maç bitmiş eve dönüyorum. bakıyorum izmir sokaklarında ellerinde bayraklar üzerlerinde milli formalı insanlar başı önlerinde duruyorlar. avrupa şampiyonasında finale çıkamadıkları için üzülen bizler. ne mutlu ki milli takıma finale çıkamadığı için üzülüyoruz. ne mutlu ki yenildik ama ezilmedik psikozundan finale çıkamadık ibne hakem diyebiliyoruz.
sevinsem mi üzülsem mi bilemediğim maç. çocukluğumdan beri ne derslerim iyidir benim, ne hatunlardan yana yüzüm gülmüştür, ne de işlerim yolunda gitmiş, istediğim hayatı sürebilmişimdir. zevk aldığım şeyler de tıpkı odam gibi çok ''az'' metrekareydi benim. onların en başında da futbol gelmekte. şimdi böylesine canını dişine takan, çok afadersiniz köpekler gibi mücadele eden, rakip 15 kişiyle ısınırken kendileri ilkokul çocuklarının kutu kotalanın ezilmiş kutusuyla top oynamaya çalıştıkları gibi ısınmaya çalışan bir milli takıma sahip olduğum için gururluyum inanın.
bilmiyorum mübalağa gelebilir bu yazılanlar ama hayatta hep ufak şeylerin mutlu ettiği bi insan olarak bu geceki adamlara çok teşekkür ediyorum. 3 kere avrupa şampiyonu, 3 kere dünya şampiyonu olmuş bir takım karşısında 75 dakika kalenize şut attırmıyorsanız, gol yedikten 5-6 dakika sonra ölüme giden gladyatörler gibi saldırıp eşitliği sağlıyorsanız, 12 buçuk kişiyle aslanlar, kaplanlar gibi mücadele edip 90. dakikada o ana dek maymun olmuş bir bek oyuncusundan sizin oyuncularınız saldırmaktan yorgun düştükleri için gol yiyorsanız, gene de kalan 55-59 saniye civarında rakibi ''tırstırıyorsanız'' futbolu siz oynuyosunuz demektir.
kimse anlatmasın ''hollanda nefis hacıııı... ispanya süpeerr... ruslar şahane oynuyo aga...'' diye. euro 2008'in en müthiş takımı türkiye milli takımıdır. zevk, keyif, hırs, mücadele, eşcinsel hakemler tarafından hakkına tecavüz edilmesine rağmen bitmek bilmeyen bir direniş... ben bunları şu 3 hafta boyunca gördüm ve izlemekten dolayı büyük bir mutluluk yaşıyorum. allah bunları yaşatan herkesten razı olsun. hatadır olur. rüştü'ye de sonsuz teşekkürler. toptur kayar ayağın altından. her topu ezen hamit'e de sonsuz teşekkürler. goldür atılır, kaçırılır. mucizenin diğer ismi semih'e de sonsuz teşekkürler. arda'ya, topal'a, marco'ya, servet'e, tuncay'a, colin'e, ayhan'a, jet gökdeniz'e, uğur boral'a, balta'ya... hepsine sonsuz teşekkürler. bana bu güzel günleri yaşattıkları için.
ufacık şeylerle sevinen ben ve benim gibi düşünen tüm insanların tüylerini gururdan diken diken ettikleri için. bikaç saatlik de olsa kalbimin ritmini heyecandan bozdukları için. onları izlerken onurdan mütevellit gözyaşlarımı tutamadığım için.
son dakikalarda gelen ve şansımızın da yardım ettiği galibiyetler sonrası beklediğimiz son, bir son dakika golüyle finale veda. yalnız burda değinilmesi gereken nokta ismini bilmediğim ve bilmeden bile bir çok yakınını ileri sürüp küfür dağarcığımı zorlayarak ağzımı bozduğum hakem. ulan, avrupa avrupa, medeniyiz, en iyiyiz, ırkçıığa son falan gibi nidalarla ortalıkta paytak paytak dolanırken bu türk fobisi nedendir? yerim sizin birliğinizi de kupanızı da. tamamen hak ettiğimiz bir malubiyet olsa içim yanmayacak şerefsizim. ama bu hakemin düdüğünü bilmem neresine sokup sarı kartlarını da kıvırmadan aynı yerden itelemek istediğimi gösteren düşüncelerimi bastırmıyor tam tersi arkasında duruyorum hala.
evet evet, ırkçılığa son verilmeli pankartlarda olduğu gibi. ve avrupalılar ırkçılığa son verirken aynı zamanda da bu türk fobisini yenmeli artık.
bir son sözüm de o sarışın alman başkanı merkel'e; aferin iyi futbol taraftarıymışsın.
ha bu arada maçın başında dikkatimi çeken bir nokta da, oyumcularımız alman futbolcularla tokalaşırken hepsinin gözünde futbolcularıma doğru tepeden bakışı sezdim fakat ürkerek baktıkları tek oyuncumuz hamitti. hamit fena korkutmuş bunları.
turnuva boyunca kenardan bir katkı göremeden oyuna yüreğine koyan, terini akıtan tüm futbolcularımıza teşekkürler. Amma kenar yönetimine ve defansımızda harikalar yaratan(!) Hakan Balta, Gökhan Zan, Sabri ve Rüştü dörtlüsüne ne desem az gelecek gibi; tabi burada gereksiz artislik serilerine bir yenisini ekleyen Volkan'ı da unutmamak gerekir. bu geceki maç içinse fatih terim'in hocalık seviyesini belirtmesi açısından bir kaç söz söylemek gerekecek galiba. Bir takım aynı kanattan üç gol yiyor ve hoca bunu seyrediyorsa(adam yoktu bahanesini lütfen kullanmayın, kendinizi kandırmış olursunuz), Ümit Karan, fatih tekke hatta nobre evde otururken kurtarıcı olarak takıma çağrılan mevlüt sadece ilk maçın ilk 45 dakikası ve son maçın sonlarında forma giyiyorsa, ibrahim üzülmez hatta ümit özat bile daha verimli olabilecekken Hakan Balta'ya katlanılıyorsa, takım bu kadar adam yokluğu çekerken gökdeniz ve tümer metin kenarda oturuyorsa(madem bu adamlar verimli olamıyor çağırma kardeşim, başka adam mı yok?) maalesef bu tarz hatalarla elenmeniz kaçınılmaz oluyor. tabi burada maçlarımızı yöneten hakem artıklarını da kutlamak gerekiyor ki bu kadar saçmalamyı nasıl beceriyorlar bilemiyorum; platini, erzik ve başka kim rol oynuyorsa onalrında kulaklarını çınlatmak istiyorum. son söz olarak maçtan sonra istifa eden büyük motivasyoncu, küçük hoca terim'e talip olan dortmund ve cenova yetkililerine de allah akıl fikir versin diyorum.
bizim son dakika hatta saniye golu maclarimizin sevinci bu sefer Almanya takiminin "son dakikada bastir" sevinci oldu.
butun oyuncularin ellerinden geleni yaptigi mactir Rustu den haric, kalesinde kalsaydi son golu yemiyecegimize inaniyorum gerci ben bu maci alicagimiza inanmiyordum zaten... de yine bir heveslendik ailecek.
herneyse her zamankisi gibi diyip noktaliyorum....
4-0 yenilcez,fark yeriz diyen Ahmet Çakar ve benzeri insan topluluğuna takımımızın nanik yaptığı,bendenizdede an itibariyle zat-ı şahanesine iki kilo kına yollama hevesi doğuran maç.
turnuvanın en iyi maçıdır bu, finalin oynanmamasına rağmen hatta. kaderin cilvesi mi bilinmez, turnuvanın en güçlü takımlarından birine karşı başa baş mücadele edip de son dakkaya kadar savaşarak kaybettik bu maçı, her zaman şans bizden yana olacak değil ya, bu sefer de hakettiğimiz maçı alamadık. ama olsun, bu takımdan ümitliyim ben, fatih terim'e çok kızsak da, eleştirsek de adamın bir bildiği varmış demekki diyorum, yoktan 22 william wallace yarattı adam resmen. bu sefer olmadı ama önümüzdeki turnuvalarda bu takım ortalığın amua gor, demişti dersiniz.
