AZ ÖNCE BiRKEZ DAHA KAZANDIĞIMIZ MAÇ.iZLERKEN HER POZiSYONDA TEKRAR HEYECANLANIYORUM NASIL BiR AŞKTIR BU ALLAHIM.iNANIYORUM ALLAH BiR KEZ DAHA NASiP EDECEK AVRUPADA KUPA KALDIRACAĞIMIZA.
bi fenerbahçeli olarak şu an izlediğimde tüylerim tekrar nasıl diken diken oldu anlatamam. uyumam gerektiği halde bu maçı tekrar izledim nedendir bilmiyorum.
ikinci uzatma devresinin son dakikalarında tribünlerde yankılanan tezahüratı duydunuz mu? türkiye! türkiye! türkiye! dinle lan ingiliz piçitürkiye! kendini futbolun ilahı zanneden pardon sadece futbolun değil kainatın ilahı zanneden alçak kendini beğenmiş ingilize türklerin vurduğu tokattır bu maç.
bir fenerbahçeli olarak tekrar izledim bu akşam bu maçı! tribünlerde dalgalanan türk bayraklarını gördükçe gururlandım! helal olsun galatasaray dedim tekrardan. o zamanlar lise öğrencisi bir gençtim yine sevinmiştim galatasarayın başarısına ve taktir etmiştim. her ne olursa olsun millet olmak millet taraftarı olmak daha önemlidir!
allah tüm türk takımlarına dünya çapında bu tarz başarılar nasip etsin inşallah. bizde tekrar gururlanalım alkışlayalım beraber bağıralım "türkiye" diye! ingiliz'e Fransız'a italyan'a karşı! haydi türkiye!
bu girdi de fenerbahçeli olduğumu söylemem bir yalakalık değil bir gerekliliktir. bu başarı galatasarayın başarısı olduğu gibi türk milletinin de başarısıdır. hepimiz sahip çıkacağız elbet.
bilmiyorum kaçıncı kez seyrettiğimi, kaçıncı kez arif o golü kaçırdığında ayağa fırladığımı, hagi'nin haksız yere yediği kırmızı karta kaçıncı kez küfür ettiğimi bilmiyorum ve yine henry'nin direğin dibinde vurduğu kafa vuruşunu mucizevi bir şekilde taffarel'in çıkarışına bilmem kaçıncı kez tuhaf gözlerle bakıyorum, hayrete düşüyorum...
ve hala penaltıları ayakta izleyip benzer heyecanı hissediyor, popescu'nun penaltısından sonra oley deyip bağırıyorum bilmem kaçıncı kez ve hakan ile bülent'in öpüp de kaldırdıkları kupanın bizim olduğunu bilmek bambaşka mutlu ediyor.
iyi ki varsın galatasaray ve senin olduğun yerde umut hep var.
galatasaray'ın unutulmaz zaferiyle sonuçlanan destansı bir olayın yani türk futbolu için yüzyılın maçıdır!!! sonucunda avrupanın en değerli 2 kupasından biri olan uefa kupasının kazanılması ile sonuçlanmıştır ve olağanüstü bir başarı sağlanmıştır galatasaray ve türk futbolu için! böyle bir başarı bir daha gelir mi bilemem ama eğer bir gün bunu bir takım tekrarlarsa bu takım kesinlikle yine imparatorun ordusu tarafından başarılacaktır yani galatasaray başaracaktır bunu gibi zaferleri vesselam!!! (bkz: biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu)
12. Yil donumune merhaba dedigimiz su dakikalarda serefle andigimiz maçtır. Yine o anilar gozlerde canlanir. Duygular kabarir. Ustunde formam mahallede basi dik gezdigim o gurur dolu gunler 12 yil gecmesine ragmen gozlerimi doldurur ve hic aklimdan cikmaz. O gun o formayi 1 dakika terleten herkesten allah razi olsun. Basta hocamiz olmak uzere.
not: gelecege bakan, takiminin o gunleri olmeden bir kez daha kendisine tattiracagina inanan ama bu tarihi hep kalbinin orta yerinde de barindirmaya devam edecek olan; fikri hür vicdani hür bir galatasarayliyim.
sanki kupayi almamisiz gibi her izledigimde ulan arif ataydin sunu dedigim, hakan yaninda bombos ulan pas versene diye kizdigim sonra da amk acaba atsa daha mi iyi olurdu yoksa arsenal daha hirslanip bizi skertir miydi diye dusuncelere daldigim mac.
"allah, bize bu sevinci tekrar yaşatsın!" dualarına vesile olan maçtır. ömer üründül'ün tek yorumu gibi "korkunç bi'şey"i yeniden yaşamak istiyoruz!
aziz yıldırım'ın, "tekrarlanamayan başarılar tesadüften ibarettir" şeklindeki hasetsel cümlesini hepimiz hatırlarız. başarı bir defa da kazanılsa başarıdır aslında. bana sadece 1 sebep gösterin, bu başarının tekrarlanmaması için.
yılın 364 günü "ama onların uefa kupası var" diye taşak geçilmenin ezikliğini, 1 günlüğüne "evet, bizim uefa kupamız var" diyerek bastırmak isteyenlerin yıldönümünü her sene iple çektikleri maç. tamam beyler dokunmayın, bugün onların uefa kupaları var.
