öncesinde beşiktaş yöneticilerinin açık beyanla bu maça verilmesini istemediği, buna rağmen hüseyin göçek'in atandığı derbi. beşiktaş aleyhine yapacağı en ufak hatada 'işte gördünüz, biz demedik mi beşiktaş düşmanı diye?' zılgıtını yiyeceğini en iyi kendisi bilmektedir, bu durumun kimin lehine gelişeceğini tahmin etmek için ahmet çakar olmaya gerek yok. beşiktaş'a kıyak yaptılar demiyorum, bunun dışında fenerbahçe'nin istemediği bir hakem atansa aynı senaryo yine geçerli olacaktı.
çözüm basit: uefa'ya başvurursun, 'biz o kadar malız ki bu maçı yönettiğinde herkesin memnun olacağı bir hakem yetiştiremedik, size zahmet kalan 5 hafta boyunca avrupanın formda hakemlerinin maçlarımızı yönetmesi için bize destek olmalarını sağlamınızı rica ederiz' dersin, herkesin içi rahat eder. allah rızası için bir roberto rosetti gönderirler bir günlüğüne, herkes dizini kırıp maçını izler gönül rahatlığıyla.
trabzon maçında çalınmayan haksız penaltının akabinde sus payı verilmesi açısından hakem savaşlarında avantaj beşiktaş'a geçmiştir, hayırlısı olsun. ayrıca göçek isminin galatasaray camiasıyla inceden inceye nasıl da içli dışlı olduğunu bilenler, beşiktaş lehine geliştirilecek bir yönetimle galatasaray'ı yarışın içinde tutmak istemiş olabilir iddiası kadıköy'de yüksek sesle konuşuluyor, mikrofonlarımız saracoğlu'nda, samet?
hakem hüseyin göçek'in ciddi bir psikolojik savaş vereceği maçtır. bir tarafta bu adamı istemiyoruz bizim maçımıza vermeyin diyen beşiktaş camiası, diğer tarafta bu baskı yüzünden beşiktaş lehine kararlar vereceğini düşünen fenerbahçe camiası. ne diyelim allah yardımcısı olsun. umarım hakem hatalarının yaşanmadığı, tartışmasız bir maç olur...
olası bir sivok-ibrahim kaş stoper ikilisine karşı fenerbahçe gol atamazsa eğer, bir beşiktaşlı olarak harakiri yapacağım.
tek ümidim de geçen sene gökhan gönül'ün stoper çıktığı derbide fenerbahçe'nin bizi 2-1 yenmesidir.
yalnız şunu söylemem lazım, iki takımın taraftarları da kendilerini olası garip sonuçlara hazırlasınlar. bu maçı oynayacak takımlardan birinin teknik direktörü mustafa denizli çünkü. 3 de yedirtir takımına derbide, 3 attırır da. sağı solu belli olmuyor ki amcamızın.
bizim kartallar sahada mücadele etsinler yeter. kasımpaşa maçında ibrahim kaş sayesinde bıraktık biz zaten şampiyonluğu, bu sene gözümüz yok o işte. çıkalım sonuna kadar savaşalım, skor ne olursa olsun önemli değil. ilk yarıdaki 3-0'lık skor var zaten, o maçın ikinci yarısındaki fenerbahçe kadar dağılacağımızı pek sanmıyorum.
aman neyse, uzun zamandır bu kadar uzun futbol entry'si yazmıyordum garipsedim şimdi.
iyi olan kazansın diyelim klişe bir ezcümle ekleyerek.
"seninleee başladı hayat!
kartalım göklere aç kanat!"
diye başlayan, içinde ezeli rakiplere göndermeyle tavan yapan ve umudun seslenişiyle şöyle çığıran bir tezahürat vardır gönül literatürümüzde. sonra ses verilen en büyük dilekler içerisinde;
"kartal şampiyonluk turu at, kartal şampiyonluk turu at!"
göz kapaklarının açılışının en büyük nöbetçisi, kendini hatırlatmanın tavan yapanı aşkların en güzeli beşiktaş.
yine koskocaman bir sezonun devir teslimine geldi vakitler artık.
geçen onlarca günün hesap kesim tarihinin dank edeceği güne.
koskoca bir sezonda, güldük de, ağladık da. sevindik de üzüldük de.
ama tüm sevinçleri coşturmaya, tüm üzüntülere set çekmeye sadece 5 koca adım kaldı.
elimize gelen fırsatları bir bir tepmedik mi, kafamızı duvarlara vurdurtuacak puanlar yitirmedik mi, hakem adı altında kıyımcıların bıçağı altında can vermedik mi?
o zaman diyorum ki,
karanlık kotasını belkide tıka basa doldurduk be beşiktaş.
zor maç, hemde çok zor maç.
lakin ligin boyu kısalmışken, önümüzdeki rakip kim olursa olsun, zor maç olacağı aşikardı.
