bu maç sadece galatasarayın zaferi değil bütün türklerin kürdlerin arapların müslümanların zaferidir ve kurtuluş savaşından sonra avrupalılara en büyük tokadlarımızdan biridir. türk futbol tarihinin en büyük başarısıdır.
yeşilköy leylak sokaktaki bir apartmanın kapıcı dairesinde dindar kapıcı mahalle abimizle izlediğim, o ağır dindar mahalle abisine bile sevinçten bira açtıran, hagi'yi oyundan atan hakemin yedi ceddine sövdüren maçtır. en duygusuz insanları bile ağlatmıştır ayrıca.
hayatım boyunca unutamayacağım yegane maç. çekirdek aile olarak sağlam galatasaraylıyız.
maç başladı ve babam aynen şöyle dedi, çok iyi hatırlıyorum; ' kızım dua et kazanalım. kazanırsak yarın okula gitme, benden sana izin. ' dedi. e tabii ben çıldırıyorum. hem kupa alacağız kazanırsak hem ben okula gitmeyeceğim falan.
derken o muhteşem goller geldikçe zevkten dört köşe biz... neyse maç bitti evde kıyamet kopuyo! deliriyoruz mutluluktan. bizimki bana verdiği bi günlük kafa izninden yırtmaya çalıştıysa da başarılı olamadı tabii.
o zamanlar sarı- kırmızı saç spreylerimiz vardı. saçlarımızı sarı kırmızı boyadığımız gibi konvoya fırladık. o günü hiç unutamam. ne kadar şanslıyız ki bu ana tanıklık edebildik...
hayır galatasaray'ın henüz kazanmadığı, ama kazanabileceği bir maç. şimdiden ''kazandığı'' demek yanlış olur, unutmayın kendimizi rehavete karşı savunmalıyız. neticede rakip arsenal, boru değil.
ikinci sınıf kupanın final maçıdır. göteborg'un da müzesinde bulunan bu kupanın şampiyonlar ligi'nde bir sezonda en yüksek puanı toplamış türk takımına karşı üstünlük kurma çabasıyla temcit pilavı gibi ortaya getirilmesi de değeri hakkında net detaylar vermektedir. *
bugün yıldönümü olan türkiye futbol tarihinin ve galatasaray'ın en büyük başarılardan sayılan ve hiçbir zaman unutulmayacak olan "hadi popescu haydi oğlum hadi oğlum"
"kupa bizim" sözleriyle popescu'nun son penaltısıyla aldığımız, hagi, bülent, taffarel, hakan şükür gibi isimlerle tarihe kazıdığımız şanlı galatasaray'ımın zafer maçıdır.
unutulmayacak maçtır.
hala izlerim o maçı hala duygulanırım hala ağlarım.
tesadüf diyen de ağır orospu çocuğudur.
anlaşılan kupanın sapı sadece ingilizlere değil de bizim içimizdeki irlandalılar'a da girmiş.
bu sene şampiyonluk yolunda ve 4. yıldız yolunda yürürken çok güzel denk geldi.
her sene olduğu gibi.
türk futbol tarihinin unutulmaz maçıdır. zor bir işi başarmışlardı o tarihte. tam 15 sene olmuş, galatasaray'dan başka bu başarıyı daha henüz yakalayan bir türk takımı çıkamadı.
maç ile ilgili çok ilginç bir anımı da aktarayım:
o zamanki sabah gazetesinde finalden birkaç gün önce şu gibi bir haber vardı. çok ilginç bir haberdi aslında. o gazete hala arşivimdedir.
"Popescu, maçtan birkaç gün önce romanya'da bir çingeneye fal baktırıyor. Falcı ona , "Kupayı kazanacaksınız, golü de sen atacaksın" diyor. Popescu da bu falcıya gülümsüyor."
işte o gün o maç penaltılara kalmıştı ve son penaltı, ilginçtir, popescu tarafından kullanılacaktı. spiker "haydi oğlum,haydi oğlum " derken bu haber aklıma geldi o an . tamam bitti bu iş, o kadın doğru bildi galiba derken, popescu topu ağlara gönderip uefa kupasının galatasaray'a ait olduğunu ilan etmişti.