ankara'da bile yer yerinden oynamıştır. gece annem beni tuvalete götürürken yakalanmıştık depreme. koridorda duvarlar bi ileri bi geri gidiyordu. avizelerden çın çın diye sesler geliyordu. ne olduğunu anlamamıştık. çok şaşırdık. mahalledeki abiler herkesin ziline basıp, ıslık çalarak insanları uyandırdılar. hemen evden çıkıp boş bir araziye geçtik. ana baba günü resmen. herkesin gözünde aynı korku... kimi pijamasıyla çıkmış, kimi ayağına terlik geçirmeyi unutmuş yalın ayak geziyor. sabaha karşı bir haber geldi. depremin marmara bölgesinde felaket yarattığını öğrendik.. yüzlerce ölü, binlerce yaralı..tüm ülke bi anda kenetlendi seferber oldu. ama giden gitti. kumdan yapılmış binalar, sağlam olmayan çatlak evler. sorumsuzluklar zincirine bir sürü kurban verildi. afet bu ne zaman ne şekilde geleceği belli olmaz ama önlem almak bizim elimizde. allah ölenlere rahmet kalanlara da sabır versin.
kimsenin umrunda olmayan deprem. daha kötüsü ileride olacak marmara depremi de kimsenin umrunda değil. ben 17 ağustosta hem dayımı hem de teyzemin eşini kaybettim, yani annem öz abisini kaybetti. ama dün bana kalırsa hatırlamadı bile, tadilat var ay evim ne güzel oluyor sevincinden. işin daha kötüsü başta bahsettiğim gibi gelecek bir deprem de umursanmıyor. 17 ağustosta hem abisini hem eniştesini kaybetmiş annem, 50 yıllık döküntü daireden çıkmak yerine o kadar laflarıma rağmen tadilat yaptırıyor. deprem testi pahalı gelen benim harika ailem, siktiriboktan bir daireyi binlercen tl harcama yapıyor şuan. ve ben yüzüne bakarak diyorum ki, bir depremde kardeşim ve ben bu binanın altında kalırsak tek sorumlusu sensin diye. garip ama gülerek allah korusu diyor. hani bazen birbirimizi çok aşşağılıyoruz ya insan ailesinden nasıl utanır diye, işte böyle utanıyor.
Merkez üssüne çok yakın olduğum deprem. 4 yaşındaydım o zaman. Biraz daha geç çıksam tavan üstüme çökecekti. Uzun uzun yazmak isterdim annemle babamı az kalsın kaybedeceğimi, o holdeki sarı ışığın kırmızıya dönmesini, kapıların kilitlenmesini evden çıkamamızı, gökyüzünün ve karadenizin aldığı şekli. Hissettiklerimi. Bugün bile herhangi bir yerde " sesimi duyan var mı? " yazısını okuyunca hatta şu an yazarken bile tüylerimin diken diken olduğunu. Adapazarındaki kan kokusunu. Feryatları, figanları.. Bir daha yaşamamak umuduyla..
17 Ağustos saat 03:02'de olan, yüzbinlerce insanımızın (gerÇek rakamlar hiÇbir zaman ortaya Çıkmayacak) feci şekilde can verdiği; rahmetli Ahmet Mete Işıkara'yı bir anda meşhur eden, hepimizi deprem bilimci yapan, insanların korkudan aylarca evine giremediği deprem. En kötüsü ise bu depremden ders almayıp, deprem sonrası konan vergiler gelen yardımlar sürekli ÇarÇur edilmiş, afet etlem planında toplanma alanı, Çadırkent, sahra hastanesi, vs olarak belirlenen alanların Çoğuna bugün rezidans, avm konut dikilmiştir. inşaat yapılmaması gereken bölgelere TOKi konut dikmiş, azami kat izinleri imar planlarında yok sayılmıştır.
Edit: başlığı ben açmadım; ilee ki daha önce bu başlık açılmıştır. imla hatasını yapan ben değilim; moderasyon bunu bilir.
Edit: gerçekler zorunuza mı gitti ey eksileyenler?
halen binlerce kayıp insanın sebebidir. resmi olarak canlı/cansız bulunamamış insanımızdan bahsediyorum. ayrıca binlerce ortada başıboş gezen çocuğun organ mafyası tarafından kaçırıldığı haberleri de gelmişti kulağıma. türkiyenin heryerinden kadın pedi, çocuk bezi alıpta sokak başlarına koyan büyük yürekli insanları da duymuştum bir yandan. hiçbir yakını orada olmamasına rağmen çoğu insanı hüngür hüngür ağlatmış depremdi. öyleydi işte 17 ağustos.
o gece oluşan ışık hüzmesi doğrudur. bizzat şahidiyim. yok öyle bir şey diyenlerinde ayrıca götüne girsin. (böyle diyenler var çünkü) gözümüzle gördüğümüze mi inanıcaz senin sığır zihniyetine mi? bu açıklamadan sonra devam edelim. bir anlık bir parlama ve sonrası şiddetli bir sallantı ve o gün belkide ölümden döndüm. çünkü o günün sabahında sakarya üniversitesinde yaz okulu sınavım vardı, bende bir gün önceden gidip arkadaşlarla kalacaktım, ertesi gün sınava girip geri dönecektim. Annem bugün gitme sabah ilk otobüsle gidersin dediğinde genellikle karşı çıkan ben bu sefer olur demiştim. depremin olduğu saatte de uyumuyordum. pencere kenarında duran yatağımın üstünde uzanmış öylece gökyüzü izliyordum. bir ışık parlaması ve sonrası tam bir kaos. dışarı çıkınca gördük ki ortalık toz duman. yıkılan evler, bağrışan sağa sola koşuşturan insanlar. mahalle aralarında ki yıkılan binaların enkazından insaları kurtarma çabaları. allah o günlerin tekrarını göstermesin. yaşamayana bu anlattıklarım hikaye gibi gelebilir bizzat yaşayanların ruhlarının derinliklerine kadar işlediği durumdur.
merkez üssüne çok yakın yalova / çınarcık ta geçirdiğim ve komplo teorilerine bir katkı olarak, o gün normalden daha da fazla uykulu ve baygın olduğumu söyleyebileceğim depremdir. dalgalar ve sinyallerin depremidir kesinlikle.
küçüktüm ama hatırlıyorum.daha önce hiç deprem yaşamamıştım.
gece gözlerimi açtım, babam başucuma oturmuştu.ev zangır zangır sallanıyordu.sonra tekrar babama baktım bir şeyler okuyordu.dua ediyormuş sonra anladım.dışarı çıkmadan atlattık o geceyi.yakınlarını kaybedenlere tekrar allah'tan sabır diliyorum...
izmit ve gölcükte hissedenler için çok kötü olan olay. istanbul da hissedenler aman tanrım ne sallandık demezlermi. aman allahım diidm.
o tarihden itibaren geceleri çıplak yatmamı engelleyen olay. dışarca binlerce ölü insan ve siz çıplak.