bugün ikinci defa starda izlediğim film. yine aklımda olan tek şey ''ulan biz binemedik tabi başbakanımız bile yok orda bildiğin öldük lan bu herifler de tertemiz yeni dünyanın sefasını sürsün'' fikri. yeminle moralim bozuldu yine. kıskandım lan o filmin sonunda güverteye çıkıp etrafa mal mal bakan insanları bizim neyimiz eksik 2-3 türk ataydınız araya amissi.
independence day'de uzaylıyı tek yumrukla nakavt ettiren roland emmerich amcamızın baştan sonra zorlama filmidir. zamanında çok çok geyiğe malzeme olmuş bu yılın filmini çekmek için imdb'ye göre 200 milyon dolar harcanmış. harcanmış harcanmasına ama film filme benzemiş mi; tabi ki hayır. koskoca bir fiyasko. bilindik klişeler, ver gazı gitsin sahneler, şapşal şapşal diyaloglar, ayrılmış eşler, annesinin sevgilisine ayılıp bayılan veletler bilmem neler... elinizde senaryo namına hiçbir şey yok, onu artık sağır sultan bile duydu tamam da film çekeceğiz diye bu kadar saçmalamanın da alemi yok ki bilader. o kadar paraya yazık.
hepsini geçtim; amerika'nın zenci başkanının kafasına -evet, yanlış okumadınız, kafasına- uçak gemisi düşürmek de uzaylıyı tek yumrukla nakavt eden bir beynin mahsulü olabilirdi. tebrikler roland emmerich.
yıl olmuş 2012 hala hepimiz ermeniyiz sözündeki ermeniliği hakikaten ermeni olmak olarak anlayan insanlar var . hala ve hala, her seferinde, ısrarla ''madem öyle şu öldüğünde neden hepimiz fransızıs demediniz, neden bu öldüğünde hepimiz italyanız demediniz ,şehit yürüyüşlerinde neredeydiniz'' tarzı savlarla kendi milletini yücelttiğini sananlar var .hepimiz ermeniyiz diyenlerin zaten aslında etnik olarak türk olduğunu ve bir insanın ermeni olmasının onun türke düşman olmasını gerektirmediğini ve iki millet arasındaki düşmanlığın siyasilerin politakalarından kaynaklandığını anlayamamıştır . düşün sadece bir düşün . hayatın boyunca kaç kez bir ermeni ile bir yunan ile aynı masada oturup sohbet ettin ki bu insanların sana düşman olduğundan bu kadar eminsin . neden ya neden bi insanın doğuştan gelen bir özellik olarak ermeni olması onu bize düşman kılmakta ve ermeniyim demek bizde bir küfür etmiş hissi uyandırıyo , ermeni sözcüğünün türk dil kurumu tarafınfan verilen karşılığından böyle bir anlam mı çıkıyor .
ahmet hakan geçen gün agos gazetisine yapılacak yürüyüşle alakalı olarak twitter dan bilgi vermek için paylaşımda bulunduğunda siz de ermenimsiniz yoksa ahmet hakan diye soran birine ermeniyim var mı şeklinde cevaplandırınca sayfasına yazılan onlarca yazı sonucu ufacık bi cevap yazdı galiba kusucam diye . hakikaten aynı şeyleri hissetmiş olmamız garip . insanların ahmet hakan üzerinden ermenilere olan nefretini kustuğu o an beni düşünmeye iten hangi aşının insanların bu kadar köklerine kadar nefret ile dolmuş olmasına sebep olduğu . asala ,soykırım iddiaları vs hepsi devletlerin siyasi çıkarları neticesinde düşman olmasının getirileri sebepleri iken buna karşı çıkan bunu çözmeye çalışmak adına sadece çabalayan bir insanın ölümünü mübah gören ve tanımadığı halde ona sırf bu yüzden düşman kesilen insanlar . belki üst katta ki komuşusu olsa her akşam laflamaktan sohbet etmekten kendini alamayacağın bir insanın sırf ermeni olduğu için öldürülmesine göz yummak ve en kötüsü buna karşı çıkanları türk olmamakla aşağılamaya çalışarak kendi milletini aşağılamak . türk olmakla diğer milletlerden üstün olduğunu zanneden , ecdadınında dahil hiçbir üyesinin yanlış veya kötülük yapma ihtimalini aklına bile getirmeyen olsa bile anında reddeden bu zihniyet . inandığı dini saldıranlara karşı savunmaya geçerken bile allah katında insanlar arasında üstünlüğün ancak takva ile olacağını anlayamamış bu insanlar . ne acemin araba ne arabın aceme üstünlüğünü anlayamamış bu zihniyet .
