her iki takım taraftarınında dönem dönem " sikmeseler bari" ler ile geçirdiği ancak ferrari'nin kırmızısı sayesinde fenerbahçe'nin sikip bıraktığı maçtır. ferrari olmasa tam tersi olacaktı.
Schuster i bir sevip bir sevmediğim, sonrasında yine sevdiğim maçtır.
Öncelikle hakemi kenara bırakıyorum. Zira penaltıdan önceki penaltı pozisyonunu atladı. Ekrem e iki sarı gelmeliydi o zaman atılan gol atılmamış olurdu vb. Maça en az etkiyi şansı sayesinde hakem yaptı diyebiliriz.
C.tesiden beri kumandayı kaptıkça lig tv seyrediyorum. Hd ye geçtim lokum gibi oldu valla. Neyse, pazar günü bir ara gene kaçırdım kumandayı schuster in ferrari yi siwok un yerine oynatacağını öğrendim. Tepkim şu oldu. "Aha schuster bize çalışıyor kesin kırmızı kart görür bu".
Sonraki bir arada Rüştü yü duydum. O zaman schuster in kafası çalışıyor diye düşündüm ama, yine de hırslı da olsa, Rüştüyü de üzeceğimizi biliyordum.
En son ernst ve necip i duydum. işte o zaman schuster e iyi kızdım. Adam akıllı hareket etmişti. Hatta birileri kadroya müdahele etmiş dedim, kendi kendime.
Fakat gel görki kendi hatalı seçimi sonucu 2-2 ye gelince durum, alex i o ana kadar çok iyi durdurmuş gutiyi ileri itmiş necip i oyundan çıkardı. Aldı aurelio yu. - Zaten maçı alacağımıza inanıyordum. Zira beşiktaş ın ataklarını kesmiş ileri doğru yüklenmeye başlamıştık. Kullandığımız iki korner bunun kanıtıdır. Tabi arkamız çok boş kalmıştı. Volkan a da teşekkürler. Tabi bobo olsa affeder miydi bilinmez?- Alır almaz da oh dedim. Çünkü bu adam da aynı christian gibi, ileri değil geri oynuyor. Hız kesiyor, baskıyı kabul ediyor.
son 10 -15 dakika fark olmasın diye topu çeviren takımıma da saygılar sunuyorum. Rakip böyle düşmüşken ezmek olmazdı.
Bu maçı almamızda bize en çok yardımı dokunan schuster e sevgiler. (Evet ferrari değil, onu oraya alan suçlu)
Pardon unutmuşu ilavesi: Bir ara fenerbahçe duydum statta. Desibel filan derken, bir şeyler yanlış oldu sanırım.
yani biz bu şekilde düşünmez idik ama bunca mevzu varken, insanlar haksız yere hapislerde süründürülürken tv kanalları basın yayın basılıp içeri tıkılıyorken kürtler ayaklanıp heryerde kundaklama yapıyorken ve daha binlercesi olurken 800 e yakın mesaj giriliyorsa bu olaya..
bu olay memleketin çok mühim bir hadisesidir..
yada biz malız.. e olmadığımızı göre .. yok yok bu memleketin en büyük hadisesi..
bernd schuster den teknik adam olamayacağını, türkiye şartlarında ferrari'ye binilmeyeceğini, beşiktaş'ın yıldız diye anılan tüm yabancılarının bir alex etmeyeceğini gösteren karşılaşma.
beşiktaş ın, tribünde "4 yeme beşiktaşım 4 at" yazılı pankartı taşıyan küçük çocuğa büyük ayıp ettiği maçtır. Q7 ve ferrari pahalı olduğu için fenerbahçe nin kartal a bindiği maç olmuştur.
