galatasaray'ın başlangıçtan itibaren milan(cl), bologna, mallorca, dortmund, leeds'i yendikten sonra penaltılarla da arsenal'ı yendiği ve türkiye'ye ilk ve majör anlamda tek avrupa kupasını kazandırdığı maç.
sonraki sezonlarda beşiktaş'ın lazio'ya karşı çeyrek finalde, fenerbahçe ise benfica'ya yarı finalde elendi ve maksimum buraya kadar gelebildiler.
galatasaray'sa 16 sezonluk dilimde uefa'da belli bir aşamaya gelemezken şampiyonlar liginde 2 çeyrek final oynayıp, 4 defa da gruptan çıkma başarısını gösterdi.
beşiktaş bu kupada hiç 2.tura çıkamazken, fenerbahçe'ninse 1 çeyrek final oynama başarısı bulunmaktadır.
her ne kadar son iki sezonda yönetim istikrarsızlıkları sebebiyle çok kötü performanslar gösterilse de, galatasaray'ın diğerleriyle arasında zor kapanacak cinsten bir fark vardır.
16 yılda oynanabilen tek yarı final maalesef bunun en gerçek kanıtıdır.
hakemi ve bu noktaya gelinene kadar maç yöneten tüm hakemleri ivan bebek olmadığı için başarıyla kazanılan maç. o olsaydı, 3 kırmızı 1 penaltı 6 da sarı çıkacağı için temiz bir 5-1'i olacaktı. hani tatmin yaşama isteği iyi hoş da tüm şartların eşit olduğunu da unutmamak gerek. dünkü gibi bir hakemle mallorca'dan ötesini sadece gs değil kimse göremezdi.
Daha dün gibi izlediğim maçtır. Avrupa da tüm Türk takımlarına böyle yapıyorlar. Fenerbahçe sakın olamadı. Biraz sakin olsaydı durum değişe bilirdi. Türkiye liginin psikolojisiyle Avrupa maçlarına çıkmak kayıp ettirir. Galatasaray da ozaman Hagi de oyundan atılmıştı lakin takım soğuk kanlılığını korudu.
Diyeceğim Avrupa maçlarında rakip sadece karşı takım değildir, hakemlerde sizin bal gibi rakıplerınızdendır. Onun için size yapılan haksızlığın peşine düşmeyip, rakibinizi ezmekten başka çareniz yoktur.
Normal süresi 0-0 biten maçta uzatmaların henüz 3. Dakikasında hagi'nin kırmızı kart gördüğü maçtır. Öte yandan bülent korkmaz da omuzu çıkık bir şekilde tamamlamıştır maçı.
Ancak hiçbir şekilde hiçbir şeyi bahane etmeyerek sadece oyuna odaklandılar. Ne hakeme yürüdüler ne de çirkeflik yaptılar.
elinde rezil harrington kupasından başka bir şey olmayan kepazelerin bok atma çabası!
ha, bir lafım da eziklenme muhabbeti yapan galatasaraylılara; şimdinin kötü oyunu ile ne alaka yahu uefa kupasını yadetmek!
fbliler olsa götlerine bile sokardı o kupanın maketini! aziz uefa kupası şeklinde buttplug yapar, bunlara satar, bunlar da koşa koşa alır, götlerine sokar, bundan da gururla bahsederdi yıllarca!
bizimkiler hala ezik ezik mıymıntılanmada...
Evet bitip gitmiştir arkasından sürekli şöyle yaptık böyle yaptık denmemesi, bizim UEFA kupamız var sözünün sürekli tekrarlanması saçmadır. bir Galatasaraylı olarak bunu söylüyorum. Artık bunu sürekli tekrarlayan Galatasaraylı kaldığını da sanmıyorum. Bunu diyorsa ergenler diyordur. Galatasaraylılara tek yaptığınız bunu söylemek diye eleştiri getirmeyin.
bugün 16. yıl dönümüne eriştiğimiz türk spor tarihinin en büyük zaferidir. fb ve bjk'lilerin hepimiz o gün sizi tuttuk goygoyu doğrudur aslında.
o zamanlar sosyal medya yaygın hatta olmadığı için fanatiklik çekememezlilik çok azdı. galatasaray'lı olmayanlar için milli mesele , biz galatasaraylılar için gurur günüydü. maç sonu fatih terimin iki elini yüzüne götürüp sevinçten ağlaması her şeyi anlatıyordu zaten. ah ulan duygulandım yine bak.
ülkemize ilk gelen avrupa kupası maçı.
sonrasında daha büyüğünü süper kupa ile yine galatasaray yapmıştır.
bundan sonra hiçbir takım avrupadan kupa getirememiştir.
anlaşılacağı üzere;
"en iyisini yapana kadar" cümlesinin başlangınıcındaki en iyi bu!
Galatasaray'ın penaltılar ile kupaya uzandığı maçtır ancak esas önemli olan kupaya giden süreçtir. Çünkü bu kupa, tek sezonluk bir Avrupa macerasının sonunda elde edilmiş bir başarı ürünü değil, yıllar boyu devam eden Avrupa mücadelesinin sonucudur.
Rahmetli Mehmet Ali Birand'ın sunumunu yaptığı, 100. yılda çıkan Unutulmaz Maçlar serisinde Avrupa serüveni Neuchatel Xamax ile başlar. O yıllarda mottosu "Yenildik ama ezilmedik" olan bir ülke takımının ilk maçı 3-0 kaybedip rövanşında 5 atması ile başlayan süreçte o yıl* Galatasaray, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynama başarısı göstermiştir. Tribünlerdeki "Avrupa duy sesimizi, işte bu Türklerin ayak sesleri" tezahüratı taraftarların kendinden daha güçlü olan Avrupa takımlarına olan başkaldırısıdır. Türk takımları artık şerefli mağlubiyetlerle değil, aldığı galibiyetlerle anılacaktır.