anında yaftalama hastalığı ile bilgi sahibi olmadığı pek çok konu üzerinde fikir sahibi olan . dünyayı siyah ve beyaz olmak üzere iki renk gören. renk paletindeki farklı renkleri algılayamayan ve bu renklerin varlığını reddeden , olayları salt doğru veya yanlış olarak gören. doğruların içinde yanlışlar, yanlışların içinde doğrular olabileğini anlayamayan insanlar . önyargılardan kurtulmayı bir kez olsun dahi denemeyen onları kendisini sonuca götürecek bir bilgi ve tecrübe olarak görmek bu hastalığa sebep olan . insanlar arasında olmayan duvarlırın yüksekliği korkuttu beni . einstein boşuna dememişti demekki bir önyargıyı kırmak bir atomu parçalamaktan daha zordur diye .
insanlığın binlerce yıllık tepetaklak düşüşü bu yıl artık en dibe vuracaktır ve sonrasında yukarı çıkışımızın başlayacağı bir süreç yaşanacaktır. 21 aralık bir son değil milat olacaktır. aynı zamanda gecenin en uzun yaşandığı kış gündönümü de olan bu tarih, binlerce yıldır süren karanlığın da son noktası olacaktır.
benim için rüya gibi başlayan; fakat şubat 7 itibariyle üzerime karabasanlar çökerten yıldır. başlangıçta ''ben bununla evlenirim ha!'' dediğim kişiyle mutlu bir ilişkimin olduğu, ailemden hiçkimsede sağlık problemimin olmadığını düşündüğüm, ev arkadaşımın kleptomani olduğunu asla düşünmediğim; devamında üst üste aldığım haberler ve yaşadığım olaylarla kendi kendime bile hayret ettiğim yıldır. daha ortalarına bile gelmediğimiz halde sabrımın tavan yaptığı, sonunu düşünemediğim yıldır.
~~hayırlısı
her bakımdan dolu dolu geçecek yıl. o kadar kıyametle özdeşleştirildi ki artık inanmasak bile bir umut belki kıyamet kopar diye bekleniyor insanlar tarafından.
Mor ve Ötesi'nin Masumiyetin Ziyan Olmaz adlı albümünden bir parça, aynı zamanda albümün ismi bu şarkıda geçmektedir. Sözleri;
Ah bu niyetin ziyan olmaz insallah
Yandigini anlatir sana her yaprak
Hiç bilinmez neye çarptigin
Ah bu niyetin ziyan olmaz insallah
Yandigini anlatir sana her yaprak
Hiç bilinmez neye çarptin
Aahhh.. aaaaahhh..
Bir anda..
Hayatımda izlediğim en kötü, en saçma felaket filmlerinden. Kocaman bir nokta.
Vasatın üzerine çıkan özel efektler dışında neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir film bu. Özel efektlerde de şu ana kadar görmediğiniz yeni bir şey yok. Dizi dizi CGI'ler sıralarını bekler diye özetleyebiliriz.