öncelikle tanımı yapalım ve sonra devam edelim; zor geçmesi beklenen, heyecanın tavan yaptığı ve fenerbahçe'nin 4 attığı karşılaşmadır.
kafadan hakem olayına ve kararlara girelim sonra analizi yapalım.
bir kere ekrem dağ denilen adama göstermediği kart ile maçı skip atmıştır. devamında ekrem'in golü gelmiştir. benzer pozisyonda gökhan gönül'ü atmamıştır ama skor 4-2 idi zaten, kimse çırpınmasın boşuna.
penaltı kırmızı kart öncesi lugano'yu boyundurukla alaşağı eden ferrari zaten %100 olan penaltıyı o saniye hak etmişti ama hakem vermedi.
ee ne yaparsın allah'ın sopası yok, gitti bu sefer dirsek attı ve hak yerini buldu.
buraya kadar tamam mı? yani oydu, buydu, şuydu yok. hele schuster'in görmediği pozisyon için "lugano varsa provakasyon vardır" açıklaması da komedi. hele dirsek/penaltı öncesi havaya çıkan lugano'nun ferrari'ye faul yaptığını söyleyen yorumcular var ya, işte beşiktaş'a attığımız 4 golü ağlardan çıkarıp onların münasip yerlerine yerleştiriyorum. pozisyona tekrar tekrar baktım; lugano çıkarken hiçbir temasta bulunmuyor ve iki oyuncu havaya çıktıktan sonra birbirlerine temas ediyorlar. lampülü avizeye yerleştirdik, şimdi maça bakalım.
hani o herkesin acısını çıkaracak denilen beşiktaş 27. dakikaya kadar kalesinde 1 gol 2 pozisyon ve direkten dönen bir top gördü. attığı 2 tane sidik şut var ve olmayacak bir pozisyondan golü. başka! kocaman bir sıfır! fenerbahçe kaçan gollerden sonra birazda işin psikolojisi ile geri yaslandı o ara yaslanırken de alanı geniş tuttu ve beşiktaş gerçekten iyi gelmeye başladı. ama pozisyonu olmadan golü attı.
ikinci yarı demoralize olan fenerbahçe maça bu sefer iyi başlamadı. beşiktaş gerçekten dönem dönem yaptığı oyunun öne yıkma ve forse etme özelliğini ikinci yarı başına taşıdı ve bizim attığımız ilk gol gibi bir şans golü ile öne geçti. bu arada biz abondoneyiz ve beşiktaş akın akın geliyor. akın akın derken koca maçta kaçan tek pozisyonunu buluyor. o da almeida tarafından solak olmasına rağmen, yanlış tarafa vurulunca kaleci volkan'ın refleksi ile eriyor. ben almeida'ya suç bulmam. bir maçta tek bir pozisyon yakalayan adam onu da kaçırabilir. normaldir. ki haftalardır nobre ile başla sonra bu maça almeida'yı koy. bana göre almeida iyi bir adam.
sonrası zaten dediğimiz gibi 2-3 dakika önce çalınması gereken penaltı çalınmıyor ve maç anasının amına gidiyor. onu çalsa hakem, kırmızı vermeyecek muhtemelen ve maç 11/11 2-2 şahane şekilde devam edecek. 2-2 sonrası tamamen kopan ve çok kötü oynayan bir beşiktaş ve alex de souza/dia ikilisinin iyi işleri akabinde gelen 2 gol daha.
ve sürekli topu çeviren bir fenerbahçe. ama samimi fikrim şudur; eğer 11/11 maç 2-2 olsaydı ne olacağını kestirmek güçtü. yani yorum yapamam işin bu kısmına. bizim açımızdan önemli olan 5/5 yapıp iyi mücadele ettiğimiz gerçeği ortada ve her takıma ilk yarım saat gol buluruz, buluyoruz da bu anlayışla.
maçın özeti budur.
schuster için söyleyebileceğim 2 şey var.
1-çok dik bir adam ve alman inadından vazgeçmiyor.
