aman ne güzel 16. yılını kutluyor iktidar, orada burada eline mikrofonu karşısına güruhu alan hükümet sözcüleri klasik teranelerini anlatıyor... başarısızlık mı? o da ne? kim başarısız olduğunu kabul eder ki?
başarısız iktidar iş başında, onun yanında da başarısız muhalefet... muhalefeti itin götüne sokup "deviremediniz şu iktidarı" söylemleri bile artık canımı sıkıp bezdiriyor...
aslında siyasette boşluk falan yoktur.
Siyasette fiilen "iki buçuk parti sistemi" yerleşmiş kalmıştır.
Bir büyük iktidar partisi, onun yarısı kadar büyük bir muhalefet partisi, onun yanında daha da küçük ikinci bir muhalif parti... Diğer bütün partiler de "aksesuar" konumundadır...
Beğenseniz de, beğenmeseniz de tablo budur.
Seçmen kitlesinde "iktidarı değiştirmek" yolunda önemli bir eğilim falan da görülmemesi ayrıca bir trajedi olup canımı sıkmasına ise hiç girmeyeceğim...
Memlekette esen hava bu.
"Yeni bir parti" gibi safsatalar, doğmadan ölmüş çocuklar gibi gazete sayfalarında gömülü kalıyorlar.(meral hanımdan umutlu olanlar için üzgünüm)
Bu "hayallerdeki" yeni partinin sağ ya da sol olması da doğumu gerçekleştirmiyor. Gökten zembille de parti inmiyor.
Fakat... Seçime daha iki yıl var, ortada siyasi bir "hareketlenme" falan da yok, gene, bir bardak suda bile değil, bir fincan suda fırtınalar koparılmak isteniyor...
Bugün küçük bir partinin kongresi olsa öbür gün de başka bir küçük partinin kongresi var...
Ama onun adı kongre değil, "kurultay" pardon. (Böyle deyince solcu oluyormuş.)
Şu kişi kazansa ya da bu kişi kazansa, "haber değeri" bile yok...
"Tek sütuna ne verirse", reklamcılık deyimiyle...
Çişini tutamayan adamlara övgüler ya da yergiler, parlatıla parlatıla aşınmış ama bir türlü parlayamamış "meçhul şahsiyetlere" yağlamalar yıkamalar, alınamayacak oyların hesapları, oturulamayacak koltukların paylaşımı... Küçük partiyi başka bir küçük partiyle birleştirip iktidara gelme hayalleri... sizi bilemem ama ben hala ekmeleddin şokunu üzerimden atlatabilmiş değilim!
Gülünç oluyorlar.
Küçük partilerin yılmaz savaşçıları değil, muhalefet partisine "vurmak" için ne yapacağını bilemeyen zavallı basın amigoları...
"kamuoyuna yön verdiğini" sanan insanlar, oturduğu yerden hükümet devirip hükümet kurdurmaya kalkan zavallı tipler...
siz hiç sıkılmadınız mı iktidar ile muhalefetin bitmek bilmez, seviyenin yerlerde süründüğü kavgadan?
Türkiye'nin sorunu, sağ ya da sol değil. Atatürkçülük ya da şeriatçılık değil.
Türbenin demir parmaklığına çaput bağlamakla, aslında yerin üç metre altında yatan Atatürk'ü yalnızca "simgeleyen" bir mermer bloka yüz sürmeye çalışmak arasında temel hiçbir fark yok çünkü.
Türkiye'nin sorunu, hangi siyasi görüşten olursa olsun, ahmak, bağnaz, yobaz, cahil ve kafasız sayısının epey yüksek kalması.
Daha da beteri, bu niteliklerin çıkar kavgalarında kullanılması.
Köylünün sınıf değiştirme kavgasında kullanılan zavallı cennete gideceğini sanıyor(şehitlik), açgözlü patronun arazi ve inşaat dümenlerinde kullanılan zavallı da memleketi kurtaracağını...
iki taraf da akıl ve sağduyu sevmiyor.
iki taraf da sesini daha çok yükselterek, daha çok edepsizlenerek baskın çıkma çabasında.
Ömer Hayyam'ın deyimiyle "onlarca her doğru kendilerinde"...
Ne biri haklı, ne öteki... ikisi de yalnızca ahmak. Al birini vur birine.
Türkiye birinin elinde geri gitse ne farkeder, ötekinin elinde yerinde saysa ne değişir?
Gelişmiş, ileri, özgür, çağdaş, demokrat Türkiye isteyenlere küfür edildikten sonra..
ulan neye el attıysanız elinizde kaldı.. terörü bitireceğiz kürt açılımı dediniz, meğer amaç onları kandırıp oylarını yürütmekmiş! terör ne oldu peki? gündemde değil! 2-3 asker ölmesi konuşma yapmaya bile değmiyor artık değil mi?
anayasa değiştirme tantanası ile başlayan serüvenin sonu da bilindik çıktı... Anayasanın, "değiştirilir gibi" yapılıp aslında niçin değiştirilmediğini tartışmak lazım... ee işinize yarayan bir kaç maddeyi kendinize göre uyarlayıp yürürlüğe bir şekilde koyuyorsunuz işte! Anayasalar öyle "konsensüsle monsensüsle" yapılmazlar bizde biliyoruz. Yeni anayasayı "o sırada toplumda kimin borusu ötüyorsa" o yapar. iyi ama bu kadar da salak yerine konur mu millet?
"kandırılmışız" deyince işin içinden çıkmak kolay tabii... o da bir şey mi? biz verdiğimiz über vergilerle her gün göz göre göre kandırılıyoruz ona ne dersin?
bir tek kapalı bayanların girdigi yerler daha az ve 1-2 köprü eksikti.. fakat ;
- devletin şirketleri
- üretim fabrikaları
- tarım alanları
- yüksek verimli hayvancılık
- dolar 1,5 larda
- euro 2,5 larda
- özgür gazetecilik ve devletin kanalı
vs vs vardı..
ve siz yoktunuz
- yancı yavşak medya
- zengin olmuş destekçiler
- fetö ayağına ülkedeki hainler
- müslümanım ayağına zengin olan şerefsizler
- arabası olmayıp köprü için çıldıranlar
- bedava kömür alanlar