20 haziran 2008 hırvatistan türkiye maçı

entry512 galeri6
    486.
  1. maci son dakikalarina kadar ayakta izledik abim ben ve kizkardesim. o son dakikada gelen golun siniriyle televizyonu kapatim kosarak. sonra kizkardesim catti bana sana n'oluyor gibisinden. ya son dakikada gol yemissin daha neyini izleyeceksin derken ben o tekrar acti televizyonu. tam da o saniyede rustunun topu orta sahadan semihin onune dusuyordu. biz boyle televizyona alik alik bakarken gol oldu. ilk idrak edemedik kardesimle cunku hala birbirimize bagirmakla mesgulduk ama imkansiz gerceklesmisti ve biz gol atmistik. tekrar goruntuleri verilince kendimize geldik. sonra birbirimize sarilarak balkona kostugumuzu avazimiz cikana kadar bagirdigimizi hatirliyorum. bunu bir de elin memleketinde yapiyoruz tabi. ama ne demisler turkler her yerde, sanki gurultuden kiyamet kopuyor oyle bir cosku patlamasi yasaniyor. sonra o bitmek bilmeyen penaltilar. o esnada elimi o sekil bu sekil sallarken duvara vurup catlatmisim. sonraki gun agriyla uyaninca anladim ancak, bir onceki gun zafer sarhoslugundan olsa gerek hic birsey hissetmedim.

    o gun saniyorum elini, kolunu, bilegini catlatanlar kiranlar cogunluktaydi. belki sandalyeler havada ucustu, belki koltuklar coktu ama boyle bir mutlulugu bir daha hic yasamadik milli takim olarak. o yildan sonra bir cokus donemine girdik. ben milli takimin maclarina bakmayi o yil biraktim. yazik cok yazik gercekten. saniyorum o ruhu kaybetti milli takim. o zaman baskaydi bambaskaydi. umarim gun gelir, tekrar boyle bir heyecan firtinasi yasariz.
    1 ...
  2. 485.
  3. akan göz yaşlarımla birlikte "nooldu lan ibne (bkz: slaven bilic) diye bağırmama neden olan maçtı. ne zaman izlesem hala gözlerim doluyor ve semihe saygı duyuyorum.
    1 ...
  4. 484.
  5. bir özelliğimizi göstermiştir. yumurta kapıya...
    1 ...
  6. 483.
  7. son saniyede bile olsa allah'ın hep bir kapı açabileceğini gösterdiği için tekrar tekrar seyrettiğim maçtır. golü yemişiz, tüm aile fertleri yıkılmış. tabii televizyon üzüntüyle kapatılmış maç sonu beklenmeden. herkes dağıldı, ben de odama gittim. hırs küpü olmuşum. "böyle bitmemeli! böyle olmamalıydı!" diyorum kendi kendime. "ne olur allahım! sen istesen olur herşey. ne olur olağanüstü bir galibiyet daha alsak, maç bitmemiş olsa, gol atsak." diye o anda milyonlarca kişinin duasına kendiminkileri de katıyorum.

    sonra bir ümitle geri dönüp televizyonu açıyorum. rüştü topu dikiyor, semih topa vuruyor ve gol. kimse inanamıyor ne olduğuna. hırvatlar o anda kaybediyor zaten maçı. ama milyonlar dönüyor kalplerine ve usulca fısıldıyor. "biliyordum allahım. çok teşekkürler..."

