bir de şöyle düşünün: aslına bakarsanız kağıt üretimi temelinde yatan biyolojik hammaddelerden biri de okaliptüs ağacı. okaliptüs, yılda 250 ton su tüketerek ve dikildiği topraklara toksinler salarak diğer ağaçların yetiştirilmesine engel olur. özellikle gd (genetiği değiştirilmiş) ağaçlar, ekosistemi altüst ediyor.
bunları da size kağıda resim yapmaktan, kağıdı okumaktan, ona dokunmaktan memnuniyet duyan biri söylüyor. alın size oksimoron.
nesli tükenmekte olan insandır.
(bkz: aa bu benim lan)
saçma sapan başlıklar açıp sol frame i batıracağına sen de oku. bari biz rahat edelim. hem bir iki şey öğrenirsin. fena mı olur?
diğer kitle iletişim araçlarından yayılan radyasyonun vücuda zarar verdiğini bilen bu yüzden olayın bokunu çıkarmayan, internet ve televizyondaki öğretici yayınların çoğunlukla taraflı ve yetersiz olduğunun farkında olan ve bilgiyi doğrudan alıp, kendi beyniyle analizini yapıp öyle sonuca varmayı seçen insandır.
mustafa koç gibi özetini çıkarttırıp kitap soğuruculuğu yapma trendine adapte olmalı; bir ikoncan edasında kitabın silkeleyip yere saçtığı geri kalan kısımlarını ise "hocam çalışmadığım yerden sormuşsunuz" mazlumluğuyla yoksaymalıdır...
keyif ehli, lüks sever ve yaşadığının, kendi farkında birinin yapabildiğidir.
fırından yeni cıkmış ekmeğin kokusunu icine ceker gibi matbaa kokusunu icine cekmek, bir an evvel okumaya başlamanın verdiği heyecanla ellerini sayfaların arasında gezdirip kapağını okşamak, değeri tartışılmaz bir mücevher gibi gözetmek...
müthiş bir keyif, tartışılmaz bir zevk.