2-defansif kurguyu asla oturtabilen bir hoca değil. yine hata yaptı.
bu iki madde gerekeni anlatıyor.
seneye beşiktaş'a simao ve q7 hariç bir çok yabancı daha lazım, eldekilerin çoğu gider. ve iyi yerli oyuncular da lazım. daha önce demiştim. en az 50 milyon euro'luk transfer şart. hele hoca değişirse yandı gülüm keten helva!
götü kalkanlara kapak olmuştur bu maç. ama şunu diyeyim bizim fenerbahçelilerin de götü kalkmasın, hariçten gazel okumasın kimse. daha ligin boyu çok uzun, sadece bir derbi kazandık.
başka bir notum da aykut kocaman'a, sana sezon başından beri güvenmeyenlerin yarından itibaren yalakalık yapacağını iyi biliyorum hoca. ama ben sana en başından beri güvendim ve halen daha güveniyorum. bu takım bu sene ikinci de olsa bu fikrim değişmeyecek. aykut kocaman/@gece lampulu
bir notum da kolpa çarşıya, bu da size yakıştı:
(bkz: üç üç üç diye bağırıp 4 yiyen beşiktaş taraftarı)
eğer birisi bu maçta ferrari atılana kadar beşiktaş'ın maçı domine ettiğini söylüyorsa bir şey söylemek anlamsızdır. buraya gitmesi gerekir. Başlama düdüğüyle 30. dakika arasında fenerbahçe'nin tabiri caiz ise Ezim ezim ezdiği, arkasından bu sefer tam tersine 30 ile 60. dk lar arası Beşiktaş'ın domine ettiği, 60. dakikadan sonra ise iplerin tekrar fenerbahçe'nin eline geçtiği maçtır. Hatta şunu diyeyim.
Hani deniyor ya kırmızı kart olmasaydı.
Eğer ilk yarıda atılanlar atılsaydı. Fenerbahçe 6-0 yapardı. Eğer yani. Hani halamın bıyıkları hesabı.
Direkten dönen top.
Niang'ın tek başına orta sahadan Necip ve Ekrem Dağ ikilisini çarşıya yollayıp gittiği, son vuruşu kötü yaptığı olsaydı yılın golü olacak olan pozisyon.
Dia'nın sol kanatta Ekrem dağ denen zavallıyı buz pistine çevirmesi kaçırılan pozisyonlar.
Alex'in kaçırdıkları.
Rüştü'nün son anda çıkardığı Emre'nin aşırtması.7
Ofsayt diye kesilen o pozisyon
Ekrem Dağ denen kasap eğer 3 ve 5 te hakikaten hakkı olan 2 sarıyı görse, veya hadi onu geçtim 12. dakida gördüğü sarı hakkıyla kırmızı olsa 1-1 olmayacak. Futbol oscar ödüllerine aday olabilecek aktörlük performansıyla Quaresma uyarılmasa falan bu maç daha da farklı bitebilirdi. yani halamın bıyıkları olsa.
Sonuç maçtan önce sikecez sokacaz fark atacaz mq diyen beşiktaşlı taraftarlara kapak olan güzel maçtır. izlerken heyecanlandığımı hissettim. O derece.
fenerbahçe'nin tamamen şans eseri kazandığı maçtır. tamam alex'e laf etmek bize düşmez. adam kral falan ama şöyle birşey de var; ferrari atılana kadar oyunun kesin hakimi kesinlikle beşiktaş idi. sonra ne mi oldu? bilmem kaç haftadır kadroya bile alınmayan, gözden çıkarılmış bir ferrari'nin intikamını izledi milyonlarca insan. adamın kafasında zaten beşiktaş çoktan bitmiş. neden oynatıldığı da ortada. yetersizlikten oynatılıyor. yani, kimse adamı iyi oynadığı için, süper performans gösterdiği için o kadroya almamış. bunun kendisi de farkında. yarın öbürgün bir defans transferi yapıldığında biliyor ki, kendisi hemen kapı önüne koyulacaktır. o da gider ayak beşiktaşta bir iz bırakayım da öyle gideyim demiştir. çok ta iyi yapmıştır. hem takımını 10 kişi bırakmıştır hem de bir penaltı yaptırarak veda etmiştir. 2-2 den sonra da fenerbahçe'nin kendine gelen güveni ve beşiktaş'ın telaşı da eklenince böyle bir sonuç ortaya çıkmıştır.
tek suçlu ferrari midir peki? tabii ki de hayır. ferrari kadar en büyük suç kesinlikle schuster'indir. adam resmen kendisini kovdurmak için elinden geleni yapıyor. tazminatını alıp, bilmem kaç milyon dolar ile ülkeden gitmenin hesaplarını yapıyor. bunun da en büyük suçlusu beşiktaş yönetimidir. bu şekilde olunca bir futbolcunun yaptığı olaydan, teknik direktöre ve yönetime kadar uzanan zincirleme hatalar çıkıyor meydana.
