"bide mesela aklıma geldi yazayım bolu dağ komando doğuya gelirken genelde yürüyerek gelir dağlardan intikal halinde."
güyya askerliğini şırnakta yapmış,bolu dağ komando boludan şırnağa dağları aşa aşa yürüye yürüye geliyormuş.
Adama sormazlar mı hacı sen ne kullanıyorsun diye?
neyse velhasıl kelam uydurma bir hikayedir,adı üstünde hikaye.
okudukça okutan hikayedir. fakat bildiğin hikaye gibi geliyor bana. bazı örnekleri verirken '' hani lisede pikniğe gidersin yanında arkadaşın olsun istersin ya, ya da bir yere gittiğinde en sevdiğin kankan yanında olsun istersin'' gibi cümleleri çok. belki liseli belki üniversite öğrencisi ama yaşı ve gerçekçiliği çok yok gibi geliyor. tabi hikayesi güzel. süper yazıyor vesselam. gerçek mi değil mi sorguladığımdan değil böyle ufak bir şeyler var diye yazdım bunu. yoksa cidden güzel hikaye. 58. sayfadayım daha sıkılmadım.
edit: zaten şöyle bir şey paylaşmış biri(viceroy special kisa)
--spoiler--
beyler üzülerek söylüyorum ki anlatılanlar yalan... söylemeden geçemicem amk kandırılıyorsunuz.biraz araştırma yaparak hikayedeki yalanları yakalayabilirsiniz.osman pamukoğlu'nun kan uykusu belgeselini açın buyrun link :
.çoğunlukla buradan esinlenerek yazılmış.kendini kaybedip arkadaşlarına ateş açan asker ve el bombasını eline alıp intihara kalkan asker burada anlatılıyor.hem de 45 gün dağda kaldık vb. cümlelerle.bu hikayeyi yazan arkadaş ya bu videodakilerden biri ya da her şeyi çok iyi derecede internet üzerinden,kitaplardan araştırıp bilgilenmiş birisi.verdiğim linkteki videoyu izlerseniz beni anlayacaksınız.
bu yalana daha fazla kanmayın anlatımı güzel fakat doğruluktan uzak her şey iyi hesaplanmış ama nafile nereden baksanız tutarsızlık
inci sözlük olarak bu kadar cahil olmayın amk.
edit : videonun 39:30 dakikasını açın anlayacaksınız... ayrıca g3 ile ateş eden askerin sağındaki kişinin başına isabet eden boş kovandan da bahsediliyor.
--spoiler--
onun için ahkam keserek verdiği bilgileri pek ciddiye almayın. kitap okur gibi okuyun güzel oluyor.
2008-2012 yılları arasında bitliste çalıştım,öğretmen olarak. ilk sene sonunda memlekete geldiğimde kafe önünde harıl harıl çalışan motor sesini helikoptere benzetip şoka girdiğimi hatırlıyorum. arkadaşlarımın ise haralaharaja diye höykürmelerini.yemek,bulaşık işini aydınlıkta yapıp karanlıkta mutfağa gitmeye korktuğumuz zamanlar vardı bir de.4 ay susuz kalmak, sürekli giden günlerce gelmeyen elektrikler. o günlerde gördüm bu yazıyı okumadım, okuyamadım. bugün bitirdim. benimkilere "çekmek" mi denir? dedim, utandım.madde olarak biten hayatlar, manen süregelen travmalar.
yok o zamanlar gece görüş varmış, yok sazan avlamakmiş falan filan.
ben hiçbirşey yaşamamışken ; sıçtığım metropol insanları dağ terimini, coğrafi güzellik ya da temiz hava diye betimlerken,
yaşamadığım onca şeye rağmen bakamam göğsümü gere gere o heybetli dağlara,
yaşamadığım onca şeye rağmen korkarım hatırlamaktan...
tanım yapalım adettendir. bitirilen, bir çok şey hatırlatan anı.