Bayramların en neşelisidir. Çünkü çocukluğumuzun bayramıdır ve büyüdüğümüzde sahiplendiğimiz bir bayramdır kendileri. çocukluğumuzu sahipleniriz bu bayramla o zmanki kirletilmeyen duygularımızı.. Tadı hiç bir bayrama benzemez.. her 23 nisan günü şiir okumanın anlamı farklıdır. Evet onlardan biri benim çıkıp mikrofonla bas bas şiir okuyan miniklerden biriydim hep.. (tabi sonraları kendimi aşıp 8. sınıfa gelince bile okuyordum, alışkanlık yapıyor inanın.. 7 yaşına kadar emen çocuklara nasıl bakılıyorsa 8. sınıfa gelmiş birinin şiir okumasına aynı şekil bakılıyordu).. ama olsun,
anlamların en güzelini yüklediğim bir bayram 23 nisan..
ana babası kim olursa olsun, onlardan sorumlu olduğumuz, adını hiç bilmesek de öz be öz çocuğumuz olan minik tatlı şeylerin bayramı. atatürk vermiştir bu bayramı onlara...
zannederiz ki saçma önemsiz bir bayram ama bir annenin çocuğunu güzelce yıkayıp giydirip onu aldığı görevde izlemek için heycanlanması yıllar sonra bunu çocuğuna anlatırken gülmeyle karışık ağlaması ne kadar da önemlidir .
samimiyetine inanmadığım bayram. ne çocukken hazettim ne de şimdi ediyorum, özde değil sözde çocuk bayramı resmen. ulusal egemenlik tarafına saygım elbet sonsuz. benım sorunum çocuk kısmıyla. bu bayramda yapılan tek şey stadyumlara çocuk doldurmak ve onlara karton ındırtıp kaldırtmak. ha bi de makamlara çocuk oturtmak var ki o apayrı uyuz bir durum. o masaya oturan çocukların samimiyetine de ayrıca inanmıyorum, hep bi yapmacıklık, yapış yapış konuşmalar, sorulan soruları çok zekice yanıtlamaya çalışmalar filan...
gelelim benim çözüm önerime: madem bu çocuk bayramı, madem amaç çocukları mutlu etmek, o zaman artık bunlardan vazgeçilsin.23 nisan' da çocuklar tören alanlarında rezil olmasın, okulca ya da sadece sınıfça pikniklere filan götürülsün... ''törenlerden vazgeçemeyiz'' mi diyor devlet babam? o zaman da çıksın bi öğretmen meydana, şiir okumak yerine kapış yapsın, ardından da oyuncak filan dağıtsın çocuklara.
türk kültürü ile uzaktan yakında alakası olmayan kutlamalara sahne olan bayram. dünyada ulusal bayramını kendi kültürüyle hiç alakası olmayan bir şekide kutlayan başka bir millet var mıdır bilemiyorum.
ama tanrı kut motun'un bize bahşetiği geyik boynuzu ile kutlanan bayramlar yakındır.
Babası öldü.
Yetim büyüdü.
Üvey evlat oldu.
Tutuklandı.
Hapse atıldı.
Sürüldü.
işsiz kaldı.
Şöyle yazıyordu o sıkıntılı günlerde kaleme aldığı günlüğüne: ''Harcamalarım fazla değil, zira gelirim hep az.''
Hastalandı böbreklerinden.
Vuruldu göğsünden.
Mesleğinden atıldı.
idama çarptırıldı.
Kardeşleri öldü.
Çocuğu olmadı.
Boşandı.
Karaciğeri iflas etti.
türkiye büyük millet meclisi'nin açılışının 91. yılında, 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı'nın 90. yılı tüm dünya çocuklarına kutlu olsun. bugün 23 nisan neşe doluyor insan.
türkiye cumhuriyeti'nin ve kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nin resmi tatil günlerinden ve ulusal bayramlarından biridir. türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiştir.
bunca provokasyonlara rağmen, emperyalistlerin gölgesi altında ülkecilik oynayan şaklabanlara rağmen, hoca efendilerinin, abilerinin, ablalarının etiğini öpüp laik türkiye cumhuriyetine tehtit olanlara rağmen ; yaşasın 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı.
artık ne çocuk bayramıdır ne de ulusal egemenlik..
