bugüne kadar imansız olduğumuzu gösteren maçtır. biz son bir iki haftada imana geldik ve bu iman gücüyle alıyoruz tüm maçları. zaten son dakikada gol atan tüm takımlar iman gücüyle oynayan takımlardır. örneğin rusya kendisinden çok daha güçlü hollandayı iman gücüyle evire çevire yenmiştir.
bir zamanların 90 a yaklaştıkça ya da 90 da gol atan beşiktaşı imanla alıyordu bu maçları...
iman iman iman...
bre imansızlar siz şimdiye kadar neredeydiniz, 8-0 ingiltereye yenilen futbolcularımız imansız mıydı, ya da son dakikada yedikleri golle yenilen milli takım oyuncuları imansız mıdır? yenildiğimiz portekiz bizden daha mı imanlıdır...
inanç ile imanı karıştırmayalım arkadaşlar, bu kadar bilgisiz olup da ona buna it diyeceğimize önce kendi itliğimizi düşünelim... "iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır" felsefesini yaşatalım. yoksa mazallah almanya karşısında ya da finalde rusya ya da ispanya karşısında ya da ya da ilerde sırplar ya da herhangi bir gavur takımı karşısında öyle bi yenilgi alırız ki hiçbirinizde iman kalmaz.
cok heyecanlandıgım bir maçtır. arkadaşın msn iletisinden alıntı yapmak istiyorum; "ilk dakika gol atıp öldüreceğimize, son dakika atar süründürürüz." (bkz: yaratıcı iletiler)
attığımız 121. dakika golünü her izlediğimde tüylerimin diken diken olduğu maç. almanya'ya karşı 11 kişi çıkmayacak yedek kaleci stoper falan oynayacak öyle yeneceğiz heralde.
benim gibi futboldan anlamayan ve pek de ilgilenmeyen bünyeyi bile, son dakikaları itibari ile koltuktan zıplatmış, çığlık attırmış, penaltılarda tirtir titretmiş, sonunda da havalara sıçratmış bir maçtır. tadı damağımızda kaldı. helal olsun..
hırvatistan 119 da gol atınca "olsun lan fena oynamadık şansına attı herifler" şeklinde söylenip tuvalete gidip tam münasebete girerken televizyondan ve apartmandan gelen inanılmaz tepki sonucu gol olduğunu anlayıp gerçekten dumur olduğum maçtır. kupayı alacaz lan
119. dakikadaki gol ile yaşanan hayalkırıklığının tarifi olabilir mi?
maçın en ilginç yanı ise gol yedikten sonra dışarı çıkmam, 1 dakika sonra içeriden gelen gol sesine inanmamam fakat akabinde bulunduğum evin, manisa şehrini gören bir tepede olması sebebiyle bir anda tüm şehirden gelen gol sesinin kulaklarıma çınlaması ile içeri koşmamdır.
bir gün olur ya, olmeden once son istediğimi sorsalar, bu maçın son 2 dakikasını izlemeyi isterim.slaven bilic'in göt olusunu izledikten sonra, gönül rahatlıyla olebilirim.*
119. dakikada yenen gole rağmen bitti diyip yerinden kalkmamanın bir nedeni varmış meğer, semih in o golü atıp uzak mesafede duran koltuğa sıçrama gibi abuk bir tepkiyle birlikte sessizliği sona erdirmeye yardımcı olması mesela. belki hayatımda ikinci defa penaltıları izlemeye cesaret ettiren bir maç olmuştu, ee o dakikadan sonra kaybedebileceğimize inanmak ayıp olurdu zaten.