Filmin aksayan yönlerine gelince: Oyunculuklar 70'li yıllardan bildiğimiz B tipi aksiyon filmlerindeki kadar yavan. Sanki ne kadar aç oyuncu varsa toplamışlar, onlar da sırf biraz ekmek parası kazanayım diye ayaklarını sürüye sürüye oynamışlar. Olay örgüsü...durun bir dakika, hangi olay örgüsü? Tamamen gözünüz kapalı tahmin edebileceğiniz bir şeyler var ortada. işin komik yani, (hafif spoilers var burada) dünya ekonomileri insanlığı yok oluştan kurtulmak için bir proje (21.yy Nuhun Gemisi projesi diyebiliriz) geliştiriyorlar ve bu projeye katılmak için gereken bir bileti kişi başına 1 milyar Euro (yanlış okumadınız)gibi bir rakama satıyorlar. Efendim dünya üç dört sene içinde göçecekse ekonomi nasıl oluyor patır patır yoluna devam ediyor? Dünyanın en zenginleri manyak mı son zamanlarını 1 milyar Euro'luk yolculuklarına hazırlanmak yerine aynen üretim enflasyon işçilik gibi sorunlarla uğraşmaya devam etsinler? Geçiniz efenim.
Başrol oyuncularının sürekli, ama sürekli bir tehlikeden, düşen bir binadan, uçan trenlerden, fır fır dönen otobüslerden, volkanik patlamalardan, selden, yangından kurtulması ayrı bir komedi. Filmde felaket olarak bir tek RTE ve AKP hükümeti eksik: Karalar yer değiştiriyor, Everest Afrika'ya taşınıyor, Londra suyun dibini boyluyor, Havai lav cennetine dönüyor vs.
Bu arada filmin başrol oyuncuları, en olmayacak, en saçma zamanlarda, örneğin etraflarındaki şehir denize gömülürken, uçak yere çakılmak üzereyken, bir kenara çekip ciddi ciddi kişisel sorunlarından, evliliklerinin niye yolunda gitmediğinden bahsediyorlar ha ha! Bu arada MADE IN CHINA yapımı gemiler kalanların kurtarıcısı oluyor; tabi her zamanki gibi bir şeyler ters gidiyor, mekanik iyi ama genel şasi boktan, pefff.
Bu arada Amerikalı bir zenci bilim adamı, şişine şişine insanlık uğruna şunu şunu şunu yapmalıyız diye bol keseden atıp tutuyor ama kendi biletini birilerine ver deyince kuyruğunu kıstırıp kaçıyor. ABD başkanının kızı tam bir erdem timsalı: O da gemilere binemeyecek insanlara nasıl üzülüyor nasıl üzülüyor (4x4'ünde giderken otobüstekilere baktıkça ağlayan tiplerden anlaşılan) anlatamam; ama o da biletini bekaret kemerinin anahtarı gibi saklıyor.
Her yönüyle, her şeyiyle bombok bir 158 dakikalık işkence var karşınızda. Bu film sayesinde The Day After Tomorrow gözüme oscarlık gözüktü len, düşünün o filmde de insanlar, kendilerini takip eden havadan kaçmaya çalışıyorlardı, gül gül ölmüştük. Bu film, ona bile rahmet okuttu.
bilim-kurgu konularındaki senaryosu aslında gayet iyi. asla kötü denemez. konular birbirine konu hakkında bilgili olmayan insanların anlayabileceği şekillerde sunulmuş.
aksiyon sahnelerindeki gelişen görsel teknikler mükemmele yakın. özellikle ilk uçakla uçuş sahnesinde evlerin yıkılma görüntüleri gayet başarılı.
ama tipik bir amerikan filmi. sonunu önceden tahmin etmek hiç zor olmayan sıradan bir film.
-zengin rus adam o gemiye binmeden ölecekti. öylede oldu.
-kadının yeni kocası ölecek eski kocasıyla birlikte olacaktı. öylede oldu.
-siyahi adamın başkanın kızıyla birlikte olacaktı.öylede oldu.
-tüm belalar atlatıldıktan sonra her şey çok büyük bir hızla düzelecekti.öylede oldu.
şu an aklıma gelmeyen daha pek çok tahmin edilebilir sonuç vardı.
ayrıca siyahi adamın devlet başkanlarına yaptığı konuşma çok arabeskti. hele başkanın kızının "babam olsaydı böyle yapardı" demesi.
keşke biraz daha iyi yazılsaydı onca aksiyon dolu sahnesine rağmen vasatın üzerine çıkamayan bir filmdir benim gözümde.