asıl önemli olan hiç bir suçu olmayan beşiktaş taraftarıdır. gözleri o kadar güzel boyandı ki, o kadar güzel kandırıldılar ki, yavaş yavaş onlar da farkına varıyorlar. geçen sene ki başarısızlıktan sonra yapılan yıldız transferleri karşısında heyecanlanmaları, başarı istemeleri çok normal. kimse onlara kızmamalı. sonuçta beşiktaş her sene böyle yıldızları takıma kazandıran bir takım değil. adamlar alışkın da değil haliyle. acıyorum beşiktaş taraftarına. resmen kandırılıyorlar.
fenerbahçe'ye gelecek olursak; tebriği hakettiler. şampiyonluğa inanan bir takım yaratmışlar ve bu galibiyet ile şampiyonluk yolunda önemli bir engeli aştılar. alex'in performansı parmak ısırtmıştır. fenerbahçe'nin ve türk futbol tarihi'nin hagi ile beraber gelmiş geçmiş en başarılı yabancısı oldu bile. daha fazla söze gerek yok.
bir galatasaraylı olarak, beşiktaş taraftarı adına söyleyeceğim bir şey var; aynı şeyleri geçen sene galatasaray yaşadı. yıldız transferleri, devre arasında yapılan transferler falan. tıpkı galatasaray'ın geçen seneki halini yaşayan bir beşiktaş var. gelin siz bizim gibi bu yalanlara kanmayın. daha fazla katlanmayın bu yönetiminize ve teknik direktörünüze. biz başaramadık bari siz başarın. çünkü fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaray gibi türk futbolunun lokomotifi olan büyük kulüpler adeta kan emici, paragöz yabancıların ve yönetimlerin eline düşürülüyor. bu durumda ne türk futbolu kazanıyor ne de birbirinin başarısızlığından zevk duyan bizim gibi rakip taraftarlar kazanıyor. kazananlar sadece, tek amacı ne kadar para kazanırsam kazanayım ama bi şekilde kazanayım düşüncesi olan boş yıldız futbolcu ve teknik direktörlerdir. türk futbolu daha fazla kan kaybetmesin. lütfen.
saygılar.
edit: bu kadar eksileneceğini bilseydim bu temennilerde bulunmazdım. herangi kötü birşey söylediğimi düşünmüyorum.
gidip gelen maç. ferrari atılmasaydı fark yiyeceğimiz maç olurdu kesinlikle. ortasaha da tam direncimiz kırılmıştı oyunun kontrolü beşiktaş'a geçmişti ki tanrının eli lugano'nun yüzünde patladı. bu el sadece gol değil oyunun kontrolünü de fenerbahçe'ye kazandırdı. necip'in oyundan çıkmasıyla serbest kalan kralex son sözü söyledi.
maç bıyunca alex futbol oynamadı ama en iyi yönü olan bitirici yönünü iyi kullandı. gel gelelim fenerbahçemiz için facia olabilecek bir maçtan şansımızın (ferrari'nin) yardımıyla galip geldik. bundan sonraki maçlarda aykut hoca umarım çift forvetle çıkar.
bazı şeylerin parayla değil yürekle olduğunu bir kez daha gösteren maçtır. fenerbahçenin parasına ve yüreğine imrenenler; transfer için her yeri ipotekler parayı bulursun ama yüreği asla.
maç sonundan beri beşiktaşlı dostlarımın telefonlarının hala çekmemesine neden olmuş maç.
nasıl oluyor da çekmiyor bu kadar uzun süre, hem de yirmi birinci yüzyılın güngöreninde. *
"lütfen artık 'güzel maçtı, çok kaliteli maçtı' vb. yorumlar yapmayın" diye iç geçirdiğim maçtır. 1(yazıyla bir) derbi izlemedim o da yılın maçı oldu arkadaş. tamam izlemediğim/izleyemediğim için çok pişmanım. n'olur susun artık, demeyin öyle.