çünkü maalesef ulusal egemenlik diye birşey kalmadı, cumhuriyet bitti. islamo-faşist bir rejime cumhuriyet diyerek kendimizi kandırmanın bir anlamı yok.
başkanlık tartışmaları yapılıyorken, her tarafı bir kanser hücresi gibi fetullah gülen ve çetesi sarmışken, düzenin anamuhalefetinden baba muhalefetine bütün sistem partileri de yeni cumhuriyetimize entegre olmuşken ne cumhuriyeti..
seçimlerde binbir türlü hile hurda oluyorken; artık azınlık olamayacak kadar çok olan kürt halkının büyük bir kanadını temsil eden kürt hareketinin temsilcileri veto ediliyorken; ödp saçmasapan sebeplerle seçime sokulmuyorken; tkp'nin her yerde seçim çalışmaları engelleniyorken, zabıtalarla saldırılıyorken; muhalif olan herkes ya ergenekoncu ya darbeci ya da en iyi ihtimalle "marjinal" sayılıyorken... ne cumhuriyeti!
1. cumhuriyet bitti, 2. cumhuriyette de ulusal egemenlik diye birşey kalmadı.
bayramın çocukları ilgilendiren kısmına gelirsek..
birkaç isim arkadaşlar, sadece birkaç isim:
(bkz: ceylan önkol)
(bkz: semih sipahi)
(bkz: uğur kaymaz)
(bkz: ömer çetin)
(bkz: ismail paslanmaz)
daha saymaya gerek var mı? bu kadarı bile yetmedi mi bu ülkede çocuk bayramı'nın bir anlamının olmadığını anlamaya.
he unutmadan bir de;
(bkz: hüseyin üzmez)
bir de siirt'in pervari ilçesindeki, ilçedeki neredeyse bütün kamu görevlileri tarafından yıllarca tacize uğrayan kız çocukları...
bir de birkaç sene önce mersin'de bacaklarına kezzap atılan liseli kızlar.
bir de ilkokul kapılarında türbanla gazetecilere özgürlük demeçleri veren kızlar..
çocuklarımız.. bu ülkenin, emekçi halkın garantisi çocuklarımız..
çoçuk bayramı olmasına rağmen her sene o soğukta tiril tiril kıyafetlerle saatlerce soğukta bekletilmek sureti ile çoçuklara eziyet edilen bayramdır ben hiç sevemedim gitti.
buz gibi havaya rağmen, sırf vali beyimizin göz zevki bozulmasın diye kısa kollu ince tişörtlerle yaklaşık 2-3 saat dışarıda bekletilen çocuklarımızın bayramı. siz bayram sevincini yine de kaybetmeyin çocuklar, bugün şanlı bir gün aslında!
yine her zamanki gibi ecnebi müzikler eşliğinde, garip hareketler ve kıyafetler içinde kutlanan milli bayramdan çok her şeyi hatırlatan gün.
büyük başbuğ görse bu kutlamalara ne derdi acaba? zira dünyada ulusal bayramını kendi kültürüyle hiç alakası olmayan bir şekide kutlayan başka bir millet var mıdır bilemiyorum. bu hümanistliğimiz, bu sevgi pıtırcıklığımız, bu şirinliğimiz başımıza ne işler getiriyor görüyorsunuz.
Bırak Atatürk'ün şahsiyetini; hatırasına, istiklal marşına, büstlerine, duvarlardaki portrelerine bile saygı göstermeyenlere hatırlatırım; beklemiyoruz kutlamanızı. "orospu çocuğu bayramı" değil, "ulusal egemenlik ve çocuk bayramı" çünkü. *
Gazeteciler, makam koltuğuna oturtulan çocuklara salakça
sorular soracak, büyümüş de küçülmüş cevaplar alacak,
matah iş yapılmış gibi, pişmiş
kelle pozu verilecek, sırıtılacak..