guiza'nın imkansızı başararak boş kaleye topu atamadığı maç olmuştur. alışıldık aşırtmasını denedi rakip oyuncuya çarptı önüne düştü ve guiza için en zor pozisyon ortaya çıktı "boş kale". sonuç tabiki de atamadı.
genç semih'in farkını ortaya koyduğu maç, bencillik yapmayıp çok güzel bir pasla kazım'ın önüne topu bırakarak fenerbahçemin 2 farkla öne geçmesini sağladığı maç.
sion'u allah korumuş, eğer alex bugün oynuyor olsaydı daha ilk yarı 3 olurdu. fenerbahçemizin elini kolunu sallaya sallaya kazandığı, kazım'ın hem defansta hem ofansta şov yaptığı karşılaşma.
ilk yarı rakibe tek pozisyon vermedi fenerbahçe, oyunun savunma yönü mükemmele yakın oynanıyor. fenerbahçe'nin başarılı geçirdiği sezonda işin önemli kısmını bu oluşturdu hep, bu açıdan oldukça sevindirici. bireysel olarak tüm oyuncular gerekeni yaptı; deivid'e bir parantez açmak lazım burda. bu adamın bir an önce fenerbahçe formasından bir şekilde uzaklaştırılması lazım. bu kadar özgüven yoksunu, bu kadar top ezen, bu kadar hız kesen ve bu kadar sakar bir adamın bu iyi takımda ne işi var? kazım daha derli toplu ama oyunu futbol topu üzerine yorumlaması gerek; rakiple oynamak tutkusundan bir an önce vazgeçirilmeli. gökhan bildiğiniz gibi; türk futbol tarihine ismini kazıyacağının işaretlerini vermeye devam ediyor. cristian sağlam ve akıllı, carlos futbol oynamak istiyor, andre dos santos bıçak gibi kesiyor driblingleriyle. emre fenerbahçeli oluyor gün geçtikçe; belli ki canı adından daha fazla söz ettirmek istiyor. lugano kaldığı yerden devam; volkan artık 'tecrübesini konuşturuyor'.
bugün bu maçta bir kemik kırılmadıysa bu hepimizin şansıdır. sahada öyle bir isveçli hakem vardı ki faul çalmak ya da kart göstermek için birinin ölmesini bekler gibiydi. sion'lu oyuncular carlos ve kazım'ın kaval kemiğini kırmaya çok yaklaştığı halde şanssızlıklarının kurbanı oldular.
fenerbahçe'nin turu geçtiği maçtır. galibiyet ve 2 güzel gol umrumda değil, deniz'in kas sakatlığı hariç kimseye bir şey olmaması bu maç adına fenerbahçe'nin en önemli kazancıdır.
fenerbahçe' nin ilk defa ciddi bir dış saha mücadelesine çıkması açısından önem taşıyan karşılaşmaydı. fakat isviçre takımının bizim denizlispor'dan pek bir artısının olmadığını gördük. iç sahada tempo yapabilen sarı kanaryaların deplasmanda, dişli bir takıma karşı aynı kazanma arzusuyla oynayıp oynamayacağını görmek için bir kaç maç daha beklememiz gerekecek anlaşılan.
maçtan fazla bahsetmeye gerek yok, avrupa nın alt düzey liglerinden birinin orta sıra takımına karşı 'eh işte' denebilecek bir oyunla galibiyeti rahatça aldı fenerbahçe. ilk yarı daha oyun disiplinine sadık olan takımın özellikle ortasaha göbeği ikinci devrede oyundan düştü. emre ve gökhan'ın arzusuna şapka çıkartıyorum fakat belözoğlu hala istenen fizik kalitede değil. baroni ise hala takıma alışabilmiş değil ve brezilya liginin yumuşaklığını üstünden atamamış gibi. fakat yer tutması, oyun bilgisi ve pasları ileri seviyede.
fenerbahçe'nin tempo yapamamasının iki önemli nedeni var: birincisi fizik kondüsyon yetersizliği, ikincisi de takımı hücuma hızlı çıkartacak kanat oyuncularına sahip olmaması.colin kazım aldığı her topta bir kaç çalım atma sevdasından ötürü takımın el freni oluyor. dos santos aslında sol açık değil bek. bu yüzden gereken etkiyi gösteremedi. alex'in pozisyonunda yer alan deivid için ise söyleyecek söz bulamıyorum. velhasılı kelam; fenerbahçe'nin tuncay şanlı'ya ihtiyacı var. onun hızı ve mücadele gücü takıma tempo kazandıracaktır. sağ kanatta da gökhan gönül'ün desteklediği iyileşmiş bir mehmet topuz'la fenerbahçe öldürücü kanat aksiyonları yapabilen bir takıma dönüşecektir. fakat bu noktadan sonra iki minor sorun daha çıkıyor karşımıza: alex'in varlığı sebebiyle fenerbahçe tek forvet oynamak durumunda. bu oyuncu da ya guiza olacak ya semih. muhtemelen okçu nun tercih edileceğini düşündüğümüz vakit yapılacak kanat ortalarının heba olacağı aşikardır. bu akşamki maçta da gördük ki guiza tekrar eski haline dönmüş. muhtemelen manchester city'ye gönderilmediği için böyle bezgin ve umursamaz bir futbol sergiledi. zaten daha ilk dakikalarda yüz ifadesini görünce böyle oynayacağını tahmin etmiştik. en kısa zamanda ispanyol'un satılıp yerine hava toplarında etkili, son vuruşlarda usta bir golcü alınması şart.
takımın diğer sorunu da lider oyuncu eksiği. oyun alex'in üzerine kurulu olduğu için lider olarak görülüyor. fakat bizim bahsettiğimiz bu değil; gerektiğinde saha içinde futbolcuların nerede duracaklarını söyleyecek pierre van hooijdonk gibi bir oyuncu. çünkü önceki yıllardan biliyoruz ki daum her ne kadar fizik kalite getiriyorsa da iyi bir taktisyen değil. hooijdonk un ayrılmasından sonra türkiye liglerinin çok üzerinde bir kadroya sahip olmasına rağmen şampiyonluğu denizli'de bırakmamızın ana sebebi de budur. takım düştüğü anda onları kaldıracak, gerekirse oyun planının, taktiğin dışına çıkılmasını sağlayacak üst düzey futbol bilgisine sahip bir adam gerekli. şu anki kadroda buna en yakın adam roberto carlos. fakat o da ununu elemiş,eleğini asmış bir görüntü içinde. muhtemelen de devre arasında takımdan ayrılacak.
bizim taraftarın takımı göklere çıkartmamasının sebebi işte bu; eksikleri görüyoruz. rövanşta belki beş-altı atacağız sion'a ama açıkcası ben ilerleyen turlar için pek umutlu değilim.
guiza resmen acıların çocuğu olduğunu kanıtlamıştır. bir adam bu kadar şansız olamaz kardeşim,olmamalı, yazıktır ,günahtır..
ayrıca kazım'ın götü kalkmış sanki, mahalle maçı oynuyomuş gibi hareketler ,şımarıklıklar.. gel gelelim o yerden kalkmayan, kıvırcık saçlı, koca götlü ,lanet zenciye.. götün okadar büyüktü ki yerçekimine meydan okuyamadığından olsa gerek çimlerden ayrılmadı. *
fenerbahçe'nin john carew gibi patrick kluivert gibi bir santfor transfer etmezse ligde de avrupa'da da çok gol kaçıracağının sinyalini veren maç olmuştur.