Üniversite bir eğitim kurumu değil. Eğitim lise ile biter. Üniversite bir uzmanlık kurumudur. 100 yaşında bile başlayabilirsiniz. 100 yaşında başlarsanız 4 yılda bitirmeye bakın. Zaman dar.
Bir takım sorunlar nedeni ile eğitimine ara vermek zorunda kaldığı ve daha sonra ''bu saatten sonra okusam ne olur'' demiyerek azim ederek ve çalışarak üniversiteyi kazanmasıdır. Eziklik değil başarıdır.
2000'li yılların başında önemliyken şu anda beş para etmez bir olaydır. gereksiz üniversite sayısı o kadar arttı ki artık üniversite kazanmak değil, şu okula girmeye hak kazandım demek önem kazanmıştır. ülkemizde de gerçek üniversite kavramına uyan haliyle 7-8 tane üniversite dışında başka üniversite niteliğine sahip gerçek üniversite yoktur.
22 yaşında ilk kazandığım okulu 5.dönemin sonunda bırakıp başka bir okula geçtim tekrar sınava girip ve emin olun insanın sevdiği şeyi yapması daha önemli kimse kafasında dert etmesin. sadece küçüklere okunuldugu için gerizekalilar tarafından sarıldığı hissine kapilinabilir.
şahsımdır. zekama güvenip hiçbir zaman ders çalışmadım ama bir şey fark etiim, zekanın bir önemi yok. Belki de abarttım kendimi, bilemiyorum. Zaman geçtikçe, iş hayatını gördükçe ve istediğim bölümün acısını hep içimde yaşadıkça okumaya karar verdim. ilk sınava hiç çalışmadım 300 puan geldi, idare eder dedim. lysye iki ay kala işten çıkıp derslere başladım evde ve kazandım. Radyo tv sinema okuyorum, mutluyum. Bir kitap yazıyorum ve yazar olmanın peşine de düşeceğim. Kendim planlasaydım bu kadar güzel olmazdı hayatım.
19 yaşında kazanmaktan daha iyidir. sonuçta seçtiği bölüm onun işi olacak ve hangi işi yapacağına iyi karar vermelidir. erken mezun olmakla iş bitmiyor, hayatı iyi analiz etmek ve kendini ona göre adapte etmek gerekir. 20 yaş ve sonrası bu kararı daha net verir. bana kalırsa bu bir avantaj bile sayılabilir, tabii 19 yaşında kazanıp okulu bitirip 23 yaşında tekrardan üniversiteye hazırlanma ihtimalini saymazsak.