    halen tekrar tekrar açıp seyrediyorum, ne zaman motivasyona ihtiyacım olsa. ne zaman bitti herşey olmaz artık diye düşünsem aklıma bu maç geliyor. ne zamandır yaşamıyoruz böyle şeyleri. belki de kaybettik inanç ve azmimizi. sahi yeniden yaşasak o günleri diyorum. yeniden gol sesi bütün sokaklarda inlese. ama bugün en basit takımlara bile direnemeyen ruhsuz bir takım olduk. inşaallah yeniden o mücadeleci, yırtıcı takım olabiliriz.
    2 ...
  8. 482.
  9. sevinç esnasında salondaki 100 yıllık halıyı kaldırıp fırlattığım maç. öss stresinden kurtulmanın verdiği rahatlık da vardı, seni bile kaldırabilirdim süper mario.
    0 ...
  10. 481.
  11. uzatmanın uzatmasında götümüzün kurtulduğu maçtır.
    1 ...
  12. 480.
  13. aglattiniz ya lan beni maçıdır.
    1 ...
  14. 479.
  15. asla hafızalardan silinmeyecek olan maçtır. ulan ne günlerdi be.
    1 ...
  16. 478.
  17. hayatımın maçıdır. hayatımda pek çok maça gittim, hiçbirinin bilet kuyruğunda bu kadar cefa çekmedim; ama yine de hiçbir maç bu kadar cefaya değer değildi. efsane maç. penaltıların olduğu kalenin arkasındaki tribünde olanlar için ise, daha da efsanedir. zaten futbol açısından da mucize bir maçtır.

    duygulandım lan. o zamanlar milliyetçi duygular falan da vardı, sadece vatan değil millet sevgisi falan da eklenince ne guru verici maçtı.
    1 ...
  18. 477.
  19. semihin maçı kurtardığı turnuvanın adamı olduğu maç.
    1 ...
  20. 476.
  21. hayatımdaki en güzel anılardan birine sahip olmamı sağlayan maçtır.

    o gün kontur turizm otobüsü ile istanbul'dan konya'ya gidecektim. maçın ilk yarısını yazanede izleyeyim diye otogara erken gittim. maçın ikinci yarısı başlarken esenlerden yolculuk başladı. her zaman sen istemesen dahi açtıkları tv bu sefer çalışmıyormuş, yani otobüste 2. yarıyı izleme bir hayal oldu. neyse radyoyu açtırdık. 2. köprü üzerinde iken uzatmaların son dakikası oynanıyordu. rüştü golü yediği zaman dünya başımıza yıkıldı. içerden "kapat abi kapat" şeklinde sesler yükseldi ve kaptan radyoyu kapattı. sonra köprü üzerinde o trafikte "goollllll" diye sesler yankılandı. hemen açtık 1-1 olmuş. tepişen insanlar yüzünden köprü sallanmaya başladı. bizde otobüsten indik ve tepindik. sonra bi taksici "abi ne seviniyonuz daha penaltılar var" dedi. doğru ya dedik neyse bindik otobüse. penaltılar sonucu kazanınca kavacık'tan yolcu alıyorduk. yarım kalan tepinmeyi burada gerçekleştirdik.
    3 ...
  22. 475.
  23. semiiiiiih semiiiiiih semiiiiiih semiiiiiih semiiiiih semiiiiih semiiiiih semiiiiiih diye çığlıklar atmak istediğim maç.
    1 ...
  24. 474.
  25. 473.
  26. türkiye'nin yenmesini beklediğimiz kar$ıla$ma. sabri'nin oynaması umut kırıcı.
    1 ...
  27. 472.
  28. kesin alacağız bu maçı hissediyorum.
    4 ...
  29. 471.
  30. göte girmiş entry müzesi gibi. bi de herkesin sonradan editlemesi yokmu komedi lan...
    1 ...
  31. 470.
  32. hırvatistan milli takımında yamulmuyorsam bir tek srna isimli futbolcunun soğukkanlı bir şekilde penaltı kullandığı maçtır.
    0 ...
  33. 469.
  34. inancın nelere kadir olduğunu gösteren maç. inanç derken dini düşünmeyin arkadaşlar. penaltı kullanırken hırvat oyuncuların suratına, bir de bizimkilerin hareketlerine bakın.

    ama geçmişe bağlı olmak üzücü bir şey. keşke devamı gelse idi.
    0 ...
  35. 468.
  36. türk futbolunda unutulmazlardandır, benim için de öyle. yediğimiz golden sonra kafedeki herkesin içeriyi boşalttığı, sadece benim ve tanımadığım 3 adamın orda kaldığı akabinde o 3 adamla deli gibi sevindiğim maçtır. bugün belki aynı mucizenin olması çok zordur ve hatta hiç birimiz inanmıyoruzdur ama olası bir 3 farklı galibiyetten sonra o günkünün 4-5 katını yaşayacağımız kesin. onurunuz için, ülkeniz için savaşın.