(bkz: #3579255)
korktuğmun başıma geldiği, kahreden maç. 1. golde defansın arkasına atılan top ve hakan balta ve mehmet topal'ın ters kademeye zamanında girmemesi ve bastian schweinsteiger'in ön direğe yaptığı koşu... 2. golde aynı hatayı bu sefer sabri'nin yapması...
yine de buraya kadar gelen bizi bu sıcak yaz günlerinde coşturan milli takımımıza sonsuz teşekkürler..
sahada hakkıyla mücadeleyi verdiğimiz ama talihsiz bir şekilde yenildiğimiz maçtır. yine eksik oynadığımız bir maçtı. *
aslında bir türk gencine kıyasla futbola ilgim çok az denecek kadar azdır. süper lige, türkiye kupasına hatta şampiyonlar ligine dahi ilgisizimdir. kaçırdığım maça yanmam, üzülmem. tekrarını da neresi yayınlıyor diye aramam deli tavuklar gibi. fakat bunlar çok daha başka. maçtan fazlası. inanç, güven, birliktelik, coşku, sevinç, hüzün... hepsini
bir arada tutabilen başka bir şey bu. evet, çok ter döküldü, çok emekler verildi, hiç olmadığı kadar desteklendi milli takımımız. ama yıllardır hakemden yana dönmeyen şu talihimiz yine orada yoktu. gitmişti bir yerlere ve hala dönmemişti. artık dönerse de etek giydirip dansöz edilecektir 70 küsür milyon tarafından.
yine hakem. hep hakem. ipne hakem.
şu ana kadar maçları tatil mekanında izledim. eve döndükten sonra maç başladığı sırada atv'nin şifreye girmesini görünce internette şifreyi çözebilmek adına uğraştım ama çabalarım sonuçsuz kaldı. bu sırada ilk gölü atmıştık. apar topar yakındaki kahveye gittim. yer bulup oturduktan sonra sevinmesini, hareket etmesini dahi bilmeyen bir magandanın yanında olduğumu anladım. biraz arka tarafa geçtim. biz ikinci gölü atınca bu insan kılığındaki hayvan önündeki masayı kırdı. herkes bu adamdan daha samimi seviniyordur ama bu adam şovmen. daha sonra ekranda kız görünce ıslıklayan bir zihniyetle aynı ortamda olmanın sıkıntısıyla bu maçı kaybettmenin üzüntüsünü bir arada yaşadım.
halbuki bundan önceki maçlarda teyzem bir kenarda dua eder, adam gibi maçı izlerdik.
acaba iki ortam arasındaki bu talihsiz farktan mı kaybettik?*
sevgili kalecimiz rustu recber'in orta sahaya merak saldığı bir maçtı *. ayrıca iki golü de pisi pisine yedik. ırkçı ve ibne hakem çok takdirlikti *. zira b*k gibi oynayan bir takımın maçı almasına zemin hazırladı.
ayrıca bu maçta anladım ki, küfür dağarcığımı genişletmem lazım.
kötü oynayarak son dakikalarda aldığımız 3 maçın akabinde, iyi oynayarak son dakikada verdiğimiz maç olmuştur.
almanya'ya bir nevi isviçre, çek cumhuriyet, ve hırvatistan maçlarının diyetini ödedik gibi oldu. yediğimiz son iki golde de rakibe baskı yapmamaız ve topu remsen ceza alanı çevresinde dolaştırmamız büyük hataydı, ilkini yedik, 2. golde yine aynısını yaptık. koy ayağını arkadaş, uzatmaya gitsin maç, dehle gitsin. sabri son golde öyle bir yer kaybetmiştir ki, hala verdiği gol pasının etkisiyle dolanıyor ve gol sevincini yaşıyordu asnki. lahm geldi çaktı gitti.