Türk futbol tarihinin en önemli maçlarından biridir. Hala bunu tesadüfle ilişkilendiren insanlar var şaşırıp kalıyorum onlara. Bir Beşiktaşlı olarak uefa kupasının tesadüfle alınmayacağını çözebilecek yaşta ve zekadayım diye düşünüyorum. Yoksa 10 maç tesadüfle uefa kupası alıp sonraki sene yine şampiyonlar liginde tesadüfle terör estirileceğine inanacak kadar fanatizme ve kafayı yemişliğe varmadım. Uefa kupası zaten barcelona'nın milan'ın manchester united'ın sürekli aldığı bir kupa değil. Hatta bu senede gördük ki 1. sınıf takımlar bu kupada yorulmayı lig şampiyonluğuna tercih etmiyor. Zaten son 15 senede alan takımlar kimler; Porto, Shaktar Donetsk, Zenit, Galatasaray, Sevilla, A.Madrid vs... Şimdi uefa kupası denen kupayı alan takımlara bakıyoruz Porto dışında şampiyonlar liginde yarı finale kalabilmiş takım yok. Ayrıca Galatasaray gibi namağlup işi bitirende yok. Yine Porto hariç bu takımların ortak özelliği uefa kupasını aldıkları sezondan sonra eski durumlarına geri dönmeleri. Yani yine sadece Galatasaray'da olan birşey değil ki diğer takımlar daha çabuk düşüşe geçti. Yani bu kupa alma 2-3 sezon iyi oynama, bu işi bilen tecrübeli 2-3 adam, kadronun birbiriyle o zamanki uyumu, başlarına o kadroyu iş yaptırabilen bir teknik direktör, başında doğru hamleler yapmış bir başkan, birleşmiş bir taraftar, o sene sorunsuz bir camia vs. vs. olaylarının bütününe bağlı geliyor. e şimdi güzel kardeşim her alan kulüp tesadüfi mi aldı bu kupayı? Tamam Galatasaray camiasının bu kupaya sarılıp 10-12 senedir bir türlü ileri hamle yapmamasına ve bu başarısızlıkların ardından sürekli kupayı gündeme getirmesinden bende rahatsızım. Çünkü farketmeselerde bu kupa akıllarında oldukça başarısızlıkları dahada çok oluyordu (bu seneye kadar). Ama tesadüfle kazanılan Bologna (ozamanki gücünü hatırlamayanlar için şimdinin laziosu udinesesi gibiydi), Leeds (Şimdinin tothenham'ı gibiydi kadrosundaki adamlar çok dağıldığından küme düşmeye kadar gittiler. Hayvani bir kadrosu mevcuttu bilen bilir), Arsenal (Anlatmaya gerek yok), B.Dortmund (şimdiki kadar güçlü değillerdi ama dortmund her zaman dortmund'du), Mallorca (şimdinin Sevilla'sı gibiydi gayet taş gibi kadroları vardı) maçlarının hepsi nasıl tesadüf olabilir? ki o sene Arsenal kupada finale gelirken Nantes, Deportivo, Werder Bremen ve Lens'i eledi onlarda mı tesadüfle vardı finale? Bu finale tesadüf diyenler çeyrek finalde sevilla'yı eleyişlerini anlat anlat bitiremiyorlar nedense. Adamların uefa kupası var, biz de bu kupayı almak isteyip daha çok birşeyler yapmamız gerekirken, adamların aldığı koca kupayı hor görmeye çalışıyor onları aşağı indirmeye çalışıyoruz. Bu ne lan böyle? Uefa kupası oğlum bahsettiğiniz kupa hazırlık kampında 4lü turnuva kupası değil amına koyim. Sanki her sene ülke olarak en az yarı final görüyormuşuz gibi bu kupa mı yeaa o futbolcu mu yeaa o teknik adam mı yeaa diye burun kıvırmalarımız bi bitmedi.
macla ilgili olarak arsenal'in oyuncularina bakacak olursak (tabii hatirladigim kadariyla);
thierry henry: zirve yaptigi donemde degildi, evet iyiydi cok iyiydi ama premier lig'de leblebi gibi gol attigi sezonlar henuz gelmemisti. (ulan bi kontrol edeyim got olmayayim dedim, adamin gol performansi bakimindan en kotu 2. sezonuymus o sene onda da 17 gol atmis hayvan herif)
dennis bergkamp: ciplak gozle izledigim en iyi futbolculardandi. yani ciplak gozle dedigim, ciplak gozle televizyon izlerken izledigim... yanliz o da hafiften dususteydi diye hatirliyorum. yamulmuyorsam kotu bir sakatligi o sezon atlatmis ve toparlamaya calisiyordu.
marc overmars: overmars'in ne kadar buyuk bir futbolcu oldugunu genc arkadaslara anlatmak icin sunu soyleyebilirim; euro 2004'te overmars 32 yasindayken artik van gaal'miydi kimdi hatirlamiyorum hollanda'nin hocasi overmars yerine robben'i oynattiginda salak yemin ediyorum gerizekali bu hoca demistik o yasina ragmen. 2000'de barcelona'ya gitmisti yine o yasina ragmen 36 milyon euro karsiliginda.
patrick vieira: 1996-2005 arasi devam eden arsenal kariyerinin tam ortasindaydi ve donemin en iyi defansif orta saha oyuncularindan biriydi. 2000 avrupa sampiyonasinda sampiyon olan fransa'nin da ilk 11'indeydi.
david seaman: ingiltere milli takiminin kalecisiydi ve o gittiginden beri hala ingiltere milli takimi kalesinde istikrari saglayabilmis degil.
daha bu adamlarin suker'i, kanu'su , petit'si vardi da ustteki besli kadar onemli diyemeyecegim onlar icin.
iniste de cikista da olsa bu futbolcular ya muthis kariyerli ya da daha sonra gerceklestigini gordugumuz muthis bir potansiyele sahiplerdi.
karşı tribünlerin orda ekranın solundakı kaleye bakan diliminde, taraftarın çıkış yerinde sarı uzerıne kırmızı puntolarla (bkz: comandante hagi) pankartı görülebilir..
o zamanlar bıldıgım kadarıyla alex turkıye'de değildi..