Aslında sandığımız kadar yüksek değerlere sahip bir millet olmadığımızı, yağmanın, hırsızlığın, çalıp çırpmanın ayyuka çıktığı o dönemlerde öğrendik.
20 ekmeği cebren, kavga dövüş marifetiyle, çadırında stoklayıp, küflendiren, komşusunun açlığını sorumsuzca izleyen insanlar gördük.
Telefonunu kullandırmayan insanlar...
Yardım konvoylarını yağmalayıp, bir paket daha makarna almak için, çocukları, iten kakan, tokatlayan insan müsveddeleri...
Ve daha neler neler...
Deprem yaşadık evet... Hem fiziki hem de duygusal deprem...
Çok sallandık çoook...
Deprem yaşandığında çok küçüktüm.Bundan dolayı anlatılanlar hatırladıklarımdan çok daha fazla.17 ağustos depremi bize nasıl kardeş olunur nasıl tek vücud olunuru göstermişti.Depremin en fazla hissedildiği yerlerden biri olan adapazarında oturuyorduk.Deprem olduğunda herkes evinden fırlamış sokaklara dökülmüştü.Deprem durduğunda kimse evlerin içine girmeye cesaret edemedi.Sadece evlerin içinde yorgan yastık bulup aldılar.Çok dik bir bayırımız vardi ve tüm yorganları ,yastıkları o bayıra serip mahalle olarak o geceyi bayırda uyuyarak geçirmiştik.Ayrıca ben daha küçüğüm diye kendisi de çok büyük olmayan ablam gizlice eve girip bana kendi hırkasını getirmişti üşüme diye.Sadece acı günlerde değil her zaman birlik beraberlik içinde olmamız dileğiyle.