor. "yanmış kablo kokusu geliyordu" diyor adamlar, dikkate alınmıyor. onların gittiği yönün tam tersi bir yönde arama yapılınca da köylüler "biz yanlışız herhalde" diyerekten daha ertesi gün bölgeye tekrar gitmiyorlar, hava şartları da ağırlaşınca insan haliyle böyle düşünebilir. tabi über muhteşem teknolojik imkanlarımız var, hangi bölgede olduklarını biliyoruz ya, "kesin buralarda" diyoruz ya. sonra tesadüfen bulunuyorlar. hayır, tesadüfen bulunamasalar kar ve tipi enkazı tamamen kapatttıktan sonra karlar eriyince yaza doğru bulacaklardı sanıyoruz?
kayseri valisi ise kayseri valisi, kahramanmaraş valisi ise kahramanmaraş valisi, her kim ki, ilk gün "bulundular, hastaneye kaldırılıyorlar" açıklamasını yaptıysa derhal istifa etmesi gerekmektedir.
amsterdam kazası sonrası thy yöneticileri çıkıp can kaybı yok diyor, bu kazadan sonra devletin yetkilileri "bulundular" diyor. arkadaş ne ayaksınız siz? yöneticilik yetenekleri böyle zamanlarda belli olur, iyi günde zaten bir şekilde bürokratik rayda yürür işler, siz rutinin dışında iyi ne yapabilirsiniz?
son bilgilere göre yazıcıoğlu'nun hala bulunamadığı durumdur. yılan hikayesine dönmüştür olay tam olarak. enkazı ilk gören korucu telefon bağlantısında 3 kişinin cesedini gördüğünü, diğerlerini göremediğini, ancak donmak üzere olduklarını ve beklemek yerine dönüş yoluna başladıklarını bildirmiştir. yani enkazdan ayrılmata olduklarını söylemiştir. kendisi bunu söyledikten yaklaşık 10 dk sonra tv kanalları enkazın yanında bulunan 17 kişilik grubun diğer kişilere de ulaştığını bildirmiştir. adamlar üzerimizdekileri çıkarıp yaktık ısınmak için, burada beklersek donucaz o yüzden geri dönüyoruz dedikten sonra vazgeçip aramaya mı inanmışlardır yoksa bunların hepsi insanları sakinleştirmek için söylenmiş yalanlar mıdır bilemiyoruz artık orasını.
üzücüdür. olabilir bir şeydir, sonuçta kazadır diyebiliriz. ama...
sonrası, orası gerçekten "olamaz" tabirine uyacak bir haldir.
diğerleri kaza anında hemen ölmüş olabilir. ama ya "kurtarın beni" diye bağıran adam?*
diğer 4-5 kişi kaza nedeniyle ölmüşse, o adamı da bana göre işlerini eline yüzüne bulaştıranlar öldürmüştür. biraz kazaysa, biraz da cinayettir.
burnunu sokmaması gerekenler maydonoz olup, abuk sabuk bilgiler vermiştir. herkes yetkiliymiş gibi basın açıklaması yapmış, hiçbir bok da başaramamışlardır.
yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız kaza,gerek arama sırasında gerekse basın organlarına ulaşan bilgilerin tutarlılığı açısından gözler önüne gene bir türkiye klasiği sunulmuştur.Bir köylünün agzından cıkan cümleleri de söylemeden edemeyeceğim;
"kaza olduğu gün, saat 15.15 civarı sisne köyü yakınlarında köylüler büyük bir ses duymuş. köyden yaşar özhan bana iletti. o bölgeye gittik, kayalıkların üzerinde çamlar arasında bir enkaz gördük. kablo kokusu geliyordu. sonra kurtuldular diye duyduk. tipi de olunca korkup döndük. sonradan bulunmadığını öğrendik."
ana haber bültenlerinde gerek alt yazı, gerek haber başlığı flaş flaş iha muhabiri yaşıyor mu? denmesi nasıl bir aklın ürünüdür? bu adamın acıyla yanan ağlaşan bir ailesi var? çoluğu, çocuğu anası babası var? biz bu habere rastladığımızda dört gün sonrasında ayağı kırık adamın sağ olma şansı yok der, allah akıl fikir versin der geçeriz kanalı ama o insanlar ümide kapılır, olabilir mi diye düşünceye dalar. siler gözyaşını tv başına koyulur. sağ olduğu haberini almayı bekler. belkilere sarılır, acısını dindirir. bir, iki gün sonra öğrenir cesed bulundu. iki kez yürek deşmeye ölümünün acısını ard arda yaşatmaya ne hakkınız var? haber bülteni seyredilsin, reyting olsun, haber malzemesi olsun diye böyle asılsız iddialar sunmak nasıl çirkin, düşüncesizce, pespaye bir harekettir. ölüme acıya da saygınız yok, bu hususta sakin kalmak mümkün değil suçunuzu bilmediğiniz gibi ölümden rant sağlamaya çabalamak olacak iş değil.
TC Bilgi Teknolojileri ve iletişim Kurumu kaza olduktan 55 dakika sonra enkazın yerini kesin olarak bildirmiş. bakalım daha neler çıkacak bu kazanın altından,
ergenekon yaptı ergenekon! iki adet telefon konuşması var ve bunları önce başbakanımız beyefendi dinliyor, sonra ajanslara sunuluyor. o kadar biz gördük diyen tanıklara rağmen başka yerler aranıyor. 2 gün boyunca sonra ölmüşlerdi zaten düşüş sırasındaki travma sonucu deniliyor. sonra amerika'da bezi cia ajanları tarafından değiştirlen bir kukla emir veriyor kazanın ardınjda birşeyler var araştırın diye. yemezler beyler!
ya da yer bu halk ne diyeyim atın yalanı seveyim inananı.
her ne kadar ergenekoncu yazarlarca dalga geçilsede işin içinde bir bit yeniği olduğu kesindir. 112 kaydındaki tuhaflıklar, her gün yeniden yapılan açıklamalar kafa karıştıran niteliktedir. hele ölümünden önce tertiplemeyi düşündüğü büyük toplantı ortaya çıktı ya du bakalım daha neler çıkacak dedirten bir kazadır. altından ergenekon çıkması komik değildir bu adamların hala harıl harıl bir şeyleri örtmeye ve kaşımaya devam ettiklerini gösterir.
edit: altında ergenekondan çok daha fazlası varmış gibi, sanki bu adamın ölmesini herkes istemiş...
cezaevinde dönen bi muhabbet vardır. işte devleti dolandıran bi şahıs vardır. arkasından konuşurlarken, "arkadaş devletin malını yemek hiç hayırlı olmuyor, sonradan çıkıyor o kazandığın misliyle. benim babamın amcası askeriyeye kumanya getirirdi. yüksek fiyattan satardı devlete. sonra trafik kazasında sakat kaldı." burda da tam tersi bi durum var gibi gözüküyor.