1993-94 sezonu Şampiyonlar Ligi elemelerinde Cantonalı Manchester United ile eşleşen Galatasaray, underdog olarak rakibini eleyerek yeni Şampiyonlar Ligi formatında gruplara kalmayı başaran ilk Türk takımı olmuştur. O sezon gruplarda ilk maçında Barcelona ile 0-0 berabere kalarak ilk puanını almış, ilk golünü ise ancak son maçında içerde 2-1 yenildiği Spartak Moskova karşısında bulabilmiştir. Ertesi sezon* yine eleme oynayarak katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde ilk galibiyetini Ali Sami Yen Stadı'nda Barcelona'ya karşı almıştır. Zaten Unutulmaz Maçlar serisinde de ilk gol, ilk puan, ilk galibiyet şeklinde bahsedilir bu maçlardan.
1995-96 sezonunda Uefa Kupası'nda Sparta Prag'a, 1996-97 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nda PSG'ye elenmiştir. 1996-97'den itibaren başlayan Türkiye şampiyonlukları serisinde sürekli Şampiyonlar Ligi elemeleri oynamış ve gruplara kalmıştır. 1998-99 sezonunda Juventus, Athletic Bilbao ve Rosenborg'un bulunduğu grubu averajla 2. sırada bitirmiş olmasına karşın, o dönemki statü gereği üst tura çıkamamıştır.
Başarının geldiği 1999-00 sezonunda ise Hertha Berlin, Chelsea ve Milan'ın bulunduğu grupta, 4. maçta Ali Sami Yen Stadı'nda Chelsea'den 5-0'lık ağır bir mağlubiyet almış, 1 puanla son sırada bulunmaktaydı. Gruptan çıkma şansı kalmamış, 3. olup Uefa'ya kalması bile mümkün görünmüyordu:
1. Hertha 8
2. Chelsea 7
3. Milan 5
4. Galatasaray 1
Gruptaki 5. maçında, Hagi'den yoksun çıktığı Hertha Berlin deplasmanında ilk yarısı 1-0 geride kapadığı maçı ikinci yarıda bulduğu gollerle 4-1 kazandı. https://www.youtube.com/watch?v=xvzIDVrQ_a8
Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda galip gelmek her zaman zor olmuştur, ancak bir önceki maçta farklı bir skorla mağlup olup grubun dibine demir atmışken deplasmanda 4 gollü galibiyet almak hiç kolay bir iş değildir. O sezon içinde bir kırılma noktası varsa bu, Ümit Davala'nın son dakika Milan'a attığı penaltı değil, Berlin Olimpiyat Stadı'ndaki Hertha Berlin maçıdır. Gruptaki diğer maçta Milan ile Chelsea 1-1 berabere kalmış ve son maçlar öncesi şu puan durumu oluşmuştur:
1. Chelsea 8
2. Hertha 8
3. Milan 6
4. Galatasaray 4
Son maçta Milan kazanırsa Chelsea-Hertha maçının sonucuna göre 2. olarak gruptan çıkma şansına sahip. Galatasaray'ın karşısında iddiasız ya da grup 3.lüğünü hedefleyen bir Milan yok, gruptan çıkma iddiasında olan bir Milan var. O maçın 87. dakikasına kadar da 2-1 önde. Ve Galatasaray bu maçı da buradan çevirerek 3-2 kazanıyor ve Uefa biletini alıyor, Milan'ı evine yolluyor. Diğer maçta Chelsea evinde Hertha Berlin'i 2-0 mağlup ederek grup 1.si olarak üst tura çıkarken Galatasaray Milan'ı yenerek bir yandan da Hertha Berlin'e üst turun kapısını açıyor: https://www.youtube.com/watch?v=70hd5V3btqI
1. Chelsea 11
2. Hertha 8
3. Galatasaray 7
4. Milan 6
Galatasaray buradan Uefa finaline yürüyecek mi bilmiyoruz o zaman, ama son dakikaya kadar mücadele eden bir takım var. Hem de yaptıklarıyla rakiplerini turnuva dışında bırakıyor, can yakıyor.
Sonrası Bologna, Borussia Dortmund, Real Mallorca, Leeds United ve Arsenal. Hikayenin geri kalanına insanlar daha hakim, sadece Leeds eşleşmesine değinmek istiyorum. Aradan geçen 16 yıl boyunca şu Leeds deplasmanından çıkabilecek başka bir Türk takımı görmedim. 2012-13'te Şampiyonlar Ligi çeyrek finali oynayan Galatasaray bile o atmosferden çıkamayabilirdi. O sezon her oyuncunun ayrı ayrı maçlarda muazzam performanslarını izledik ancak zorluk katsayısı bu kadar yüksek olan bir deplasmanda Hagi'nin performansına bir bakın: https://www.youtube.com/watch?v=2pX56kq1nBs
Galatasaray ilk gol, ilk puan, ilk galibiyet diye diye bu noktalara geldi. Yenile yenile yenmeyi, savaşmayı öğrendi. 17 Mayıs 2000 günü o zamanlarda futbolda şimdikine kıyasla küçük olan bir ülkeden büyük bir takım çıktı sonunda. Hayal olan Avrupa Kupalarından birini bir Türk takımı kazanmıştı ve ulaşılamaz olarak görülen o kupa artık ulaşılabilir olmuş, diğer takımların da hedefleri arasına girecekti.