hakemden ziyade, yardımcı hakemin bilimum 1. dereceden akrabaları çok feci küfürleri hak etmişti.
rüştü ise tek top çıkarmadan yine muhteşem bir hatalı çıkışla golü yedirmişti. ulan ilk yarıda 12 şut attık 9'u kaleyi buldu ve 1 gol attık. yani 8 şutu lehmann tokatlamış, tutmuş, bir şeyler yapmış. bir tane de tut be arkadaş, 2. golde ne var da çıkıyorsun, çıktın neden vurduruyorsun? gökhan zan denen milli sakar/sakat zaten mehmet topal'ın yarısını bile oynayamamıştır. ulan o kadar uluslararası maç oynadın hala bacakların titriyor, top çıkaramıyorsun. hala pozisyon hataları, hala saf bakışlar. klose topun gelişine göre yer değiştiriyor sen çakılıp kalıyorsun. liberodan bozma stoper mehmet topal kadar olamadın o boyla ya vallahi helal olsun. ayrıca bu adamı geçen sene 5 milyon euro'ya st. etienne'e vermeyen zihniyete ve beşiktaş yönetimine bir kez daha selam ederim. hakan balta diğer maçlara göre daha diriydi, sabri 3 olumlu hareket 5 olumsuz hareketle yine gönüllere kazındı, son goldeki "maç berabere bitti, nasıl çalım attım lan ben buna, nasıl gol pası verdim lan" modu 3. golü yememize neden oldu. kazım ikinci yarıda her ne hikmetse düştü, aurelio orta saha ve defans arasında mekik dokudu, hamit arada bazı kritik hatalı paslar verse de oyunun içindeki liderdi, uğur boral bu takımın sol kanadı olduğunu gösterdi, bundan sonra uğur kanatta, arda sol içte oynar artık. semih yine her zamanki gibi görevini yaptı, tek forvet oynamanın verdiği dezavantaja rağmen diriydi, rakibin defansının dengesini bozdu, gerilerden gelen sağlam bir 10 numaralı topçumuz olsaydı çok rahat boşluklar bulabilirdi.
tümer için, aferin oğlum zamanında sergen sana "bırak" derdi, şimdi de sen hazır olmadığın halde ilk kez dokunacağın topta kritik bir yerde hamit'e "bırak" diyorsun, ha hamit de dışarı atabilirdi ama senin yerin ve zamanın değildi tümer.
gökdeniz ve mevlüt için pek yorum yapacak zaman olmadı.
sinyor, kendi kurduğu takımla değil, aksiliklerin kurduğu takımla iyi top oynadı kanatları kapatması ise artıydı.
çekirge bu defa çok daha seri ve iyi zıplamasına rağmen avlandı, bu futbolun hakkı bu sonuç değildi tıpkı geçmiş 3 maçta olduğu gibi.
yine de iyiydi lan, en azından son dakikaya kadar yüksek tansiyonda izlemedik maçı.
kazanmamız gereken maçtı. kaybettik. kaybetmedik hediye ettik. gönül ister alkışlayalım tebrik edelim ama biz onları finalde alkışlamak isterdik . golü atmışsı topu tut yeme diye dalga geçtk çek le hırvatla ... golü attık topu tutmadık gol yedik. kolay mı bu kadar finalden dönmek kolay mı o kadar emeği böyle heba etmek... yakışmadı böyle elenmek...
"Soccer is a game for 22 people that run around, play the ball, and one referee who makes a slew of mistakes, and in the end Germany always wins." Gary Lineker
tekrardan bu sözü akıllara getirten maç olmuştur. **
en güzel futbolu oynayıp basit hatalarla veda etmek üzücüydü.