    (bkz: 15 kasım 2011 hırvatistan türkiye maçı)
    1 ...
  37. 467.
  38. 3 seneyi geçti bu maç olalı. hala dün gibi hatırlıyorum. bizim evin karşısında çay ocağı vardı, küçücük çay ocağına mahallenin tüm adamları toplanmış maç izliyor, ben de evden izliyorum. beraber uvvv, hasiktir onu mu atamadın falan yapıyoruz; kapı pencere açık sesler çok rahat duyuluyor. dakika 119'muydu 120'miydi gol yedik. insanlar bağıra bağıra çay ocağından ayrılıp evine gidiyor, aynı zamanda da rüştü'ye sövüyolardı. ne anasını bıraktılar ne avradını orda. ben de balkona çıktım. 30-40 saniye olmadı goool diye bağırınca millet aynı adam çay ocağına doğru koştu, arada cadde vardı adama minibüs çarpıyodu az kalsın zor fren yaptı belki de çarpmıştır; çok gülmüştüm çok mutlu olmuştum o gece.

    yine böyle güzel bir gece yaşamamız dileğiyle...
    2 ...
  39. 466.
  40. bugün rövanşında da kazanacağımız maçtır. allah bizi oğuz çetin in gazabından korusun.
    0 ...
  41. 465.
  42. türkiye - çek cumhuriyeti maçı müthiş bir final ile geride kalmış ve milli takım hırvatistan ile eşleşmiştir.
    viyana'da yaşayan bir türk olarak bu maçın önemi daha da bir fazladır benim ve benim gibiler için.
    maç viyana'da oynanacaktır ve viyana'da türkler kadar olmasa da çok sayıda hırvat yaşamaktadır.
    benim gibi bir çok türkün ya arkadaşlarından biri hırvatdır yada çalıştığı iş yerinde mutlaka bir hırvat vardır.

    çek cumhuriyeti maçı bitmiş ve ertesi gün işe gidilmiştir.
    beklenildiği gibi hırvat arkadaş görür görmez maç mevzusunu açmış ve "buraya kadarmış dostum, sizin için üzgünüm" demiştir.
    cevap verilmemiş "sahada konuşmayı biz daha çok seviyoruz" diyerek konu geçiştirilmiştir.
    günler boyu durmadan "sizi yeneceğiz" falan gibi cümleler duydum.
    biz nasıl takımımıza güveniyorduysak onlar da takımlarına aynı şekilde güveniyorlardı.
    fakat onun o lafları beni günden güne daha fazla sıkıntıya sokuyor ve yenilirsek bunun dilinden durulmaz diye düşünüyordum.

