en ufak depremlerde bile camdan atlamaya yeltenen insandır. haklıdır,yaşayan bilir o depremi dolapların üstüne üstüne gelmesi,istanbul avcılarda oturup deprem sonrası sokağa çıktığında görülen cesetler,sabahın olması ile birlikte ceset kokularını buram buram hissetmek,sevgiliyi enkaz altından çıkarken görmek..işte bunlar bu depremin sonucunda benim ve yakınlarımın yaşadığı olaylardır.
16 agustos dogum günümdü. ev ahalisi ile kutladiktan sonra herkes yatagina gitmis, ben ise kanal d'de oynayan bruce lee filmi'ni izliyordum. saat 02:45 civari film sona erdi, dis fircalama, pijama giyme falan derken asagi yukari 03:00 civari yatagima girdim.
o an bir gürültü, bir sallanti ve insan cigliklari arasinda rüya mi, degil mi kestirmeye calisirken, amca oglum odamin kapisini acip "cabuk cik disari!" diye bagirinca hic soru sormadan sicradim yatagimdan. cocuklarin uyudugu oda'nin kapisini acmaya calistik, kapi acilmiyordu. oda'nin icinden ciglik ve aglama sesleri yükseldikce panik havasi icine girmistik. sonunda kapiyi acabildik ve kendimizi evin disina atabildik. evin önü insanlarla doluydu ve kiyamet manzaralari arasinda herkes ne oldugunu kestirmeye calisiyordu.
bana bir ömür kadar uzun gelen sürec, sadece 45 saniye sürmüstü ve türkiye'den bircok insan'i alip götürmüstü. allah hepsine rahmet eylesin.
almanya'dan tatil için türkiye'ye gelmişsinizdir, yorucu bir senenin yorgunluğunu atayım, dolaşayım, bisiklet süreyim, çimeyim, ver edeyim mangalı diye marmara bölgesi'nin en güzel şehirlerinden olan yalova'ya yazlığınıza geçmişsinizdir. her şey yolundayken bir gecede olanlar olur. yazlığınızın da bulunduğu U şeklindeki sitenin dörtte üçü yok olur. 5. kat 2. kat haline gelir. kolunuz, kafanız kaburgalarınız üzerinize düşen kirişleri taşıyamaz ve kırılır. aciz bir şekilde bildiğiniz ve bilmediğiniz bütün duaları okumaya devam edersiniz. daha sonra bir el uzanır sizi çeker çıkarır. sedyeden olan biteni izlerken aileniz gelir aklınıza. onları da diğer sedyelerde ve hayatta görünce önce derin bir ohh çekersiniz.. sonra da sitenin devamı nereye gitti diye düşünürken, sizden başka herkesin öldüğünü, kedilerin köpeklerin dahi öldüğünü anlarsınız. tedaviden sonra almanya'ya geri dönersiniz, en ufak sarsıntıda kaçacak delik ararsınız ve size şapşal şapşal güler, beyaz, buğday tenli, semiz, tombalak, alman veletleri.
psikolojisinin a.na konulan insandır.
ambulans sirenlerini duyduğunda irkilen insandır.
yatağının yanında deprem çantası hazırlamış insandır.
her türlü jeoloji, jeofizik bilgilerini bilim adamları kıvamında öğrenmiş insandır.
ahmet mete ışıkara'ya deprem dede ismini takan insandır.
aylarca televizyon kanallarında, ekranın üst kısmında ölen sayısının artışını izleyerek psikopata bağlamış insandır.
nefes alışlarında bile sallandığını sanarak kendini dışarı atandır.
bu günün üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen, bir arpa boyu ileri gidilmediğini görerek lanet de eden insandır.
kötü anıları olan insandır. hatırlamak istemesede o anlar gözünün önünden hiç gitmez. evden nasıl çıkıp aşağı nasıl koştuğunu, aşağı indiğinde çaprazdaki binanın altından çıkmaya çalışan insanların görüntüsünü hiç bir zaman unutamayacak insandır.
benimdir. o ürkütücü anı hayatın durma noktasına geldiği o dehşet verici uğultuyu unutamıyorum. istanbul da bütün orta refüjlerde bütün açık alanlarda insanların sabahlayışını hergün az az devam eden sallantıları enkaz başında 2 gün bekleyip halamın ve eniştemin cansız bedenlerine ulaşmamızı unutamıyorum. allah tekrarını yaşatmasın.
eğer o depremden sonra yakınları ve kendi hala yaşıyorsa kesinlikle şanslı hissetmesi gereken insandır. depremin yaptığı çağrışımlar bu kişilerde kötü anılar olarak belirir.
deprem anındaki uğultunun etkisinde kalan insandır. o nasıl bi'şeydi öyle yahu. ömrümde öyle şey işitmedim. sanki yerin milyonlarca kilometre altından gelen çığlıklardı, ürkütücüydü...
baska sehirdeki evlatları için ağlayan, tanımadığı bir anneyi teselli edebilmeyi bilen insandır.
evine girip, tüm uzun kollularını gecenin ayazında üşüyen insanlarla paylaşmayı bilen insandır.
bir dilim ekmeği 3 kişiyle bölüşebilen insandır.
en yakınlarından 4 gün boyunca hiçbir haber alamamanın ne demek olduğunu bilen insandır.
her ambulans sesi duyduğunda içinden birşeyler göcüp giden insandır.
kısacası acının, çaresizliğin, yokluğun ne demek olduğunu en iyi bilen insandır. ***