neden büyük acılar bu kadar tazedir. ve içini açıtır. ağır ağır yürüdüğün sokak. son sigaranı içtiğin cam. diktiğin ağaçlar ve burası benim diyebileceğin bir yerin yoktur artık.
ahh insan ne kadar benlik sahibi. bu et bu kemik bu hayat bizim mi.
ibret olsun diye sık sık gündeme getirilmesi gereken doğa olayı. insanların insan hayatını umursamazlıkları yüzünden öldüren, yıkan doğa olayı.
gündeme getirilsin ki unutulmasın. nice ocaklar söndü. çocuklar öksüz yetim kaldı. analar babalar evladını kaybetti. akrabalar, arkadaşlar yitirildi. o acılar insanların yüreklerini yakıyor hala.
gecesinde yattığımız şehrin sabahında enkazına uyandık.
fakat yıllar sonra boşu boşuna abarttığımız bişey oldu
evet boşu boşuna kaybettik analarımızı,kardeşlerimizi,arkadaşlarımızı
Allah sana da yaşatmasın kardeşim kimseye yaşatmasın.
gece 3 suları, yatak altından bir yumruk sanki havaya fırlatır herkesi;
- ey uyuyan nesil, ey cahil insan göremediklerini gör, duyamadıklarını duy,
yaşadıklarını yaşama, yaşayamadıklarını yaşa artık. bak! eşya,
mal mülk diye yanıp tutuştukların nasıl da heba oldu bir çırpıda. neymiş gerçek, neymiş ziyan. gerçek dönüş kimeymiş. bunların sahibi kim diye düşün...
zenginlik, fakirlik, sağlık gibi musibetlerin de rahmandan olduğunu ve bir gün kapını çalacağını unutma! dünya ve yeryüzü seninmiş gibi böbürlenerek yürüme. veren aynı zamanda alır da unutma!
tüm binalar bir beşik gibi sürekli sallanırken gökyüzüne yükselen çığlıklarla karışık dualar ettiğini, her yeri bir korku ve dehşet kapladığını sanki kıyamet günü gelmişcesine nasılda yalvardığını, rabbim bir şans daha ver diye içinden binlerce kez dua ettiğini unutma!
korkularla dolu ıpıssız, çaresiz fakat bir o kadar kalabalık geçirdiğin ve gerçekten de kimsenin kimseye bir faydası dokunmayan o gün ne kadar aciz kaldın. o teknolojiye, o bolluğa rağmen her şeylerin bir koca yalan olduğunu yine hatırla
ve rahmetle anılan acılarımızın bizi şu an da ne kadar da uzağında olduğumuzu bir kez daha hatırlatmadan farkettirmemizi sağlayacak olan kendimize sor.
yine ene lerimizin esiri, yine kendi ayıp ve kusurlarımızın değil karşımızdakilerin ayıplarını araştırır olduk.
yıllar geçmesine rağmen yine anıyoruz acılarımızı tazeleyip de. fakat 17 ağustos u anmak içi boş bir şekilde olmasın diyebildiğim.
dua ile...
umuyorum ki bir daha böyle bir felaket başımıza gelmez. bu depremde öğrendiğim en önemli şey, sahip olduğumuz her şeyi saniyeler içinde kaybedebileceğimiz. kibirli olmamayı anlatan, korkunç bir film bu.
bu depremde askere vur emri verilerek talan ve yağmanın önüne geçilmiştir. youtube'da depremden yalnız 20 dakika sonra çekilmeye başlanan görüntülerde adapazarı'nın görüntüsü korkunçtur. tek sıra halinde ilerleyen arabaların ışıklarıyla aydınlanan karanlık sokaklar, içi insan dolu enkazlar ve çaresiz gezinen insanlar. dikkatimi çeken nokta ise yaklaşık 2 - 3 saatlik görüntülerde devlet namına hiçbirşeyin (asker, polis, itfaiye, sivil savunma) ortalıkta olmamasıydı. herkes ve herşey insanların vicdanı ve merhametiyle başbaşa, çaresiz... tanrı bu ülkenin düşmanlarına dahi öyle acı bir gün göstermesin.
Benimde içinde bulunduğum, şiddetli bir depremdir.