    maç günü gelmişti ve her yerde türk ve hırvat formalı insanlar görmek mümkündü.
    maç bileti bulamadığımız için teyzemlere gitmeye karar verdik.
    teyzemler viyana'nın "küçük istanbul" diye tabir edilen semtinde oturuyorlar.
    oraya yaklaştıkca heyecanımız daha da artmıştı ve yolda hırvat görmek pek mümkün değilken her yer kırmızı beyazdı.
    "türkiye" "türkiye"sesleri yankılanıyordu ana caddelerde, ara sokaklarda.
    bir tır görmüştüm o gün hiç unutmam. arka kasası olmayan bir tır.
    önüne devasa bir türk bayrağı asmış ve o inanılmaz yüksek sesli kornasıyla turlar atıyordu.
    teyzemlere gidilmiş balkona hemen türk bayrağı asılmıştı.
    çay kahve sohbet derken maç saati gelmiş ve ekranın karşısında kilitlenmiş maçı izliyorduk.
    maçın hakimiyeti hırvat takımındaydı fakat maç daha fazla orta saha mücadelesi olarak geçiyordu.
    hırvatların tehlikeli ataklarında yüreklerimiz ağızımıza geliyor pozisyon geçtikten sonra derin bir "oh" çekiyorduk.
    dakikalar 115'i gösterdiğinde heyecana daha fazla dayanamayıp balkona çıktım ve bildiğim tüm duaları etmeye başladım.
    "allah'ım bu maçı alalım sonra elenirsek elenelim ama şu maçı alalım sen yardım et" diye dua ettiğimi dün gibi hatırlıyorum.
    birden içerden küfürler duyuyordum ve "ah bee" gibi sesler geliyordu içerden.
    anlamıştım gol yediğimizi. dünya başıma yıkılmıştı. son dakikada haketmiyordu bu takım elenmeyi.
    evet belki iyi oynamamıştık ama bu şekilde haketmiyorduk elenmeyi.
    o ara eniştem elinde bir makas ile çıkmıştı balkona ve bayrağın asılı olduğu ipleri kesmeye çalışıyordu sinir ve öfke ile.
    ve birden içerden "goool" diye bir ses geldi. alkışlar bağırışlar duyuluyordu.
    girmiştim odaya ve semih'in sevindiğini görünce daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlamıştım.
    o kadar dolmuştum ki o kadar sıkmıştım ki kendimi o an bıraktım kendimi. inanmak istiyor fakat inanamıyordum bunun bir rüya olmasından korkuyordum.
    ben kendime gelene kadar penaltı atışları başlamıştı hemen çıktım balkona ve dua etmeye tekrar başlamıştım.
    izleyemezdim cünkü dayanamazdım o heyecana.
    ve bitimişi artık yarı finale gidiyorduk.
    gözlerimden yine yaşlar döküldü ve kaçarcasına evden çıktık ve meydana gittik.
    her yer kırmızı beyazdı meşaleler yanıyordu davullar zurnalar çalıyordu.
    halaylar çekiliyordu tam bir bayram yeriydi.
    belki zamanında viyana'yı atalarımız feth edemedi fakat onların torunları o gün viyana'yı türkiye'ye çevirmişti.
    o gün yine yeniden ve tekrar gurur duydum türklüğümle ve haykırdım: ne mutlu türküm diyene.
    4 ...
  43. 464.
  44. 463.
  45. uzatmalara gitmesi sebebiyle, son minibüsü kaçırmamak için sonunu radyodan dinlemek zorunda kaldığım ve semih'in golünü minibüsün tepesine çıkarak kutladığım maçtır.

    in aşağı lan piç sesi hala kulağımda yankılanır.
    2 ...
  46. 462.
  47. 3. yılını da aşmış maç.

    yediğimiz golden sonra salondaki halıya kafayı bayılmış gibi koyduğumu, annemin ahlarını vahlarını hatırlıyorum dün gibi. boktan bir kademe hatasından golü yemiştik, hakemin o amına koduğumunun düdüğünü bekliyorduk bütün salon. sonra rüştü attı, atabileceği yere kadar, bir hırvat defansı uzaklaştıracaktı derken, semihin önünde kaldı, 100 kere uğraşsa atamayacağı golü attı.

    bi' kanepenin arkasına zıplayıp, boğazımı sikip atana dek bağırdığımı hatırlıyorum en güncel hali olarak. 3-4 saat boyunca alkolün dibine vursam bile, kalp atışlarıma rağmen uyuyamadığımı hatırlıyorum hep.

    o günü yaşatan bütün milli takım ekibine teşekkürü borç bilirim hala.

    -semih, semih, semih, semih...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük