çoğunlukla köylü insanlarımızın yemek yeme şeklidir.
şimdi kusura bakmasın kimse: onlar olmasaydı biz masada nah yemek yerdik. öyle masada sebze meyve olmadan otururduk.
yatın kalkın o yerde yemek yiyenlere dua edin. üç kuruş para kazanmasına rağmen, o kadar ürünü yetiştiren insan benim için en gelişmiş insandır arkadaş. cebindeki parayla onun ürününü satın alıp sonra ona ilkel diyen de en ilkel insandır.
yüzyıl adını cümle başına alıp 'hala' vurgusu yaparak değişim gelişim arzulayan düşüncenin, tespit nevinden eleştirisini ifade eder. hijyen ve görgü kuralları atlanmadığı sürece masa olmuş yer olmuş o kadar önemli değildir.
ilkellikle alakası olmayıp, aksine doğru oturulursa midenin 3 te 2 si boş kalacağından gayet sağlıklı bir yeme oranını da sağlar. ondan sonra hastaneler şekerim var kolestrolüm var diyenlerle, daha 13-14 yaşında obezite tedavisi için diyetisyenlere koşan gençlerle dolup taşıyor ve bundan yakınıyoruz.
21. y.y olmasına rağmen şehirlerde de, köylerde de çatak bıçak kullanmayanı, pişirdiği yemeği tenceresiyle mutfağından getirip yer sinisine koyan, herkese birer kaşık verip serili örtüyü de dizine çekip bir kaba 10 kişi kaşıklama dalıp karnını doyuranlar var.hatta ne büyük görgüsüzlüktür ki ekmeği de bıçakla dilimlemek nedir bilmezler, elle bölerler masa bilmez çağın gerisinde kalmış insancıklar.bir de vardır şık restoranlarda çatalı dişine sürmeden lokmasını ağzına alıp yutan, bıçağını elinden düşürmeyen tabağındaki yemeği kuş yemi gibi ufak lokmalara bölen peçete nedir bilen, şampanyadan anlayan, yemek yeme adabını bilen şamdanlı, kar beyaz örtülü şık şıkıdım masalarda yiyen yüksek bahşişler bırakan hanımefendıcılık, beyefendıcılık oynayanlar.yerde yiyen gocunmaz, masadakilere ses etmez iken masada olanların yada kendini masada göstermek isteyenlerin gösterişsiz yaşamlarla ne alıp veremedikleri olur ki inatla çağ kavgasına girerler.kendi büründükleri tek tipliliğe tezat durduğu için rahatlarını bozmak isterler.21. y.y hala .... diye başlanacaksa ille bir cümleye devamında yemek yemenin dışında getirilebilecek çokca önermeler var.
çocukluk hatta gençlik yıllarımdı. salondaki soba misafir geleceği zaman yakılırdı. mutfakta zaten soba yoktu. o yüzden tüm kışları yemeğimizi yerde yerdik be sözlük. sererdik sofra bezini üsütne sinin ayakalarını koyardık üsütünede mutfakta tabak çanak bardak salata vb. konulmuş siniyi koyardık. yemeklerde sobanın üsütne getirilirdi. ekmek dilimlenip sobanın gözünde ısıtılırdı önce.ohh ne güzel yerdik o zaman yemeklerimizi. ha soba demişken o kadar ilkeldik ki o zamanalar babam sobayı yakmak için odunları birbirine sürterdi.
moderniteyi sadece görünüşte götüyle algılayan bünyesizlerin ilkelleşmesine neden olan başlıktır. yahu yemeği ister yerde yerim ister amuda kalkıp yerim kime ne girip çıkıyor veya çıkmıyor, hayır yani anlayamadığım için soruyor?. buna ilkellik diyenlere biz halk dilinde zengin çocuklarına ait bir tabir varda söylemek istemiyorum anlarsınız ya!. neyse ki rtük var.
yerde yemek yemenin ne zamanla ne de medeniyetle bir ilişkisi olabilir.
ama yazarin üzerine gitmeyin, henüz 16 yaşında ve muhakeme yeteneği yeterince delişmemiş bünye olabilir. tramva vs. gibi sonuçlar çıkabilir ortaya.
ergonomiktir, altına serdiğin örtüyü çırparak temizlik de rahat yapılır. sonuçta yerde ya da masada yemek birer kültürdür. fakat birbirlerinden ne yüksek ne de alçaktırlar.
dogal bir durumdur, aliskanliktir. örnegin, 21. yüzyil da avrupanin göbeginde berlinde yasiyoruz, yemek masamizda olmasina ragmen yerde yemek yiyiyoruz. yani ilkel bir durum degildir bu.
bildiğimiz kadarıyla 21 asırdır (ve onun da öncesinde) değişmeyen fizik kurallarının sonucudur. ara sıra, allah diye bagiran sadri bey gibi bazı mukaddes zatlar bu fizik kurallarının belki de en göze batanı, yer çekimini ihlal etse de bu ihlal kabiliyeti insanlığın geneline bahşedilmiş bir nimet değildir. bu yüzden insanlığın önemli bir kısmı eli mahkum yerde yemek yemektedir. zaten mantık olarak, midenin ağızdan daha aşağı bir yerde olması sonucunda, yiyeceklerin sindirilmesi de yerçekiminin bir nimeti değil midir? o yüzden yüzyıl ne olursa olsun kişi yerde yemek zorundadır.
süper keyif veren, şehir insanıysanız azcık ayağınızın uyuşacağı, yemekleri sofradaki bütün insanlarla aynı tabakta yemek yeme durumu, yere yatak serip yerde yatmak gibi güzel olan, benim için sadece anneannede yapılası.
bakır tepsinin üzerinde sıcak bir tarhana çorbası, yanında ev yapımı yoğurt, bir de babaannenizin köy fırınında yeni yaptığı sıcacık bir köy ekmeği varsa, değil 21. yüzyıl, 31. yüzyılda bile muadili bulunamayacak olan keyiftir.
insanları yerde yemek yemek ya da masada yemek yemek gibi kendince çagdaşlık zannettiğin uygulamalarla etiketlemek mi çagdaşlık oluyor, ilkellik oluyor denilebilecek söylem.
sanane kardeşim ister masada yer, ister yere açar sofrasını orda yer.insanların hayatına burnunu sokmak, sen gibi olmadılar diye, senin gibi düşünmediler, senin gibi yiyip içmediler diye onları ilkellikle, geri kalmışlıkla v.s suçlamak çagdaşlıgın neresine denk geliyor acaba?insanları belli kalıplarda yaşamaya zorlamak mıdır çagdaşlık?
insanların tercihlerine saygı duymayan çagdaş(!) zihniyete bak sen...