nitekim şampiyonluk yolundaki rakibinin sahasında, şampiyonluk için "bende varım" demek için mücadele edeceksin.
as takımın yarısı yokmuş, yine kıyımcılardan biri maça atanmış, ne yazar.
yüreğini ortaya koyduğun vakit önünde tek bir engel duramayacaktır senin.
senki bahsi geçen takıma kalecisiz 10 kişiyle kendi sahasını dar eden,
11 kişiyle neler yapmazsın.
son yılların gelenekselleşmiş acısal reformları.
ligin boyu kısalmış inönü'de oynanan bir beşiktaş, fenerbahçe maçı.
dışarıdan çevirilen topların gelip kaleye gol olması, atılan gollerin sayılmaması, ofsayttan gollerin buz gibi gol ilan edilmesi ve sonrasında beşiktaş aşıklarını kendi kendine bırakan derin hüzün hegemonyası.
o zaman şimdi değişiklik zamanı,
mekan farklı ama renkler ve yürekler aynı.
o zaman şimdi galibiyet zamanı.
ama tek bir hakem desteği görmeden, hakem destekli galibiyetlerin çılgın sevinicilerine özenmeden, yürekten oynayan takımın yürekten galibiyetinin vakti.
sen ki umudun kare kökünden can çıkartan beşiktaş,
şimdi yum gözlerini dış dünyaya da çık o sahaya.
ve üzerine geçirdiğin baba hakkı'nın baklavalı kazağını, sadece bir giysi olarak görme.
göğsündeki son şampiyon apoletine bak ve çık da söyle;
beşiktaş'ın kazanmak zorunda olduğu derbi mücadelesi. şimdi bu tip durumlarda kazanma zorunluluğu bir takıma her zaman olumlu katkı yapar. genel olarak bakıldığında da beşiktaş fenerbahçe'ye göreceli olarak her zaman farklı oynayan ve ters gelen bir büyük takım. o sebeple bu durum avantaj gibi görülebilir fakat dezavantajları da var tabi. işin psikolojik yönü önemlidir. daha önce de demiştim trabzon maçı sonrası konuşalım bu maçı diye. puan kaybeden beşiktaş için treni kaçırmamak adına son maç. beraberlik bile tüm umutlarını seneye bırakır. ki futbolda asla %100 diye bir durum yoktur. bunun çok örneklerini gördük. eğer fenerbahçe öne geçerse beşiktaş maçı alamaz. beşiktaş öne geçerse ve devreyi 1 farkla önde bitirirse o zamanda psikoloji devreye girer ve geriye yaslanır. yani demem o ki bu maç kolay değil ama fenerbahçe'nin böyle bir durumda kaybedeceğini düşünmüyorum.
not: herkes sallamış diyenlere de evet herkes sallıyor diyorum, beşiktaşlılar da sallamış epey. ama unutmadan son resmi 10 maçta sadece 1 galibiyeti var beşiktaş'ın. hani çok rahatız falan hikaye!
5-3 beşiktaşımın kazanacagı maçtır.tarih tekerrür etmeyecektir 1 tane daha fazla atıp tarihede gerekli dersi verecez.
not:japon bayraklarımızıda hazırladık merak etmeyin. *
(bkz: 17 nisan 2005 fenerbahçe beşiktaş maçı)
hüseyin göçek'in bir hafta önceki altay-giresunspor maçındaki yönetiminden sonra bu maça atanması hayrete düşürmüştür.mhk saçmalamaya devam etmektedir.
mhk, beşiktaş'ın istemediği hakemi bu maça atayarak hem hakemini hem kendini ateşe itmiştir, eğer beşiktaş lehine hatalar yaparsa bunun altından kim nasıl kalkacak merak etmekteyim.
beşiktaş ın gıdıklamayı çok sevdiği fenerbahçe ye temiz bir mağlubiyet yaşatacağı maçtır.
"biz sizi kaç yıldır yeniyoruz, bıy bıy." diyenleri kale almıyoruz. millenyumda 4 sene kadıköyde bizi yenemeyen takım taraftarları lütfen münakaşadan uzak dursunlar yahu.
yine tüm fenevbahçe tribünlerinin az sayıda da olsa muhteşem taraftarımızı izleyecekleri maç. bu arada yeni bestelerimizi de yakından dinleyip çalma imkanı doğacaktır bu febelilere. çocuklar çalın , çalın çocuklar nasılsa bizde orjinalleri var.
bir galatasaraylı olarak beşiktaşı destekleyeceğim karşılaşma. çünkü fenerbahçe'nin puan kaybetmesi şart. şampiyon ya galatasaray ya da bursaspor olsun diyorum ve fenerbahçe'nin canı gönülden puan kaybetmesini diliyorum.
(bkz: kartal gol gol gol)