Türkiye'de 7.2 diye açıklanırken Almanya'da 11.2 diye açıklanılmıştır. Peki neden Türkiye'de 7.2 olarak açıklanıldı? Çünkü halk 11.2'yi duyunca hepsi devletin üzerine geleceği endişesiyle 11'den 7'ye inmiştir.
bir daha yaşanmasın depremi. üzerinden 10,5 yıl geçti. oğlum tam 4 ay 1 haftalıktı. onu kaptığım gibi dışarı çıkışımı hatırlıyorum da meğer apartmandan en son çıkan biz olmuşuz. zor günlerdi evet. ve ders almadığımız halen daha bariz ortada.
kimsenin unutmaması gereken lakin unutulmaya yüz tutmuş acı günlerden biri. o geceye dair akılda kalan acı şeylerin dışında gökyüzünü kaplamış ve elini uzatsan tutacakmışsın hissi veren yıldızlardı. o kötü günde gökyüzü hiç olmadığı kadar güzeldi. ve bir daha asla öyle bi manzara görmedim.
hatırlatmasın hiçbir şey seni bana. zira şu hayatta hafızamdan silmek istediğim tek ansın;
ölümsün,
yok oluşsun,
kaybedişsin,
yıkılışsın,
göz yaşısın,
hayatı alt üst edensin. ne olur aklıma bile gelme. dayanmak çok zor.
bu depremden hemen sonra çıkan*pc gamer sayısının kapağı simsiyahtı. üstünde de beyaz-gri harflerle "ulusça acı içindeyiz. hepimizin başı sağolsun" yazıyordu. her zaman rengarenk olan o derginin kapağı bile siyaha bürünmüştü, öyle bir felaketti bu.
enkaz altından gelen inlemeler, o enkazların başında çaresiz yardım bekleyen insanlar, evladı kucağında çırpınan aileler, baba ve annelerinin başında ağlayan yavrucaklar, cam kırıkları içinde yalınayak koşturan şaşkın ve bilincini kaybetmiş insanlar, yaralılar...
gözler önünden gitmeyen bir felakettir.
o gün, her günden daha sıkıntılı başlamıştı. Hava aşırı sıcak ve nem oranıda bir o kadar yüksekti. zaman sanki hiç geçmeyecek gibiydi. oyunlar oynandı, muhabbetler edildi. sıcak yaz gününün sefası hakimdi insanlar üzerinde. herkes gece olacaklardan bir haber dağılmıştı evlerine. ama sıkıntı hala aktifti üzerimizde, kimimizi derin bir uyku hali kimimizi ise sıcaktan ve nemden rahatsız eden bir hal almıştı. Dalıp giderken mutlu rüyalara. Son 5 dakika vardı küçük kıyametin kopmasına. öncesinde bir gürültü koptu. açtık gözlerimizi, aslında anlam verememiştik. neydi bu sarsıntı, yıldızlar neden cok yakında. bu gürültüde neyin nesiydi. Hay allah bak elektiriklerde kesilmiş. derken dışarda bir kalabalık belirdi. herkes kardeş gibiydi birlikte yemek yiyen insanlar, birbirlerine sahip çıkan insanlarla doluydu etraf. Sonradan öğrendikki deprem olmuş. onlarca can gitmiş, onlarca insan binalar yıkıntılar altında kalmış. Yeri geldi hep bir ağızdan ağladık. Yeri geldi kimsesiz kalanların kimsesi olduk. ama bu deprem bize öyle birşey öğretti ki. ayrım yapılmaksızın insan insandı. o gün ders oldu bizlere. insanları birbirine bağlayan bir sebepti belkide bizim için.
Allah-u teala'nın Düşmanıma dahi öyle bir gün yaşatmaması dileğiyle..
Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı.
Sağlığını elini, kolunu ve bacağını kaybedip yarıda kalan arkadaşlarımızada allah tan sabır diliyorum.
küçük olmama rağmen düşündüğümde hala beni etkileyen bir olaydır. allah bir daha yaşatmasın. üzücü bir olaydır tanıdık tanımadık birçok kişini ailesi yok olmuş bu yüzden hayata küsmüş insanlar. çaresizlik mi desem enkaz altında ölmemiş beklerken ölen insanları mı desem bilemiyorum anlatamıyorum allah sabır versin bu olay için hepimize.
gece 3 buçuk sıralarında yatagımda uyanık halde yakalandıgım ve her anını hissettigim depremdir. başladıgı anda apartmana uçak füzesi düştügünü zannettigim depremdir. 45 saniye süren sarsıntılardaki o sesleri hala unutamam. psikolojimin bozuldugu yıllardır. içimden buraya kadarmış dedigim ölümü hissettigim olaydır.